Eylülde tatil yapmanın pozitif taraflarından biri, insanların üzerindeki doygunluk, ne yaptığını bilirlik ve genel anlamıyla tatlı bir ‘kıvam’...
Haziran, yazın başındaki o herkesin üzerinde olan şuursuz, hiperaktif, sağa sola saldıran kontrolsüz enerji; yaz sonundaki bu enfes ayda, yerini bu tatlı kıvama bırakıyor.
Herkes neyi, kimi istediğini ve istemediğini sanki daha iyi biliyor.
Bence mevsimin güzelliği, çılgın kalabalığın buharlaşmasından bir öte boyutu da bu.
Yani yazın öğrettikleri...
ÖZGÜR YANINIZI SALIVERMEK...
Gerçekten yaz mevsimlerinde daha çok eğlenmemizin, çılgınca şeyler yapmamızın, hayatımızda iş ve sorumlulukların dengesinin hedonizm uğruna ikinci plana atılmasının sebebi ne?
Mesela birçok arkadaşım yaz mevsimlerinde romantik bir ilişkiye girmekten korkar, kaçınır.
Tamam, bunu anlıyoruz!
Peki hava sıcaklığının 5-7 derece arası düşmesi, herkesin şehre dönmesi; meteoroloji bizim davranışlarımızı bu kadar yönetebilir mi?
Evet, yönetir.
Ve size bir sır vereceğim, bence en gerçek, en özgür halimiz bu.
Kim azla yetinmek, gece 22.30’da uyumak, hayatının gençliğini evde DVD seyrederek geçirmek ister ki?
Yaz önümüzdeki engelleri kaldırarak ve bize sayısız suç ortağı bularak en özgür yanımızı salıverir.
Birini gerçekten tanımak istiyorsanız, onunla yaz tatiline çıkın!
HER ŞEYİMİ KAYBETTİM...
İtiraf edin.
Bu yaz güneş gözlüğü, cep telefonu, cüzdan, mayo, gömlek, terlik, kaybetmeyen var mı?
Bunun çözümü yok.
Daha dikkatli olalım, aklımıza mukayyet olalım, bunlar faso fiso...
Size cepli bir şeyler giyin, eşyalarınızı arabada bırakın falan diyebilirim ama demeyeceğim.
Çünkü yazın ruhu bu.
Takılmayın!
ALAMETİ FARİKASI NE?
Tüm renkler hızla kirlendi.
Bir düşünün...
Çocukluğunuzdan beri gelip de hâlâ o eski kareleri, sesleri, manzarayı bulduğunuz kaç yer var Türkiye’de?
Özellikle kitlesel yazlıkçı, turist taaruzuna maruz kalan sahillerimizde...
Gümüşlük bazılarına göre güzelliğini muhafaza etmekle kalmadı.
Kimilerine göre daha da güzelleşti.
Artık her restoranda olan beyaz ahşap masalar, sandalyeler, vazo içinde bir dalbegonvil, renkli fenerleriyle kendine görsel bir kimlik bile oluşturdu.
Bence tüm renkler hızla kirlenirken Gümüşlük’ün öyküsünün dikkatle incelenmesi gerekiyor.
Bodrum merkez, Marmaris, Kuşadası gözümüzün önünde canımızı acıtacak şekilde yaşlandı.
Burası ise her zamanki kadar, belki her zamankinden de daha güzel.
DENİZE GİRME HADİSESİ
Tatilde en kritik kararlardan biri, gündüz nerede denize girileceği.
Konforlu oteller, gürültülü plaj partileri, bir arkadaşınızın teknesi...
Bence hiçbiri değil.
Hareketli bir tatilde benim seçimim ıssız koylar.
Tuvaleti, duşu vs. olmayan ıssız koylar.
Koşuşturmaca, harala gürele içindeki bir tatilde kafanızı, ruhunuzu toparlayıp kendinizi tazeleyebileceğiniz en iyi yer, kayaların arasında belki kendi keşfettiğiniz, ‘vahşi’ bir koy.
Bir gününüzü geçirin, anlayacaksınız.
Size öneri vermeyeceğim.
Çünkü bu işin püf noktası da: Kendi ıssız koyunuzu, kendiniz keşfetmek.