Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünyanın 1 numarası olabilirsiniz ama Türkiye’de bırakın 1 numara olmayı, ayakta bile kalamayabilirsiniz.
Bkz. Massimo Bottura.
Dünyanın en iyi 50 restoranı listesinde bu yıl ikincilikten birinciliğe yükseldi, Moderna’daki La Francescana ile.
Zorlu Center’da Ristorante Italia di Massimo Bottura’yı açtığında İstanbul için ne kadar önemli olduğunu konuşmuştuk.
Gastronomi turizmine katkısı olacağı bekleniyordu.
Çünkü Massimo Bottura, diğer yıldız şefler gibi restoranını sahipsiz de bırakmadı, İstanbul’a sık sık geldi, mutfağın başındaydı, bütün müşterilerle tek tek ilgilendi, bazılarıyla arkadaş bile oldu.
‘Never Trust A Skinny Chef’ adlı kitabıyla mutfağımıza kadar girdi.
Buna rağmen restoran ancak 14 ay açık kalabildi.
Türkiye’deki yeme-içme sektörüne yabancı kalmasalardı, daha uzun ömürlü olabilirdi.
İstanbul’un diğer metropollere göre farklı bir dinamiği var, başka bir şehirde başarılı olan formülle İstanbul’da başarı garanti değil işte.
Bizdeki ‘survivor’ modelini yabancıların anlaması mümkün değil.
Neyse ki büyük başarısızlıklar da yabancı yatırımcıları korkutmuyor ve hâlâ uluslararası markalar Türkiye’de şanslarını deniyor.

Haberin Devamı

Yaşam gurularına veda

Tam 6 yıl önce Elizabeth Gilbert’ın ‘Eat, Pray, Love’ı (Ye, Dua Et, Sev) en çok satanlar listelerinde zirvedeydi.
Kitap, New York Times’ın listesinde tam 182 hafta kaldı, 40 dile çevrildi.
Brad Pitt’in yapımcısı olduğu, başrollerinde Julia Roberts ve Javier Bardem’in oynadığı filmiyle de gündeme geldi.
Tam da o günlerde kitabı Bali’de okuma şansım olmuştu ve kendimi hemen kitaba ilham veren Balili şifacı Ketut Liyer’in evinde bulmuştum.
Filmin bazı sahneleri Ketut’un köpekler, kuşlar, maymunlarla dolu evinin bahçesinde çekilmişti.
Julia Roberts sık sık Ketut’u ziyaret etmiş, Ketut ise söz Julia Roberts’a geldiğinde, “Herkes benim için aynı” gibi yuvarlak cümlelerle geçiştirmişti.
Gerçekten de herkes onun için aynıydı.
9’uncu kuşak bir şifacıydı, aslında ressamdı ama kolu yandığında kendi kendini iyileştirince yeteneğini anlayıp herkese yardım etmeye karar vermişti.
Ayrıca para kazanmak için turistlere fal da bakıyordu.
O zaman 96 yaşındaydı, Star Wars’daki Yoda’ya benziyordu, hastaneden yeni çıkmasına rağmen ağzı inanılmaz laf yapıyordu.
Herkese aynı iltifatları aynı sırayla sayıyor ama nasıl yapıyorsa herkese kendini özel hissettiriyordu.
Yazar Elizabeth Gilbert’a da ağır bir depresyon sonrası tekrar Bali’ye geleceğini ve burada hayatının aşkını ve işini bulacağını söylemiş ve gerçekten de yazarın ‘Eat Pray Love’ı yazmasına neden olmuştu.
Ketut bu hafta tam 102 yaşında aramızdan ayrıldı.
Bir dönem televizyonlarda yaşam gurumuz olarak hayranlıkla izlediğimiz Hakkı Devrim de dün aramızdan ayrıldı.
Hakkı Devrim de Ketut gibi ufkumuzu açıyordu, bize ilham veriyordu.
Yerleri kolay dolmayacak.