Bugün siyaset yok, başka bir amaç için buradayız” diye küçük bir uyarıyla başlıyor bir Ankara gecesi.
Ankara’da yaşanan acının etkisi haklı olarak geçmemiş ama hayat devam ediyor, İstanbul’dan farklı, daha ciddi ve protokol sınırları içinde.
Donald Trump’ın “Müslümanları ABD’ye almayalım” demecinin yankıları devam ederken, ABD Ankara Büyükelçiliği’nin güvenlik nedeniyle kapatıldığı günün akşamı ABD Ankara Büyükelçisi John R. Bass’in rezidansındayım.
Büyükelçi Bass ve Holly Hanım diye hitap ettiği eşi Holly Holzer Bass sanat çevresine evlerini açmış, amaç ‘Elçiliklerde Sanat’ projesini tanıtmak.
“ABD Büyükelçiliği’nin en büyük artılarından biri kendi sanat koleksiyonunun temasını seçebilmek. Diplomaside çok önemli olan algı ve iletişim temasını seçtik” diye başlıyor anlatmaya Büyükelçi Bass.
“İletişim, söyleneni duymak ve dinlemek anlamına geliyor. Dijital çağda çoğunluk birbirini dinlemeden konuşuyor.
Zaten anlaştığı kişileri dinliyor, anlıyor.
Çoğunlukla aynı fikirde oldukları insanlarla konuşmaları sebebiyle söylediklerinin gerçek olduğuna ve tek gerçek olduğuna inanıyorlar.
Bu gerçekliğin mevcudiyetini ABD’de, Avrupa’da ve Türkiye’de de görüyoruz. Ne gördüğünüz nereden baktığınızla ilgili...” diye devam ediyor.
Çağdaş Amerikan sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonu anlatıyor, Muhammed Ali portrelerinden de ABD’de yerlilere yapılan zulmü eleştiren metal kravatlarla yapılmış bir enstalasyondan da bahsediyor.
ABD Büyükelçisi kendi ülkesinde geçmişte yapılanları rahat rahat eleştiriyor, biz alışık değiliz, eleştiriye tahammülümüz yok. Tam o sırada, Abraham Lincoln’ün Sultan Abdülmecit’e yazdığı, bir çerçeve içinde duran mektuba takılıyor gözüm.
İnci gibi bir el yazısıyla özenle yazılmış, şimdi ise liderler birbirleriyle Twitter üzerinden konuşuyor, düşünmeden son hızla yazılanları bazen silmek bile gerekiyor.
Ben bunları düşünürken Büyükelçi Bass de konuyu dijital çağa getiriyor. “Dijital çağda dijital unsurlar eklemek önemli. Benim de hepsini kullanmaya hakim olmadığım uygulamalar sayesinde eserlere internet üzerinden erişilebiliyor” diyor, her eserin yanında akıllı telefonlara okutulabilen kodlar olduğunu gösterirken.
Serginin sonunda sanatçıların kendi eserlerini anlattığı bir de video var.
Ayrıca rezidansı öğrenci gezilerine de açmayı planlıyorlar.
Mevlana anılıyor
Büyükelçi’nin kendisi de diplomat olan eşi Holly Hanım sözü alıyor. “Yılın Mevlana zamanı. Mevlana’nın sözüyle bitirmek istiyorum, doğru ile yanlışın arasında bir bahçe var. Bir gün orada buluşacağız. Umarım bu sergi sizin bahçeniz olur.”
Tabii bu arada eserleri gümrükten çeken görevlilerden duvara asan marangozlara kadar herkese teşekkür ediyor.
Dr. Nazan Ölçer’den tam not
Sergiyi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile birlikte gezme fırsatım da oluyor.
Nazan Hanım benim için önemli bir ölçü, her şeyi beğenmez, o beğendiyse tamamdır.
İyi bir seçki olduğunu, sergiden etkilendiğini söylüyor.
Bizi asıl şaşırtan Ankara’daki sanat piyasasından ne kadar uzak olduğumuz oluyor. İstanbul’da böyle bir davette herkes birbirini tanır, ama Ankara’da yabancıyız.
Neyse ki Galeri Siyah Beyaz, Galeri Nev ve Cer Modern’in tanıdık yüzleri var.
Serginin sonunda Nazan Hanım, “Mesaj bıraktın mı?” diye soruyor.
“Hayır” deyince beni kolumdan tutup bir kameranın önüne getiriyor. Bir video mesajıyla sergiyi nasıl bulduğumuzu özetliyoruz, YouTube’da yayınlanmak üzere.
Hemen akabinde Büyükelçi Bass, ekibiyle birlikte Periscope yayını yapıyor.
Kendisinden bir de müjde alıyoruz, ‘Elçilikte Sanat’ projesi 2016’da da devam edecek. Üstelik, bu sefer genç Türk sanatçıların eserlerine yer vermeyi planlıyorlar.