“Herkes kendi evini korur” başlıklı bir ilan dikkat çekiyordu bu hafta sonu Financial Times’da.
Türkiye bayrağının yanındaki başlık, bizden başka, kimseye bir şey ifade etmiyordu.
Pekâlâ bir güvenlik firması ilanı da olabilirdi.
Alttaki metni okumaya çağırmıyordu.
Zaten okusanız bile tam olarak ne anlatmak istediğini anlamak mümkün değildi.
Biz kendimizi doğru anlatamadığımız sürece, başkalarının da anlamasını beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil.
Boşa harcanan bir bütçe sadece.
Turizmde bu kadar ciddi bir düşüş yaşanırken, Türkiye’nin güvenli olup olmadığı acımasızca tartışılırken, daha da ileri gidip “Türkiye’ye gitmeyin” başlıklı çirkin kampanyalar yürütülürken bize de önemli bir görev düşüyor.
Bir an önce iletişim uzmanlarının bir araya gelip, kendini iyi ifade eden, çok yönlü bir kampanya yapması şart.
Yoksa bizim her şeyin üstesinden ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde geldiğimizi yabancıların anlaması, bırakın anlamayı hayal bile etmesi mümkün değil.
Olimpiyatların birleştirici gücü
Dün olimpiyat sporcularımız Rio’ya doğru yola çıktı.
Rio 2016 Olimpiyatları 5 Ağustos’ta başlıyor, 21 Ağustos’a kadar devam edecek.
Bu yıl olimpiyatlardan sadece bizim değil, dünyanın da beklentisi daha da yüksek.
Nedeni basit, sık sık karşılaşılan terör, eşitsizlik sorunlarına ve spor skandallarına rağmen olimpiyatların herkesi birleştirici gücünü görmeye, hissetmeye daha çok ihtiyaç var.
Eskiden olimpiyatlar sıradan insanların dünyanın gözleri önünde ne kadar büyük başarılara imza atabileceğinin canlı örneğiydi.
Şimdi ise her dört yılda bir görüyoruz, insanoğlu daha da güçleniyor.
Eskiden olimpiyatlarda atletler koşu yarışlarını zar zor tamamlıyordu, şimdi ise sosyal yardım kampanyaları için gönüllü maraton koşan çok kişi var. Yine de her yeni kırılan rekor insanın gücünü, neler yapabileceğinin üst sınırını gösteriyor.
Doping fiyaskolarına rağmen.
Olimpiyatlar sadece spor için değil, gerçekleştiği şehirlerin ekonomisi için de önemli.
Alışveriş yapacak turistler, dolu oteller, yeni yapılan stadyum ve yolların turizme katkısı ve TV başındaki milyonlarca insana yapılan ücretsiz reklam da cabası.
Tabii bizde olimpiyatların televizyonda yayınlanıp yayınlanmayacağı hakkındaki belirsizlik bile son ana kadar devam edebiliyor.
Şehirler eskisi kadar istekli değil
Oysa, bir olimpiyat şehrinin seçilmesi bile oyunların gerçekleşmesinden 7 yıl önce başlıyor. Genelde, ekonomik bir patlama ya da balon yaşayan ve kendini dünyaya göstermek isteyen bir şehir seçiliyor.
Yine de artık birçok şehir iki hafta sürecek bir spor etkinliği için milyarlarca dolar yatırım yapmak istemiyor.
Her şehir 2020 Yaz Olimpiyatları adayı İstanbul kadar cesur değil.
İstanbul yerine Tokyo seçilse de...
2022 Kış Oyunları adayları Oslo ve Stockholm yüksek maliyet nedeniyle çekildi, Krakow ve Münih de referandum sonrası çekilme kararı aldı.
Kış Oyunları Pekin’e kaldı.
Günümüzün sorunlarıyla yüzleştirecek
Rio 2016’ya dönersek, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach’a “Bu yıl olimpiyatlarda en heyecanla beklediği an” sorulmuş, “Mülteci olimpiyat takımını statta görmek” cevabını vermiş.
Olimpiyatlar günümüzün sorunlarıyla da bizi yüzleştirecek.
Ama bunu yaparken de her yeni kırılan rekorun ne kadar büyük bir birleştirici gücü olduğunu hatırlatacak.
Türkiye, 21 branşta 105 kişilik bir kadroyla katılıyor.
Başta A Milli Kadın Basketbol Takımı olmak üzere hepsine başarılar diliyorum.