Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, çarşamba akşamı şimdiye kadar hiç olmadığı kadar doluydu. Hayır, bir Hollywood müzikali değildi sahnelenen. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Giselle’ balesini izlemek için toplanmıştı bu kalabalık.
Herkes klasik baleyi çok sevdiği için değil, koskoca İstanbul’da bale izleyebileceğimiz tek bir yer
kalmaması, AKM’nin yılan hikayesine dönen durumu nedeniyle gelmişti
buraya.
Aynı dakikalarda Twitter’da ‘Ayakkabı kutusuna karşı bale ayakkabısı’, ‘Diren bale, diren sanat’ tweet’leri paylaşılıyordu. ‘Giselle’i izleyen kalabalık kızgındı, tepkiliydi. Ama tepkilerini bir bale gösterisi izleyerek dile getiriyorlardı. Anlayana...
Malum AKM çok uzun zamandır kapalı. Tam restorasyon için gerekli finansman bulundu diye sevindiğimizde de sevincimiz kursağımızda kaldı. Oysa AKM İstanbullu için sadece bir buluşma noktasından ibaret değildi.
Eskiden sanatçıları tanırdık
İlk klasik müzik konserini de, ilk baleyi de AKM’de izledim. Hülya Aksular’dan Oktay Keresteci’ye birçok sanatçıyı AKM’de tanıdım. O zaman ‘Survivor’ yoktu, ‘O Ses Türkiye’ yoktu,
‘Yetenek Sizsiniz’ yoktu ama sahne sanatlarıyla biraz ilgiliyse sanatçıları da tanıyordunuz, ekrana çıkmasalar bile.
Şimdi ise geldiğimiz duruma bakın; Tan Sağtürk’ten başka balet ismi sayabiliyor musunuz? Tan’ı da sahnede izleyerek değil, televizyonda izleyerek tanıdık ne yazık ki. Oysa böyle olmamalıydı. AKM de, İstanbul Devlet Opera ve Balesi de bu kadar ihmal edilmemeliydi. Hâlâ kızlı-erkekli tartışmalarının yapıldığı bir ülkede sahnede baletleri izlemek, baletlerin yetiştiğini bilmek bile iyi geliyor bünyeye.
İşte ‘Giselle’i bunları düşünerek izledim. Rüya gibi bir dekora ve çok iyi bir performansa rağmen. Malum artık hiçbir şey bizi alıp kolay kolay başka yere götüremiyor, gündemden bağımsız hareket etmek mümkün olmuyor.
Biliyorsunuz, aşk, hüsran, ölüm, vicdan azabı, kavuşamama ve yeniden birleşme düşü ekseninde geçiyor ‘Giselle’. Biz de aynı düşü paylaşıyoruz.
‘Giselle’ neden bu kadar önemli?
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Giselle’i sahnelemesi önemli.
Hem artık repertuvarı sanatçılar yerine bürokratların seçmesi gündemde olduğu için, hem de İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nden sonra ilk kez orkestra eşlikli bir bale izleyebildiğimiz için...
Ivanka Lukateli, ‘Giselle’i orijinal konu ve koreografiye sadık kalmakla birlikte, bazı ufak değişiklikler yaparak sahnelemeyi tercih etmiş.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı ise şef Elşad Bagirov yönetiyor. Son derece başarılı olan dekor tasarımları Adnan Öngün, kostüm tasarımları Serdar Başbuğ, ışık tasarımı ise Metin Koçtürk imzası taşıyor.
İlke Kodal-Selim Borak, Deniz Zirek-Melih Mertel, Müge Celiloğlu-Erhan Güzel ‘Giselle’ ve ‘Albrecht’ rollerinde dönüşümlü olarak dans ediyor.
‘Kraliçe Myrtha’yı Tülay Yalçınkaya, Melike Manav, Işık Kuka, Ebru M. Göktan; ‘Hilarion’u Ömer Erenler, Mehmet Nuri Arkan ve Onur Tunay, ‘Köy Pas De Deux’yü ise Müge Celiloğlu-Olcay Tunceli, Merve Topaldemir-Deniz Özaydın dönüşümlü olarak
canlandırıyor. Hepsini tek tek tebrik etmek lazım.
Bir tebrik de Ahmet Nazif Zorlu’ya... İstanbul’a böyle bir Performans Sanatları Merkezi kazandırdığı için.
‘Giselle’i bugün ve bundan sonra 12 Mart, 14 Mart, 15 Mart, 20 Mart ve 22 Mart’ta Kadıköy Süreyya Operası’nda izlemek mümkün.
Kaçırmayın!