Tam 6 yıl önce Paris’te Louis Vuitton Champs Elysées mağazasının önünde zifiri karanlık bir asansörle, çıt çıkarmadan en üst kattaki Espace Culturel’e çıkmıştık.
Paris’in önemli sanat galerilerinden biri Espace Culturel, LVMH Grubu’na ait ama küratöryel bağımsızlığı var.
Asansörün karanlık ve sessiz olmasının nedeni sizi kendinizle baş başa bırakmaktı.
Oysa bizim o sırada kendimizle baş başa kalacak halimiz yoktu, çok heyecanlıydık çünkü Espace Culturel’de çağdaş Türk sanatçıların sergisi “Yolculuklar: Günümüzün Türkiye’sinde gezintiye çıkmak” adlı sergi açılıyordu.
Şanslıydım, iki yıllık bir çalışmanın sonucu olan sergiyi küratör Herve Mikaeloff ile birlikte gezmiştim.
Mikaeloff, sık sık İstanbul’a gelmiş, sanatçıların atölyelerini ziyaret etmiş, bütün sergileri takip etmiş ve kendisine ilginç gelen 11 sanatçıyı seçmişti.
Peki ama kimler?
Murat Morova, Hale Tenger, Canan, İhsan Oturmak, Silva Bingaz, Halil Altındere, Ceren Oykut, Ali Taptık, Gözde İlkin, Murat Akagündüz ve Tayfun Serttaş. Beni en çok etkileyen Tayfun Serttaş’ın Beyoğlu’nda 1935-1985 yıllarında fotoğrafçılık yapan Maryam Şahinyan’ın 50 yıllık arşivinden seçtiği karelerden oluşan eseri olmuştu.
Tayfun Serttaş’ın Salt’ın açılışında sergilediği dijital ‘Kelebek’ koleksiyonunun basılı halini de görmüştük burada.
“Aile, burjuva hobisi olarak fotoğrafçılığa başlıyor ama sonra geçinmek için çocuklar okulu bırakıp fotoğrafçılık yapmak zorunda kalıyor” diye anlatmıştı Serttaş.
Cumhuriyet tarihinin ilk kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan 1985’te stüdyosunu iki gence devrediyor, arşivini kendisi de dâhil kimse istemiyor. Hatta sokağa atıyorlar ama çok ağır diye çöpçüler bile almıyor.
Sonunda bir yayıncı bu 200 bin karelik arşivi alıyor, bir gün belki işine yarar diye.
Sergide 200 parçası sergilenen fotoğraflarda kız çocukları süslü elbiseleri ve başlarında kurdeleleriyle neredeyse hep aynı pozu veriyor.
“Fotoğraflardaki detaylarda dinsel, ekonomik, sosyolojik kodları okuyabiliyorsunuz” diye anlatmıştı o zaman Serttaş.
Ardından “Modernizme öykünme var çünkü çocuğu fotoğraflamak da modern bir ritüel” diye eklemişti.
Hatta serginin açılışına Şahinyan’ın Paris’te yaşayan kuzenleri de gelmişti, sergiyi izleyenlerden biri kendi çocukluk fotoğrafını da bulmuştu süslü kız çocukları arasında.
Şimdi ise Tayfun Serttaş, ‘Flashback’ sergisiyle yarından itibaren Pilevneli Galeri’de.
Maryam Şahinyan arşivinin şimdiye kadar en kapsamlı sunumuyla, tam 11 bin kareyle.
Bakalım, bu sergi de 6 yıl önceki kadar etkileyici olacak mı?
Hakan’dan canlı yayın defile
Hakan Yıldırım, Londra’da ve Paris’te çok kısa sürede çok başarılı olup ani bir kararla İstanbul’a dönmüştü, Andam ödülünü kazanmasına rağmen.
Daha sonra da sessiz sedasız devam etti koleksiyonlar yapmaya.
Bugün haute couture koleksiyonunu Four Seasons Bosphorus’ta sergiliyor.
Üstelik Vodafone Red defileyi canlı yayınlıyor.
Heyecanla bekliyoruz.
Bu ismi daha çok duyacaksınız!
Londra’da indie müzik dünyasında çoktan kendine bir yer edindi Nilüfer Yanya. Annesi İngiliz, babası Türk olan çok yetenekli genç bir sanatçı, canlı performansı ve ilginç gitar çalma tekniğiyle kendinden söz ettiriyor.
Dün akşam Babylon’daydı, bu akşam Soho House’da.
Kaçırmamakta fayda var!