Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen cumartesi İstanbul gece hayatının altını üstüne getiren bir arkadaşımızın doğum günüydü.
“Karaköy’de Vault, The House Hotel’de toplanacağız" dedi. Gittik, sakin sakin barda bir şeyler içtik, bol bol sohbet ettik. Bünye bu kadar sükunete alışık değil tabii, özellikle de gece hayatına bu kadar hakim birinden çılgın bir parti beklerken.
Yanımda yine gece hayatını hiç aksatmayan bir arkadaşım vardı. Beni aydınlattı, “Her gece gezmeye alışık olanlar özel günlerinde farklı bir şey yapmak ister, o yüzden sakin takılmayı tercih ederler" diye.
Haklıydı da, gerçekten bir gece de olsa nefes almak iyi geliyordu. Gerçi, alışmış bünye duramıyor, sonrasında Zelda Zonk, Fenix, Abdi derken gece uzadı.

Haberin Devamı

SAPANCA TATİLİ

Ertesi sabah karar verildi. İki arkadaş günlerdir, bir hafta sonu kaçamağı yapmaya çalışıyoruz. Bodrum’a gidelim dedik, hava kötü, gitmek istediğimiz yerlerin bir kısmı daha kapalı.
Çeşme’ye gidelim dedik, İzmir-Çeşme yolu, uçak bileti üstüne araba kiralama gözümüzde büyüdü.
Sonra Lavanda Otel’e mi gitsek dedik, o da iki arkadaş gitmek için çok romantik geldi. Riva’da birkaç yer baktık, emin olamadık. Sonunda Sapanca Nua Richmond’da karar kıldık.
Göl kenarında yürüyüşler yaparız, SPA’da kendimizi şımartırız, üstüne de çimenlerde yayılırız dedik, ki nedense bu ara beni en mutlu eden şey bu. En ufak bir park, bahçede bile nedensiz bir mutluluk kaplıyor içimi. Arabaya atladık, kaybola kaybola ve tabii yolu mümkün olduğu kadar uzatarak Sapanca’ya geldik.
Arada durmadığımız benzin istasyonu kalmadı. Her durduğumuz benzin istasyonundan ufak tefek yiyecek, içecek bir şeyler aldık. Yolluklarımızı atıştırarak otele geldik. Gelir gelmez de uzun bir yürüyüşe çıktık.
Sapanca Gölü’nde en çok deniz bisikletleri ilgimizi çekti. Pembe arabalardan mavi yunuslara renk renk bisikletlerde çoluk çocuklu aileler gezintiye çıkmıştı.
Mısırcılar, lokmacılar, gözlemeciler, kumpirciler, Maraş dondurmacısı, balık ekmekçi derken kendimizi gerçekten sayfiyede hissettik. Belki Ortaköy’e insek, benzer bir manzarayla karşılaşabilirdik ama bizi bu kadar mutlu eder miydi bilemiyorum.
Yürüyüşün sonunda otelin bahçesinde çimlere yayıldık, hava kararıncaya kadar içeri girmedik. Hava kararınca soluğu SPA’da aldık. Masaj sonrası su yataklarına uzandık, “İyi ki üşenmedik, geldik" konuşması yaptık.
Sonra akşam yemeğine otele yakın, gölün üstünde yer alan Olimpia adlı balıkçıya gittik. Daha balıklar gelmeden yağmur bastırdı. Olsun, tek derdimiz “Yarın hava güzel olacak mı, deniz bisikleti turuna çıkabilecek miyiz?" oldu. Esnafla arkadaş olduk. Deniz bisikletini gözlemeciden mi, yoksa mısırcıdan mı kiralasak zor karar verdik.
Sabah nefis bir göl manzarasına uyandık. Çarşaf gibi suyun üstüne bulutlar yansıyordu, tam Instagram'lık dedik, bol bol selfie yaptık. Şimdi de izninizle deniz bisikleti bizi bekliyor.
İstanbul’dan bu kadar az uzaklaşıp, bu kadar tatildeyiz hissine kapılmak çok güzel.
Kesinlikle tavsiye ederim.

Haberin Devamı

SİLAHSIZLANMA BİLİNCİ ŞART

Ne kadar uzak kalmak ve huzurunuzu korumak isteseniz de olmuyor işte. Gelen haberler içinizi acıtıyor.
Dün gece Beşiktaş’ta iki silahlı olay birden oldu. Birinde milli futbolcu Gökhan Töre ve yanındakiler bir eğlence mekanında vuruldu. Diğerinde ise basit bir laf atma ve kıskançlık nedeniyle iki kişi bir kafede kavga ederken yoldan geçen Erkan Bektaş’a kurşun isabet etti. Sonuç, Bektaş hiç tanımadığı iki insanın kıskançlık kavgası ve tabii silah taşıması nedeniyle hayatını kaybetti.
Hepimiz Erkan Bektaş’ın yerinde olabilirdik, hepimiz o saatlerde o yoldan geçebilirdik.
Bu haberleri aldıkça bireysel silahsızlanma için verilen mücadelelerin ne kadar haklı ama ne kadar da yetersiz olduğunu üzülerek görüyoruz.
Daha kaç can daha kaybetmeliyiz, bireysel silahsızlanma konusunda bilinç-lenmek için?