Son zamanlarda yüzümü güldüren sayılı haberden biri “Çikolatalı yeme talep artıyor.”
Eskişehir’de bir yem fabrikasında et ve süt veriminin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmış.
Sonuç, üretilen çikolatalı yem sayesinde, hayvanlardan daha çok verim alınmaya başlanmış.
Bu da demek oluyor ki çikolata hayvanlara da mutluluk veriyor ve onları da motive ediyor.
Bu haberin üstüne İsviçre’de Vevey’de yeni açılan Nest Müzesi’ni geziyorum.
Nestlé’nin 150 yıllık geçmişini anlatıyor müze, daha çok çocuklara yönelik dijital oyunlarla.
Her şey Henri Nestlé’nin bir komşusunun prematüre bir bebek doğurmasıyla başlıyor.
Prematüre bebeğin beslenmesi için bir mama karışımı yaratıyor Henri Nestlé.
Sonra bebek hızla büyüyor, sağlığına kavuşuyor ve tabii marka da beraberinde hızla büyüyor, birçok farklı alana yayılıyor.
Beslenmenin de müzesi olur
İyi beslenme ve sağlıklı yaşam giderek daha da ön plana çıkarken artık beslenme müzeleri de kuruluyor.
Vevey’deki Alimentarium Gıda Müzesi de bunlardan biri.
Dünyanın ilk gıda temalı müzesi olarak tam 30 yıl önce açılıyor, şimdi dünyanın dört bir yanındaki gıda ve beslenme kültürünü anlatıyor.
Sadece malzemeleri sergileme ve yemek atölyeleri düzenleme üzerine kurulu değil, aynı zamanda yemek yemenin duygusal boyutunu da inceliyor.
Alimentarium’da gezerken İstanbul’daki Mutfak Sanatları Akademisi’ni düşünüyorum.
MSA, aslında ne kadar büyük bir iş yapıyor.
First Lady’den modaevi