Şimdiye kadar izlediğim en iyi konserlerden biriyle başlıyoruz, Lady Gaga-Tony Bennett. Şanslıyım, Monte Carlo’dan sonra geldikleri Montreux Caz Festivali’nde yakalıyorum bu konseri.
Lady Gaga’nın hiç umursamadığı her halinden belli olan göbeğini daha da ortaya çıkaran kostümlerle cilveli dansları mı, ne kadar iyi bir şarkıcı olduğu mu, Tony Bennett’in 88 yaşında bile, 29 yaşındaki Lady Gaga’ya ayak uydurabiliyor olması mı, sesinin hala hiç bozulmamış ve sahne performansının hâlâ hiç düşmemiş olması mı daha etkileyici, tartışılır.
Ama beni asıl etkileyen İsviçreli izleyiciler oluyor. Biletleri günler öncesinden tükenen, ayakta bir konserin nasıl izleneceğinin dersini veriyorlar adeta. Kimse kimsenin önüne geçmiyor, yer olsa da kimse daha öne gitmeye çalışmıyor. Herkes olduğu yerde halinden memnun, sıcağa rağmen hiç şikayet yok, kalabalığa rağmen izdiham yok. Montreux Caz Festivali izlenimlerine hafta sonu devam edeceğiz.
Kraliçe ve 12 Başbakan
Şimdi sırada mutlaka izlenmesi gereken bir tiyatro oyunu, ‘The Audience’ var.
Daha Buckingham Sarayı’nın önünden geçerken konu açılıyor, Kraliçe’nin her hafta düzenli olarak Başbakan’la yaptığı toplantılarda acaba neler konuşuluyordur diye.
Bir anı kitabı olsaydı da okusaydık diyoruz.
Hemen akabinde ‘The Audience’ çıkıyor karşımıza.
Kristin Scott Thomas, Kraliçe Elizabeth rolünde.
New York’ta ise aynı rolü daha önce sinemada da kraliçeyi canlandıran Helen Mirren oynuyor. Kraliçe’nin 12 Başbakan’la olan görüşmeleri.
Churchill’den Cameron’a kadar. En çok Thatcher dönemi dikkat çekiyor tabii, bunda Thatcher’ı canlandıran oyuncunun Kraliçe’den rol çalmasının da etkisi çok. Kristin Scott Thomas’ın oyunculuğuna da bir kez daha hayran kalıyorsunuz,
Kraliçe’nin en gençlik yıllarından günümüze kadarki halini, kostümleri bile sahnede değiştirerek, öyle bir ustalıkla oynuyor ki, ayakta alkışlamamak mümkün değil. Oyun o kadar ustalıkla yazılmış ki, bir de Helen Mirren’dan izleme isteği yaratıyor. Kraliçe’nin hükümete etkisini de görüyorsunuz, Kraliçe’ye ve tabii Kraliyet’e sempati de duyuyorsunuz oyunda, hiçbir şeyin tek taraflı olmadığını da bir kez daha anlıyorsunuz. Ama bunu yaparken Kraliçe’yi de hükümeti de acımasızca eleştiriyorlar.
Prenses Diana’nın sırlarına kadar geliyor konu. Buna rağmen her akşam oynuyor bu oyun, ne Kraliyet ailesinden ne İngiliz hükümetinden tepki var.
Yasaklamaya çalışma yok, hatta tam aksine gelip seyircilerle birlikte gülerek izleyebilirler.