Bu yıl izlemeyi en çok istediğim ve kaçırdığıma en çok üzüldüğüm şey Hüseyin Çağlayan’ın Londra Saddler’s Wells tiyatrosunda sahneye koyduğu dans gösterisi Gravity Fatigue’di (Yerçekimi Yorgunluğu).
“Kendimi çok yetersiz hissettim, asıl işi dışında yaptığı ek işte bile böyle harikalar yaratmayı başarabiliyor” diye özetledi durumu.
Steve Jobs, Slumdog Millionaire, Trainspotting, The Beach gibi fimlerin yönetmeni Danny Boyle’dan müziğiyle olduğu kadar çılgın kostümleriyle de kendinden söz ettiren Björk’e birçok isim de izledi ‘Gravity Fatigue’i. Şimdi ise Hüseyin Çağlayan’ın kreatif yönetmenliğini üstlendiği bu dans performansı Paris’ten Los Angeles’a dünyayı dolaşacak.
İKSV’nin ‘Gravity Fatigue’i İstanbul’a getirme projesi de var.
Bunun için sponsor arayışı henüz devam ediyor. Bu kadar önemli bir projeye şimdiye kadar çok sponsor çıkmalıydı diye düşünüyorum, Hüseyin Çağlayan kadar yaratıcı kaç kişi var ki izlemek istediğimiz?
Rihanna’dan Lady Gaga’ya birçok yıldızı giydirdi.
2000 yılında sonbahar-kış defilesinde sehpayı eteğe çevirdiği koleksiyonuyla moda tarihinde kendine yer edindi.
2005’te Venedik Bienali’nde ‘Olmayan Varolma’ adlı video çalışmasında Tilda Swinton’ı oynattığında Türkiye’den kimse daha Tilda Swinton’ı tanımıyordu bile. Defilelerinde, koleksiyonlarında hep değişen formlarla dikkat çekti.
Paris Moda Haftası’ndaki
son defilesinde podyumda
trençkotlarla yürüyen mankenler bir anda tazyikli bir duşla ıslandı, trençkotlar eriyip yok oldu, üstlerindeki ise 3D aplikeli, işlemeli elbiselere dönüştü. İşte bu an sosyal medyada
paylaşma rekorları kırdı.
Chalayan mağazası Mayfair’de
Sırf bu son defile bile Londra’da Hüseyin Çağlayan’ın Mayfair’de açtığı yeni Chalayan mağazasını görmek için yeterli neden. Mayfair’deki mağazanın girişinde yerde tavla deseni dikkatimi çekiyor, sonra karşıda dev bir siyah kayık var.
Üstünde Chalayan Airborne parfümü ve çanta koleksiyonu sergileniyor. Sonradan Hüseyin’den öğreniyorum, kayık kendi tasarımı. “Entariye mi (Kendisi elbise yerine entari demeyi tercih ediyor) dönüşecek?” diye soruyoruz gülerek, malum daha önce sehpayı eteğe dönüştürmüşlüğü var. Tüm ciddiyetiyle “Tabii ki hayır” diyor. Bir kez yaptığını bir daha tekrarlayacak biri değil o.
Çok fikri var ve buna rağmen hala tanıştığı herkese çok soru sorarak yeni bir şeyler öğrenmeye de hevesli.
“12 kişilik masaya dönüşüyor” diyor, mağazada yemek davetleri de verecekler.
Bir mobilya markasına da şahane tasarımlar yapabilir Hüseyin Çağlayan.
Onun deyişiyle entarilerin sergilendiği askılar ise özellikle çok sade tutulmuş, “Mağaza tasarımı değil, içerik önemli” diyor. Koleksiyonda şahane parçalar var, askıda anlamıyorsunuz ama üstünüze giyince neden 21 yıldır moda dünyasında ayakta kalabildiğini daha iyi anlıyorsunuz.
Kasanın önünde siyah bir zeminde dijital rakamlar var.
İlk başta saat zannediyorsunuz ama değil. “Zamanın nasıl geçtiğini vurgulamak istedim” diyor Hüseyin. Oysa o zamansızlardan... Belli ki eserleri de tasarımları da hiç eskimeyecek.