Evet, yaptığınız iş ünlü olmayı gerektiriyorsa, ağır bedelleri de beraberinde getiriyor.
Yapacak bir şey yok.
Dünyanın her yerinde ünlü bir ismin sabahın köründe iç çamaşırlarıyla denize girmesi de, öpüşmesi de fotoğraflanırsa
haber olur.
Evli de olsa, bekar da olsa.
Kadın da olsa, erkek de olsa…
Kadınlara çifte standart yapılıyor
Ama biz söz konusu kadınlar olunca, hemen çifte standart yapıyoruz.
En medeni geçinenlerimiz bile.
Birçok erkek oyuncu, farklı kadınlarla öpüşürken yakalanıyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi eşiyle iki poz veriyor ve işte daha önceki fotoğraflar anında unutuluyor.
Zaten, aldatılan eş kadınsa affetmesi kaçınılmaz.
Aldatılan eş erkekse, aman sakın ha, erkekliğe laf söyletmek olmaz.
Her ilişki farklı
Kaldı ki, unutmamak gereken bir şey var, her ilişkinin dinamiği farklı.
Unutmak, affetmek, aldatılmayı anlayışla ya da öfkeyle karşılamak tamamen iki insan arasında.
Ne basının, ne de toplumun bir evliliği ya da ilişkiyi yargılama hakkı var.
Sırf, daha önce “Boşanıyorlar” haberleri çıktığında sessiz kalmak ya da “Sıkıntı yaşıyoruz, üstesinden gelmeye çalışıyoruz” gibi bir açıklama yapmak yerine yalanlamayı tercih ettikleri için basın daha da çok üstlerine gitti Şebnem Bozoklu - Emre İzer’in.
Her ilişki sıkıntılı dönemler geçiriyor ve bunu herkese ilan etmek istememek de anlaşılabilir bir şey.
Özellikle de bizim kültürümüzde evlilik sadece iki kişi arasında değil, ailelerin de arasındayken.
Bu, basını yalancılıkla suçlamak anlamına gelmiyor.
Belki biz gazetecilerin de bu kadar alıngan olmaması gerekiyor.
Ahlak bekçiliği değil sonuçta bizim işimiz, kimseyi “Ama evliliğimiz 10 ay önce fiilen bitti” açıklamaları yapmak zorunda bırakmamalıyız.
Yargılamaya hakkımız yok
Şebnem Bozoklu’nun başına gelenler bir dönem Pınar Altuğ’a yapılanları hatırlatıyor bana.
Kariyerinin en parlak zamanında başrolde olduğu dizideki işinden olmuştu Pınar Altuğ, “Topluma kötü örnek oluyor” gerekçesiyle.
Gerçi sonra aynı diziye aynı karakterle geri döndü.
O zaman da aynı şeyi söylemiştik, kimsenin kimseyi özel hayatıyla yargılamaya hakkı yok.
Belki bu fotoğraflar ve üstüne bu kadar acımasız haber olmasaydı, Şebnem Bozoklu - Emre İzer, evliliklerine, ilişkilerine bir fırsat daha verebilecek ve belki atlatacaklardı bu dönemi.
Şimdi ise basın ve toplum baskısı sayesinde bir evlilik daha bitti, dağılabiliriz artık!
Bari bundan sonra biraz rahat verelim onlara.
Zaten bu kadar zor günlerden geçerken, herkesin psikolojisi bozulurken, bir yandan da çağın gerçeği ‘sonsuz seçenek’ her ilişkiyi alt üst ederken, bu kadar vicdansız olmaya ne gerek var?