Yıllar önce ilk açıldığında Bodrum’da bir ilk olması nedeniyle çok konuşulmuştu The Marmara Bodrum.
Malum, oteller son hızla eskiyor ve klasik değilse kısa sürede demode kalabiliyor. Şaşırtıcı, ama The Marmara Bodrum mimarisiyle, dekoruyla ve tabii nefis kale manzarasıyla hala etkileyici.
Bodrum Müzik Festivali sırasında bir de sergiye ev sahipliği yaptı.
Bu yılın en yükselen mekânı kesinlikle Hazine Yalıkavak.
Zeynep Bastık’tan Yol Project’e birçok bilinen isim çıkıyor. Benim gittiğim gece Özay Bakır vardı sahnede, hemen yanı başında ise sevgilisi olduğu söylenen Seren Serengil eşlik ediyordu şarkılarına.
Kalabalıktan bunalır mısınız bunalmaz mısınız bilemem, ama mekânın çok eğlenceli olduğunu kabul etmek lazım.
Üstelik 03.00 sularında canlı müziğin bitmesiyle hemen karşıdaki Bi Alt Kat’a koşuluyor.
Bi Alt Kat, Gizli Kalsın’ın ilk günleri gibi.
Herkes tanıdık, herkes dilediğince eğleniyor, birbirini süzmeden.
Bir tek canlı müzik yok, DJ çalıyor.
Bodrum gecelerinin finali belli ki burada yapılıyor artık, Fenix’ten çıkan da, yanı başındaki Hazine’den çıkan da soluğu burada alıyor.
Bu kış Bi Alt Kat, İstanbul’a da gelecek, Cihangir’de açılacak.
İşte o zaman geç saatlere kadar eğlence isteyenler için seçenekler çoğalacak.
Bu yaz Bodrum’da öne çıkan şef Hazer Amani, Bodrum Müzik Festivali kapsamında Yalıkavak Palmarina’da düzenlenen Müzikli Sofralar’ın da en ilgi çeken ismi kesinlikle o.
Yalıkavak pazarı artık perşembeleri tamamen tekstile ayırmış.
Bu da demek oluyor ki semt pazarı deyip geçmeyin 140 liraya nefis beyaz keten elbiseler var.
Bu elbiseler uğruna pazarlık yapan tanıdık simalara da rastlamak mümkün.
Yalıkavak Palmarina’nın trafiği ve kalabalığı gece gündüz hiç bitmiyor.
En güzel günbatımı manzarasının olduğu Zuma ve yeşillikler içindeki Fenix’te yer bulmak bile kolay değil.
Bodrum’da sadece restoranlarda, beach clublar’da ya da gece kulüplerinde yer bulmak zor sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
Önceki akşamki Fazıl Say konseri için de bilet ve davetiye peşine düşülmüş.
Hatta komik ama Güvenç Dağüstün sosyal medya hesabından “Beni Biletix sananlara: Bende bilet ve davetiye yok” diye açıklama yapmak zorunda bile kalmış.
Bodrum’da beni en çok hayal kırıklığına uğratan herkesin anlata anlata bitiremediği Savra oluyor.
Bitez’de mandalina ve zeytin ağaçlarıyla dolu bu kadar güzel bir bahçede nasıl bu kadar kötü bir canlı müzik programı olabilir?
Caz dinlemeyi beklerken sahnedeki şarkıcının ayakkabısının ne kadar rahatsız olduğu hakkında uzun bir konuşma dinlerken buluyoruz kendimizi.
Uzman olmaya gerek yok, zaten baktığımız anda görüyoruz o topukların rahat olamayacağını.
Daha sonra da gözümüzün içine bakarak yavaş çekim ayakkabı çıkarılıyor şikâyet ede ede.
Tamam, yazlık yerdeyiz ama sahneye çıkan sanatçının da izleyiciye biraz saygılı olması gerekmiyor mu?
Evet, canlı müzik modası var son yıllarda, artık her mekânda sahneye birileri çıkıyor.
Doğrusu, çok yetenekli genç isimler var aralarında.
Ama unutmamak lazım, canlı müzik riskli bir şey.
Çünkü kötü canlı müzik bir mekândan tamamen soğumaya bile neden olabiliyor.