Yeni bir değerlendirme var artık: Puanınız kadar varsınız.
Önce puanınız düşüyor.
Sonra eşiniz, dostunuz kara listede olduğunuzu duyuyor ve kendi puanlarının da etkilenebileceği düşüncesiyle sizi sessizce hayatlarından çıkarıyorlar.
Algoritme göre puanınız daha da hızla düşüyor tabii.
Yukarıda okuduklarınızı pekâlâ Black Mirror dizisinin üçüncü sezonunun ilk bölümü sanmış olabilirsiniz.
Hani bir uygulamayla herkesin birbirini 5 üzerinden puanladığı ve tamamen yüksek ya da düşük puan üzerinden birbirini yargıladığı bölüm...
Yüksek puanı olanlar en lüks evlerde yaşıyor, sinirlerine hâkim olamayanlar ya da düşük puanı olanlarla görüşenlerin ise anında kendi puanları da düşüyor ve toplumun sunduğu daha cazip imkânlardan yararlanma şansıyla vedalaşıyorlar.
Her davranış birlikte çalışılan kişiler tarafından da bir kahve zincirinde servis yapan görevli tarafından da değerlendiriliyor ve puanlanıyor.
Çin’de başlıyor
Oysa The Telegraph’daki habere göre Çin hükümeti gerçekten de böyle bir kişisel kredi puanlama sistemi kuruyor.
Hayır, sadece bankalar tarafından kredi reytingi değil söz konusu olan.
Zhima Credit, mobil ödeme sistemi Alipay ile bağlantılı ama kullanıcılara başka alanlarda da puan verecek.
Borcunuzu ödemek iyi bir reyting almanıza neden olacak, ama bazı ürünleri satın almanız ya da bazı kişilerle görüşmeniz de etkili olacak bu puanın belirlenmesinde.
Wired dergisine göre yüksek puanı olanlar Pekin Havalimanı’nda güvenlikten bile hızlı geçebilecek.
Uzun saatler bilgisayar oyunu oynayanların ise puanı düşecek.
Daha önce mahkeme tarafından herhangi bir ceza yemiş olanlar, bu sistem tarafından kara listede ilan edilecek ve ikinci sınıf vatandaş damgası yiyecek.
Bırakın bankadan kredi almayı, hızlı trende bilet bile alamayacak.
Zaten böyle yaşıyoruz
Daha önce bir arkadaş grubuyla Black Mirror’ın hayatın ‘like’lar üzerine kurulu olduğu bölümünü masaya yatırmıştık.
“Gelecek korkutuyor, bu dizi beni depresif yapıyor” diyen de vardı, “Zaten böyle yaşıyoruz” diyen de...
Sosyal medyadaki ‘beğeni’lerimizden değil, Uber’deki puanımızdan bahsediyorlardı o zaman. İşte o ana kadar aklımın ucundan bile geçmemişti Uber puanıma bakmak.
Birden herkesin kendi puanına bakmasıyla, puanı daha yüksek olanlar düşük olanlara puanlarını nasıl yükseltebilirler tüyoları vermişti uzun uzun.
Hepimizi almıştı bir telaş, bir stres...
‘Beğeni’ler, yıldızlar nasıl artacak diye...
Oysa şimdi Uber puanınız ya da Black Mirror izleyicisi olup olmamanız değil önemli olan.
Gerçek hayat da yavaş yavaş puanlar üzerine kurulu hale geliyor.
Her ne kadar hâlâ sosyal medyada en yersiz yorumları yazanlar olsa da...
RIP Stephen Hawking!
“Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değil, bildiğini sanmaktır.”
Onu tek bir cümleyle hatırlayacak olsaydık, bu olurdu.
Stephen Hawking sadece bilim adamı olarak değil, aynı zamanda tüm yaşadıklarına rağmen hayata daima tutunmasıyla, yaşam sevincini kaybetmemesiyle de önemli bir örnekti.
Üstün zekâsına rağmen sosyal hayata da toplumun gerçeklerine de her zaman uyum sağlamayı başardı.
Çok büyük bir değerdi, çok acı bir kayıp.