Çarşamba gecesi Karaköy’den Bebek’e İstanbul’un farklı semtlerinde mekânlar boştu.
Nedeni basit, Star Wars’un saat 24.00’teki ilk gösterimi vardı.
Bir film sadece İstanbul’un değil, aynı gün birçok şehrin gece hayatını bitirmeye yetmişti.
Saat 21.00 sıralarında çok yakın bir arkadaşım aradı, “Geliyor musun?” diye.
“Belki” dedim, beklediği hevesli cevabı alamayan arkadaşım kendini tutamadan pür ciddiyetle ve biraz da alınganlıkla cevabı yapıştırdı: “Gelme o zaman, başkasının koltuğunu boşuna işgal etme!”
Mustang Oscar’a yaklaştı
Star Wars için her türlü çılgınlığın yaşandığı bugünlerde güzel bir sinema haberi geldi, Deniz Gamze Ergüven’in Mustang’i Yabancı Dilde En İyi Film Oscar adayları arasında ilk 9’a girmeyi başardı.
Üstelik, burunlarından kıl aldırmayan ve İngilizceyi anlayabilseler de konuşabilseler de inatla kendi dillerini konuşan Fransızların adayı olarak.
Daha önce tam 12 Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı alan Fransızlar, şimdiye kadar Fransızca olmayan sadece tek bir filmle aday olmuş ve bu film de Oscar’ı kazanmış.
Bkz. Marcel Camus’nün Brezilya ortak yapımı, Portekizce filmi Orfeu Negro (1959).
Bu yıl ikinci defa Fransızca olmayan bir filmle, bir Türk filmiyle katılıyorlar.
Daha önceki istatistiklere göre beklenti haliyle yüksek.
Sinema filmi Türkiye tanıtımı değil
Mustang, Fransa’nın adayı olmadan önce ise Türkiye’nin aday adayı olmuş ama seçilememiş.
Kızları okula göndermeyip eve kapatıp bir an önce evlendirerek kurtulma üzerine kurulu konusu, her dolap açılışında karşımıza çıkan #direngezi yazılı mavi tişört, arka plandaki Bülent Arınç konuşması derken bu karara gerekçe olabilecek birçok detay var filmde.
Yerli eleştirmenler filmi “Yabancılaşmış, bize bizi anlatamıyor” diye yerden yere vurdu.
Yönetmenin Fransa’da yaşaması nedeniyle Türkiye’ye içeriden biri olarak değil, ancak uzaktan bir göz olarak bakabildiği yazıldı çizildi.
Her alanda olduğu gibi sinemada da tahammülümüz yok.
En beğendiğimiz eleştirmenler bile Türkiye’de yaşananların dışarıdan bir gözle yabancılara anlatılmasını olumsuz karşıladı.
Oysa Mustang bir sinema filmi, Türkiye tanıtımı değil.
Tek ölçü gişe mi?
Türkiye’de sadece 16 kopyayla gösterime girdi ve o 16 kopyanın da günde en fazla 2 seansı vardı.
Fransa’da 450 bin gişe yapan filmi, Türkiye’de gösterime çıktığı ilk 3 günde sadece 4 bin 555 kişi izledi.
Box Office Türkiye listesinde ilk 20’ye dahi giremedi, ilk 3 gününde en az gişe yapan film oldu.
Peki ama, Mustang, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını alırsa, o zaman da vizyona giren her Türk filminin gişesini Düğün Dernek, Recep İvedik ve benzerleriyle karşılaştırmaya devam edecek miyiz?
Yoksa, elmayla armudun karşılaştırılamayacağını sonunda kabul edecek miyiz?
Bunun için Oscar mı gerekiyor?