Dünyanın sayılı metropollerinden biri.
Yabancılar, özellikle de Arap ve Rus zenginleri gelip de burada ev almaya başlayınca emlak fiyatları hızla yükseldi.
Eskiden şehrin bir parçası sayılmayan ücra bölgelerde bile artık sıradan bir vatandaşın bırakın ev sahibi olmasını, kirada oturması bile mümkün değil.
Fahiş fiyatlar nedeniyle.
Sonuç, şehrin gündüz ve gece nüfusu arasında tam 2 milyonluk bir fark var.
Peki ama neden?
Gündüz çalışmak için şehre gelen tam 2 milyon kişi akşam olunca şehir dışındaki evlerine gidiyor.
Araba, metro, tren neyle olursa...
Eskiden böyle değildi ama artık başka seçenek kalmadı...
Geleceği neden olmaz?
Bunları ben söylemiyorum, Financial Times’ta Michael Skapinker Londra için söylüyor.
Hatta daha da ileri gidip “Bir şehir, o şehrin en çok ihtiyacı olan insanları, hatta o şehri ayakta tutan insanları, orada yaşayamaz hale getirirse, o şehrin geleceği de olmaz” diyor.
Çarpıcı örnekler de veriyor.
Hemşire, ambulans şoförü, doktor, itfaiye görevlisi, öğretmen, üniversite öğretim görevlisi diye saymaya başlıyor, orta sınıfın kazandığı maaşlarla Londra’da küçük de olsa bir evde yaşamasının mümkün olmadığını kanıtlıyor.
Özellikle de hemşire, ambulans şoförü, itfaiye görevlisi gibi acil durumlarda can kurtaran ama hak ettiği maaşı alamayan meslek gruplarının şehirde kalmamasının olabilecek etkisini uzun uzun anlatıyor.
“Londra’da çalışacak iş her zaman olacak. En azından öyle umalım. Ama o şehirde çalışana yaşam alanı tanımayan şehirden ne beklenebilir ki?” diyor.
İstanbul Londra’nın izinde
Aynı şey kısa süre sonra İstanbul için de geçerli olacak.
Her şeye rağmen ekonomik büyüme var ama bu büyüme maaşlara yansımıyor.
Emlak talebi oldukça, fiyatlar da uçmaya mahkum.
Daha yeni, bir Arap şirket yerli bir inşaat firmasının yaptığı dev binalardan birinin tamamını, tam 140 daireyi satın aldı.
Yeni yapılan inşaat projelerinde de alıcılar çoğunlukla yabancı.
Yabancıların gelmesine, ülkemize yatırım yapmasına tabii ki karşı değiliz ama yaşadığımız şehirde yaşayamayacak hale gelme korkusuna engel değil bu.
Bu durumda, çok yakında İstanbul nüfusunda da aynı Londra’da olduğu gibi gece-gündüz arasında milyonlar fark edebilir.
Biz fark ettiğimizde de çok geç olabilir.
Ne dersiniz Güngör Hocam?