THY’nin İstanbul-Hong Kong uçuşunda medyayı yakından ilgilendiren dört yazı okuyorum Financial Times’ta.
Biri Vanity Fair’in 25 yıllık yayın yönetmeni Graydon Carter’dan boşalan yere New York Times Kitap bölümünün başındaki Radhika Jones’un getirilmesi ve dergide küçülmeye gidileceğiyle ilgili.
Carter yılda 2 milyon dolar kazanırken, Jones’un yıllık maaşı 500 bin dolar olacak.
Hayır, sadece aynı görev için erkekler kadınlardan daha çok kazandığı için değil, sektördeki büyük zararın da etkisi çok.
Dergicilikte 2012’de 13.6 milyar dolar olan reklam pastasının 2021’de 6.7 milyar dolara düşmesi bekleniyor.
Tirajın ise yüzde 23 düşmesi bekleniyor.
Okurun hafızası yok mu?
Diğeri Vanity Fair’in önceki yayın yönetmenlerinden Tina Brown’ın piyasaya yeni çıkan kitabı ‘The Vanity Fair Diaries’in eleştirisi.
Kitapla ilgili yazılan en çarpıcı şey, İngiliz yayın yönetmeninin New York’taki kariyeri sırasında öğrendiği “Amerika’nın hafızası yok”.
Birkaç sayfa sonra ABD’de ana akım medyaya güvenin kaybedildiğini somut verilerle açıklıyor.
1976’da geleneksel medyaya güven yüzde 72’ymiş.
Bugün ise yüzde 32’ye düşmüş, üstelik bu rakam da iktidar partisine oy verenler arasında yüzde 14’e kadar geriliyor.
Haberler tamamen gerçek dışı olmasa da kişisel bakış açısının gerçeklerin önüne geçtiğini düşünenler çoğunlukta.
Hatta son yapılan araştırmalarda dini kurumlara güven yüzde 59, üniversitelere güven yüzde 55, işçi birliklerine güven yüzde 47, bankalara ve finansal kurumlara güven yüzde 39.
Güvenilirliğinizi kendiniz yaratıyorsunuz
Bütün bunlardan sonra 10 yıldır Financial Times’ta köşe yazarlığı yapan, 11 yıllık Monocle dergisinin kurucusu Tyler Brule, iki gökdelen hikâyesi anlatıyor ve gazeteye veda ediyor.
Vedasında da “Bu gazetede artık beni başka haberlerde görebilirsiniz” diyor, emlak sayfalarına bir gönderme yaparak.
Evet, doğru bildiniz!
Monocle, dergi ve radyodan sonra kıyafet, aksesuvar, parfüm, kafe gibi yan markalarıyla da karşımıza çıkıyordu.
Şimdi ise Tyler Brule’nin bir yaşam stili markasına dönüştürdüğü Monocle, Hong Kong ve Tokyo’da iki büyük rezidans projesiyle karşımıza çıkıyor.
Monocle dergisinde vaat edilen hayatları yaşamak isteyenler bu binalarda ev sahibi olmak için can atıyor.
Evlerin fiyatları da Monocle markasıyla fırladıkça fırlıyor.
İşte bir yanda “Geleneksel medya gücünü ve reklamlarını kaybediyor” tartışmaları yapılıyor, bir yanda da dijital yayıncılığı inatla reddeden ve geleneksel medyanın asla bitmeyeceğine inanan ve Wallpaper ve Monocle dergilerini sıfırdan yaratan Tyler Brule, Monocle ile bir tek dergiden emlak krallığına doğru geçiş yapıyor.
Nedeni basit, artık geleneksel medyada da kendi güvenilirliğinizi, kendi markanızı kendiniz yaratıyorsunuz.
Bunu başarabilirseniz gerisi geliyor.
Medyaya güvenin ne kadar azaldığı araştırmaları yapılırken hâlâ bir medya markasının yaptığı binalarda astronomik fiyatlara ev sahibi olmak isteyenler varsa aksini iddia etmek mümkün değil zaten.