Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Muskat’a gelir misin, Extreme Sailing yarışına?” diyor Edhem Dirvana, Team Turx’ün kurucusu. Hiç düşünmeden evet diyorum. Ne Muskat’ın kaç saatlik bir uçuş olduğunu biliyorum, ne kaç gün için gideceğimizi. Sonuç, Bahreyn’de bekleme ile THY ile 6.5 saatlik bir yol, sabah 05.00’te varıyoruz, 2 saat uyku sonrası yarış alanına gidilecek. Arabayı kaçırırsak yandık, ne üstümüzde Umman parası var, zaten taksilerde şoföre emanetsiniz, taksimetre bile yok.
Final günü ilk yarışta yarışacaksın diyorlar, bir astronot gibi itinayla giydiriyorlar.
İki kahve arası Tanem Sivar’la birbirimize bakıyoruz, Ahu Aysal’la uzaya giden ilk yelkenciler olabiliriz deyip gülüyoruz. Gerçekten de başımızdaki kasktan, kat kat giydiğimiz su geçirmez kıyafetlere kadar yelkencilerden başka her şeye benziyoruz. İçimizdeki can yelekleriyle de birer Michelin bebeğine dönmüş durumdayız. Buna rağmen yarış saatini beklerken kendimizi sık sık açıkbüfenin önünde buluyoruz. Kahvaltı etmedik, bari bir şey yiyelim dediğimiz anda yanımızda bir görevli bitiyor, geç kalırız deyip bizi büfenin önünden topluyor. Her arkasını döndüğünde biz yine balıkçıda dolaşan kediler gibi büfeye doğru hamle yapmaya çalışıyoruz, yine yakalanıyoruz, sonuç, elimizde birer kuru lavaş. “Zaten çok yemeyin. Midesi bulananlar, hatta kusanlar oluyor yarış sonrasında” diyorlar. Bizim mideler sağlam diyoruz, yine de kandıramıyoruz.
Aç biilaç zodyaka biniyoruz. Kaskım elimde, bordo ojelerime bakıyorum. Dünyanın en önemli ekstrem yarışlarından birindeyim, hem de gerçek yarış sırasında teknede olacağım diye içimi bir mutluluk ve heyecan kaplıyor. Zodyakı kullanalar bu yarışa katılamayan yelkenciler, o yüzden bütün dalgaların üstüne gidiyorlar, sanki öçlerini almak için. Havalara zıplıyoruz, her inişte tırnaklarımı biraz daha geçiriyorum botun kenarlarına. O kask neden kafamda değil de, elimde diye kızıyorum kendime ama yapacak bir şey yok. Durup takmaya kalksam bottan düşmeme ihtimalim sıfır.
Neyse ki bot bizi bizim takımın Team Turx’ün botuna bırakıyor. Bizim bot da beni tekneye bırakıyor.
5 yakışıklı yelkenci, 2 metrelik boylarıyla yarış stresinde. Beni nereye koysalar kımıldamayacağıma söz veriyorum. Tam o sırada skipper’ımız diyor ki, “Biz ne yaparsak sen de onu yapacaksın, o hızla giderken bir uçtan öbür uca koşacaksın”.
Oldu. Bunu yaparken de halatlara takılmayacak, katamaranın ağında kalmayı başaracak ve o 2 metrelik adamların yoluna çıkmayacaksın, zaten çıkarsan ezileceğin belli. Tamam diyorum derin bir nefes alarak, ne de olsa Haliç’te Emirates takımında daha önce basın yarışına katılmışlığım var, tecrübeli sayılırım. Sen öyle san. Basın yarışıyla gerçek yarış bir olur mu? Hele de final günü…
Öyle bir hızla başlıyoruz ki ben ağın üstünde bildiğim bütün duaları okuyarak, tırnaklarımı filelere var gücümle geçirerek, yüzüme çarpan dalgalarla kaç kat su geçirmez kıyafete rağmen her hücrem sırılsıklam olarak, gözümdeki güneş gözlüklerini kaplayan tuzdan hiçbir şey görmeyerek adeta yerime mıhlanıyorum. Ama tabii bizim takımın hareketlerine de kendi çapımda uymaya çalışıyorum. Bu arada Edhem’in kaskında GoPro var, kameralara da gülümsemem gerekiyor. Ne de olsa, bir daha böyle bir filmde oynama şansım yok. Zerre kımıldamadan yarışı tamamladığım için beni bir daha tekneye almazlar herhalde diye düşünüyorum. Neyse ki Team Turx insaflı çıkıyor, “Bir dahaki yarışa da bekleriz” diyorlar. Artık kibarlıktan mı, bilmiyorum.
Yarışın bitişini, kaçıncı olduğumuzu hiçbir şeyi anlamıyorum, ama korkudan soramıyorum da. Malum, takım bir sonraki yarışa hazırlanmaya başlıyor bile, ben ağla vedalaşmaya çalışırken. Kimsenin bana cevap verecek, sohbet edecek vakti ve hali yok. Sonradan 2. olduğumuzu öğreniyorum. Tekneden inerken Tanem Sivar fotoğraflarımı çekiyor, sırılsıklamım ama nasıl gururluyum anlatamam.

Haberin Devamı

Kalamış ve Moda’ya gelecek
Umman kraliyet ailesi ve turizm bakanının yanında izliyoruz son yarışları. Turizm bakanı çok güzel bir kadın, ister istemez dikkatimizi çekiyor.
Günün sonunda Extreme Sailing Series’in Umman ayağını Team Turx beşinci tamamlıyor, Büyükelçimiz Uğur Doğan ile ödül trörenini birlikte izliyoruz. Bizim takıma ‘Above and beyond’, Türkçesi ‘aşmış’ özel ödülü veriliyor, gayretlerinden ve bu kadar kısa sürede bu kadar başarı göstermelerinden. Çünkü Extreme Sailing Series’de büyük markaların finansal olarak güçlü takımları uzun yıllardır yarışıyor. Birinci olanlar bir süre sonra America’s Cup’a katılabiliyor. Bu arada bizim takımı ve yarışın İstanbul ayağını ne kadar sevdiklerini öğreniyoruz yarış organizatörlerinden. Haliç’ten sonra Yenikapı parkuruna geçmişlerdi, şimdi ise Kalamış ve Moda’ya da bakıyorlarmış.
Yarışın bir sonraki ayağı 30 Nisan’da Çin’de. Bakarsınız, takıma uğurlu geldik diye Tanem’le benim bir daha yarışmamıza izin verirler.

Haberin Devamı

Siz de yarışabilirsiniz
Extreme Sailing Series, yelkencilerin Formula 1’i. Öyle bir hızla gidiliyor. Katamaran denizin üstünde uçan halılara dönüyor, diğer katamaranlarla havada çarpıştığı bile oluyor. Canlı yayınla dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan izliyor yarışı.
Her gittikleri ülkede deniz kenarında da toplanıp izleyen çok. Buna rağmen daha firmalarımız yelkende nasıl bir tanıtım potansiyeli olduğunun farkında değil.
Team Turx’e son anda Kaya Ropes sponsor olmuş, ama gördüğüm kadarıyla her yarış öncesinde yeni sponsor arama derdine düşürüyorlar. Çünkü her firma takıma bir yarışlık sponsor oluyor. Oysa, bir firma çıkıp da takımı sahiplense ne kadar başarılı olacakları belli. Zaten Edhem Dirvana’yı tanıyanlar biliyor, nasıl doğuştan yelkenci olduğunu, Bozburun Yat Kulübü’nde neler yaptığını….
Takıma Indiegogo üzerinden maddi destek de olabiliyorsunuz, hatta bu destek sayesinde konuk yarışçı olma şansınız bile var. Kesinlikle tavsiye ederim.