Sıcak çok sıcak...
Sıcak, daha da sıcak olacak...
Emre Altuğ’un şarkısı düşmüyor dilimden.
Daha maç başlamadan savaşa gider gibi hazırlanıyorum.
Etrafta bir panik hali.
Gölgede anlam veremiyorum bu paniğe, sonradan anlıyorum neden ‘checklist’ yapmak gerektiğini.
Şapka, 50 faktörlü güneş kremi, su spreyi, soğuk su ve yelpaze...
Yelpaze kullanan bir tek Bülent Ersoy kaldı sanıyordum, yanılıyormuşum.
Bütün Roland Garros izleyicilerinin ellerinde yelpazeler, başlarında Panama şapkaları...
Hatta Panama şapkalarının siyah kurdelesi de toprak rengi yapılmış, Roland Garros’a özel.
Eyfel’den bile bir tenis topu sarkıtılmış, Paris’te işte böyle bir tenis coşkusu yaşanıyor.
Ben de Roland Garros’un ana sponsorlarından Longines’in davetlisi olarak yerinde izliyorum kadınlar yarı finallerini. Tepede güneş, sıcaktan bayılanlar oluyor, apar topar revire taşınıyorlar.
Böyle bir havada, dünyanın en iyi tenisçileri büyük bir mücadele veriyor.
Survivor da neymiş, diyorsunuz. Bazı maçlar saatler değil, günler sürebiliyor.
Aşk-nefret ilişkisi
Bakmayın, karşınızda dünyanın en iyileri olduğuna.
En iyiler bile tenisle aşk-nefret ilişkisi yaşıyor.
Bir yandan başarıyla kendilerinden geçiyorlar, bir yandan da fiziksel acı, baskı ve rekabetten zor günler geçiriyorlar.
Bir gün zirvedeyken, ertesi gün tepetaklak olabiliyorlar.
Bkz. Maria Sharapova ve Rafael Nadal yıllarca üst üste finale kaldıkları turnuvanın daha başında eleniyorlar bu yıl.
Andre Agassi’nin ‘Açık’ adlı otobiyografisindeki gibi hastalık mastalık dinlemiyor, iğnelerle serumlarla ayağa kalkıyorlar.
Bkz. Serena Williams ağır bir grip geçirirken yarı finaldeTimea Bacsinszky’yi hapşıra tıksıra yeniyor.
Bugün, yarı finalde Ana Ivanovic’i yenip ilk kez finale kalan Lucie Safarova’yla oynayacak.
Serena Williams 33 yaşında, Safarova 28 yaşında.
5 yaş bile kondüsyonda fark ediyor.
Boşuna, Agassi, kitabında rakiplerinin vücudu ve şimdiki aklı birlikte olsa neler neler yapabileceğini uzun uzun anlatmıyor.
Bu müthiş mücadeleyi keşke yerinde seyredebilseydim demeyin sakın, evde televizyon başında izlemek inanın daha iyi.
Paris’teki coşkudan geriye tek kalan, dünyanın en iyi kadın tenisçilerinin de Roger Federer’in de değerini bilememişiz İstanbul’a geldiklerinde.
SteffI Graff ile akşam yemeği