Bunu ben söylemiyorum, yabancı turistler söylüyor.
Her soruya bu cevapla başlıyor, ezberlemiş gibi sık sık tekrarlıyorlar.
Peki ama hangi şartlar altında?
Anlatacaklarım bir fıkradan alıntı değil, gazete haberi.
Bir Suriyeli turist, Atatürk Havalimanı’nda Stockholm uçağına binmeden tarihi altın sikkelerle yakalanıyor.
“Bana ‘Türkiye özgür bir ülke’ dedikleri için altın ve paraların gümrüğe beyan edilmesi gerektiğini düşünmedim” diyor.
‘Özgür bir ülke’ ve ‘gümrüğe beyan’ aynı cümle içinde kullanılamaz gibi.
Sonuç, 12 yıla kadar hapsi isteniyor.
Bir Japon turist İstanbul’da bir markette gizli kamerayla bir kadının etek altı görüntülerini çekerken marketin güvenlik görevlisi tarafından yakalanıyor.
Hem de daha önceden sırt çantasına itinayla hazırladığı ve sigara paketi içine yerleştirdiği gizli kamerayla...
Olay yargıya taşınıyor, savcılık Japon turiste cinsel taciz suçundan dava açıyor.
“Türkiye’de suç olduğunu bilmiyordum” diyor.
Pişkinlikle, son derece doğal bir şey yaparmış gibi.
Sonuç, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Bunun gibi örnekleri gazete haberleriyle her gün çoğaltmak mümkün.
Japonya, Suriye hiç fark etmez, her ülkeden bir turist öznesi olabilir.
Örnekleri gördükçe, herhalde bir biz farkında değiliz ne kadar özgür bir ülkede yaşadığımızın, neyin suç olup neyin olmadığının diye düşünmeden edemiyor insan.
Turistler belli ki yerli gündemden uzak, iyi bir çıkış yolu bulmuşlar, her olmayacak işte konuyu özgürlüğe getirmekte...
Bakınız, kaçakçılıktan cinsel tacize hiçbir alanda ceza almayı beklemiyorlar.
Belli ki bu alanlarda da özgürlükte sınır tanımadığımızı düşünüyorlar.
Ah bir de bilseler, gerçekten ne kadar özgür olduğumuzu ve kimlerin nelerle müebbet cezasıyla yargılanabildiğini...
İşte o zaman, bir daha bu rahatlıkla tekrarlarlar mı, “Bana ‘Türkiye özgür’ dediler” cümlesini?
Su altı fotoğraflarını ve sergilerini çok beğendiğim Ayşegül Dinçkök yeni bir projeyle karşımıza çıktı.
Zorlu PSM’yi dolduranları şaşırtacak kadar güçlü ve etkili bir koleksiyon yarattı, Derin Tutku fotoğraflarının Zorlu Holding’in ev tekstili markası Taç ile işbirliği.
Derin Tutku Air kitabında yer alan su altı canlıları nevresim takımlarına, yastıklara dönüştü.
Bu, aynı zamanda çok önemli bir sosyal sorumluluk projesi. Çünkü bu özel koleksiyonun satışından elde edilen gelirin tümü Akdeniz Koruma Derneği’ne aktarılıyor.
Daha önceki sergisiyle Egeli kadın balıkçılara destek olan Derin Tutku, şimdi de Akdeniz Koruma Derneği’nin ‘Denizin Korucuları’ projesiyle Gökova Körfezi’nde balıkçılığa kapalı alanların korunmasını sağlamak için çalışıyor. Sonsuz desteği hak ediyor.