Balat’a JR imzası

Aylar önce İstanbul’a gelmiş, helikopter turu yaparak çalışacağı alanları belirlemişti Fransız
sokak sanatçısı / fotoğrafçı JR.

Şimdi ise bu projelerin çoğunu tamamladı, Balat’taki yıkık dökük binalardan mucizeler yarattı. Sadece eserleriyle şehri güzelleştirmekle de kalmadı, yüz binlerce takipçisiyle Instagram’da bu eserleri ve tabii binbir İstanbul manzarasını da paylaştı.
Sokak sanatıyla az çok ilgili olanlar TED (Yaymaya Değer Fikirler) Ödülü’ne layık görülen JR’ın meşhur ‘Wrinkles of the city’ (Şehrin kırışıklıkları) projesini biliyor zaten.
Şanghay’dan Havana’ya özel bir tarihe sahip şehirlerin dahil edildiği dünya çapında bir sanat projesi bu. Amaç, o şehirlerde yaşayan yaşlı halkın portre fotoğraflarını, dev ölçeklerde kamu alanlarına taşıyarak, yaşlanma sürecini ve bu sürecin hem insanların hem de şehrin kimlik anlayışını nasıl etkilediğini samimi ve etkili bir şekilde anlatmak.?
Şimdi JR, sadece eserleriyle de değil, sonunda sorularımıza cevap vereceği bir gösterimle de İstanbul’da. İstanbul 74’ün düzenlediği İST. Festival kapsamında cumartesi günü saat 17.00’de son filmi ‘LES BOSQUETS’i kendisiyle birlikte izleyebileceğiz. Film, ‘Portrait of a Generation’ (Bir Jenerasyonun Portresi) ve bale projelerinden esinlenerek oluşturuldu. Müzik Hans Zimmer, Pharrel Williams ve Woodkid’e ait. Hemen sonrasında gerçekleşecek soru - cevap bölümünde
ise JR merak ettiklerimizi yanıtlayacak.
Nerede mi? Nakkaştepe’de Vakko Moda Merkezi’nde.

Kaçırılmayacak bir festival

Evet, bu hafta sonu şehirde herkese açık ve ücretsiz bir sanat ve kültür festivali var, İST. Festival.
İstanbul 74’ün düzenlediği festival, sanat, tasarım, moda, mimari, edebiyat, sinema ve müzik gibi farklı yaratıcı alanlardan uluslararası isimleri Türkiye’deki meslektaşları ile her yıl bir araya getiriyor.
Daha önce eski adıyla Istancool’da Dazed&Confused ve Another Magazine gibi önemli dergilerin kurucusu Jefferson Hack’in sanatçı Pınar Yolaçan’la yaptığı söyleşiyi heyecanla izlemiştim.
İzleyiciler arasında Ayşe-Ece Ege’den Hande Ataizi’ye tanıdık simalar da vardı.
Fransız Vogue’un eski yayın yönetmeni Carine Roitfeld’le de burada tanışmıştım.
Festival o zaman da herkese açık ve ücretsizdi ama ne yazık ki yine aynı kişiler izlemişti panelleri. Sadece bir avuç insan.
Geçen yıl konuşmacıların ve moderatörlerin çoğu Türkiye’dendi.
Sık sık dinlediğimiz isimler olduğu için panellere katılım yine azdı.
Biliyorum, artık İstanbul’da her hafta sonu kaçırılmayacak etkinlikler var, peki ama bunları kaç kişi takip ediyor?
Bu sayılar İstanbul gibi bir şehir için yeterli mi? Bırakın yabancıları, biz bile yeterince ilgilenmiyoruz şehirde olanlarla.
Tabii Nakkaştepe’deki Vakko Moda Merkezi gibi ulaşımı pek de kolay olmayan, ya da en azından öyle görünmeyen bir yerde gerçekleşmesi de etkiliyordu katılımı. İşte bu yüzden bu yıl etkinliklerin bir kısmı İstanbul 74 Galatasaray, Pera Palas Jumeirah, Soho House İstanbul ve Pera Müzesi’nde gerçekleşiyor.
Sevindirici bir gelişme bu.
Festival, cuma akşamı İstanbul 74’ün Galatasaray’daki sanat galerisinde Lehmann Maupin ile birlikte düzenledikleri Alex Prager sergisiyle başlıyor.

Bu yıl kimler konuk oluyor?

Livia Firth, Daniel Arsham, Juliette Lewis, Sven Schumann, Zülfü Livaneli, Barbaros Altuğ, Harvey Keitel, Alphan Eşeli, Craig McDean, Edward Enninful, Armand Limnander, JR, Alex Prager, Trevor Paglen, Mike Figgis, Fuat Ergin, MüjdeYazıcı, Emel Çelebi, Gürcan Keltek, Muammer Brav, Delfina Delettrez, Francesco Carrozzini, Piera Gelardi, Dan Tawley, Lynn Hirschberg, Waris Ahluwalia…