Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün “İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nin olduğu yeri yıkıyoruz. Oraya daha büyüğünü çok çok farklı, modern bir mimariyle yapacağız, inşallah pazartesi günü İstanbul’da lansmanını yapacağım. 2019’un sonuna kadar inşallah orada biz bir opera binasını İstanbul’umuza kazandırmış olacağız” dedi.
Tesadüfen Bebek’te mimar Murat Tabanlıoğlu’yla karşılaşıyorum.
Son günlerde eminim kendisini görüp de AKM meselesini sormayan yok.
Nedeni belli, AKM, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en önemli simge yapılarından biri.
Sadece Hayati Tabanlıoğlu imzalı bir yapı olmasıyla değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültür-sanata bakışının da bir göstergesi olmasıyla da ayrı bir önem taşıyor.
Nasıl bugünün çocukları TV dizilerinin kahramanlarını ezbere sayabiliyorsa, biz de çocukken İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin dansçılarını sayabiliyorduk.
AKM sayesinde izlemediğimiz bale, opera, tiyatro, sergi, klasik müzik konseri kalmamıştı.
Murat Tabanlıoğlu için AKM’nin hepimizden farklı bir önemi daha var, babası Hayati Tabanlıoğlu’nun imzasını taşıyan binayı şimdi modernize ederek kendi imzasıyla yapacak.
Üstelik söz konusu bina, Türkiye’yi “Yıkılmalı” ve “Korunmalı” diye ikiye bölecek kadar değerli bir simge.
Murat Tabanlıoğlu heyecanlı, ısrarlarım sonucu yeni AKM projesini benimle paylaşıyor ama söz verdiğim için sürprizi bozmayacağım.
Pazartesi günü yeni AKM’yi Haliç Kongre Merkezi’ndeki lansmanında hep birlikte göreceğiz. Eminim, yine çok tartışılacak, çok beğenenler de, eski haline özlem
duyanlar da olacak.
Ama tartışılmaması gereken tek bir gerçek var, 10 yıldır atıl duran AKM’nin sonunda yenileniyor olması ve İstanbul’un sonunda dünya standartlarında bir opera salonuna ve daha fazlasına kavuşacak olması.
İçerik de mimari kadar önemli
AKM’nin yeni haliyle ilgili göze çarpan ilk şey, büyüyor, ana binanın yanına yeni binalar ekleniyor.
Binaların büyümesi alışık olduğumuz bir şey.
Malum, en büyük, en yüksek binalara, en uzun köprülere merakımız çok.
Neyse ki AKM yeni çehresiyle mimari olarak da şehre değer katacak, Taksim’e kaybettiği ruhu kazandırmada önemli bir rol oynayacak.
Ama burada göz ardı edilmemesi gereken önemli bir şey daha var, o da içerik.
Dünyanın sayılı metropollerinde usta mimarların şahane müzelerine, opera binalarına gidiyorsunuz.
Binalar, içeride sergilenen eserlerden kesinlikle daha çok değer taşıyor.
Mimarisiyle sanat eserlerinden daha çok etkiliyor ziyaretçileri.
Frank Gehry’nin Fondation Louis Vuitton’u, John Pawson’ın Design Museum’u gibi.
Şimdi bizde de benzer bir durum söz konusu olabilir.
Ne de olsa, opera-bale ve senfoni orkestrası üyeleri tam 10 yıldır evsiz, AKM kapalı olduğu için.
Hal böyle olunca, bu sanat dallarında gelişmek de mümkün olmuyor.
Şimdi AKM’nin yeni binası kadar önemsenmesi gereken bir gerçek de bu.
Bürokratlar yerine yine alanında uzmanlar ile yeni opera binamıza yakışacak bir içerik hazırlanması.
Dileğimiz, ülkemizin kültür-sanat politikasının da yeni AKM kadar modern olabilmesi.