Tüm perakende zincirlerinin e-ticarete yöneldiği dönemde dünyanın en büyük e-ticaret şirketi farklı semtlerde kendi süpermarketlerini açmaya başladı.
Geçtiğimiz hafta bir grup arkadaş, Londra’da tüm mağazaların ve restoranların kapalı olması nedeniyle, büyük bir pazar gezisi programı yapar gibi Ealing’deki Amazon Fresh mağazasına gittik. Hayır, sadece alışveriş merkezlerine gitmeyi özlediğimiz için değil, yeni mağazacılık teknolojisini merak ettiğimiz için. Çünkü bu alışveriş için cüzdan gerekmiyor, sadece telefonunuzun yanınızda olması yeterli. Telefonunuzda Amazon Fresh uygulamasını açıyorsunuz ve kapıdaki turnikelerde size verilen QR koduyla mağazaya giriş yapıyorsunuz. Tabii önce uzun kuyrukta sosyal mesafeyi koruyarak sırada bekledikten sonra. Öncelikle söz konusu böyle bir teknoloji devi olunca, içeride sıradan bir süpermarketten daha fazlasını bekliyorsunuz. Hem görsel hem de ürün çeşidi olarak... İlk izlenim ikisi de olmamış, ne görsel olarak ne ürün çeşidi olarak her mahalle arasında olan sıradan marketlerden hiç farkı yok. Teknoloji ürünleri satılıyordur belki derseniz, bizim tek M’ler daha iyi bu konuda diyebilirim rahatlıkla.
Burada teknolojik olarak en tedirgin edici şey ise tavanlardaki sonsuz kameralar ve sürekli izleniyorsunuz hissi. Gerçi çok meraklı değilseniz, kafanızı kaldırıp da yukarı bakmazsanız hiçbir şey görmeden sıradan market alışverişinizi yapabilirsiniz.
Burada asıl büyük teknolojik yenilik, aldığınız ürünleri ister kendi çantanıza atıyorsunuz, ister poşet alıp koyuyorsunuz, ister elinizde tutuyorsunuz, ama hangisini yaparsanız yapın ürünleri hiçbir yere okutmuyorsunuz, sonra da marketten elinizi kolunuzu sallayarak çıkıyorsunuz. Çünkü kasa ve ödeme işlemi yok. Bir yaramazlık yapar hissi geliyor üstünüze, hırsızlık yapmamış olsanız da. Daha sonrasında ise çıkışta, ‘Acaba Amazon’u kandırdık mı?’ düşüncesi kaplıyor, çünkü bakıyorsunuz kredi kartınızdan henüz bir şey çekilmemiş. Market o kadar sıkıcı ki zorla tam yedi dakika geçirebiliyorum içeride, alacak bir şey bulamadığım için. Zaten market alışverişinin kapımıza gelmesine alışık olduğumuz bu dönemde torba torba yüklenip taşımayı da hiç düşünemediğim için elime bir soda şişesi alıp çıkıyorum. Aradan 20 dakika geçiyor, ne telefon uygulamasında sodanın ücretinin çekildiğine dair bir bilgi var, ne de bir email geliyor Amazon Fresh harcamamla ilgili...
Hayal kırıklığı
Tam, ‘Acaba farketmediler mi?’ derken, mesaj geliyor uygulamadan, sodanın parası e-ticaret sitesine kayıtlı kredi kartımdan çekilmiş. İşte teknoloji diyoruz, gülüyoruz, bir pazar gününü sırf bunu görmeye onca yol gitmeye ayırdığımıza. Benden daha hevesli olan arkadaşım ise en azından Amazon Fresh poşeti almış, sanki bir turistik gezinin sonunda alınan hatıralar gibi. Kim bilir belki de o haklı, 2021’in ilk turistik gezisi bu çünkü. Her ne kadar kasa ve ödeme kavramını değiştirse de büyük hayal kırıklığıyla sona eriyor yine de...