CaddeBu filmi kaçırmayın!

Bu filmi kaçırmayın!

05.12.2012 - 19:27 | Son Güncellenme:

Emin Alper’in ilk uzun metraj filmi ‘Tepenin Ardı’ söz konusu olduğunda hüzünlenmemek elde değil. Zira yapımcılarından Seyfi Teoman’ı, film ödül maratonuna başladıktan bir süre sonra kaybettik.

Bu filmi kaçırmayın

2012’nin en başarılı yerli yapımlarından olan, yurt dışında ödülden ödüle koşan filmin iki oyuncusuyla, Reha Özcan ve Berk Hakman’la Time Out dergisi konuştu. CADDE ve Time Out olarak, 14 Aralık’ta vizyona girecek ‘Tepenin Ardı’nı kaçırmamanızı salık veriyoruz.

Haberin Devamı

Bu filmi kaçırmayın

“Bu topraklarda her şey olacağına varır”

‘Tepenin Ardı’nın çekimleri esnasında sette nasıl bir atmosfer vardı, nasıl günler geçirdiniz? Bu setten size nasıl anılar kaldı?
Set öncesi İstanbul’da hazırlık yaptık. Konya’da uçaktan inip Ermenek’e yolculuk ettiğimiz sırada büyük endişelerimiz vardı. Ama Ermenek’teki otele vardığımızda korkularımızdan arındık ve önemli bir projenin içinde olduğumuzu anladık. Rejisör Emin Alper, uygulayıcı yapımcı Seyfi Teoman ve Enis Köstepen’le işe motive olduk. Bir sporcunun kampı gibiydi set günleri, çünkü içimizde en genç atletimiz Tamer Levent vardı. Mehmet Özgür, Banu Fotocan, Berk Hakman, Furkan Berk Kıran’la aile gibiydik. Birbirimizi motive ediyor, zamanımızı boş geçirmiyorduk. Zaten imkansızı başardık ve 18 günde filmi bitirdik. Balkusan Köyü halkının yanımızda oluşu, yörenin en güzel lezzetlerini ikram etmeleri, İstanbul’un robotlaşmış ve bireyselleşmiş havasından sonra bizde terapi etkisi yarattı.

Haberin Devamı

Filmin aldığı harika yorumlar ve pek çok ödül hepimizin malumu... Bunun dışında ‘Tepenin Ardı’nın festival macerasına dair neler anlatabilirsiniz?
Sanırım bağımsız sinemanın en büyük getirisi, hayalini kurduğumuz festivallere katılmak. Berlin, Saraybosna, Priştine, Karlovy Vary festivallerine katıldım. Jeremy Irons’la tanıştım. Her festivalde ödül töreni akşamı ve kırmızı halı geçitlerinde gurur duyduk. Hayranlıkla izlediğimiz filmlerin oyuncularının da bizim filmimizi izledikten sonra bize aynı hayranlıkla yaklaştıklarını gördük.

İlk filmini çeken Emin Alper’i sette oyuncuyla iletişimi, yönetmenlik stili gibi konularda değerlendirmenizi istesek neler söyleyebilirsiniz?
Emin, dersine iyi çalışan bir yönetmen. Daha önce yaptığı kısa filmlerle nasıl bir dünyası olduğunu göstermişti. Bir yönetmen için en önemli dert, oyuncuyu motive etmek. Emin ilk filmi olmasına rağmen hepimizi yaptığı işe inandırdı ve karşılığını gördü sanırım. Ama bundan sonra hayat onun için çok zor çünkü yaptığı işin üzerine çıkması lazım.

Sizce film vizyonda hak ettiği ilgiyi görecek mi?
Bu yılın en iyi yerli yapımlarından biri olarak gösteriliyor. Hak ettiği ilgiyi ve seyircisine ulaşabilmesini canı gönülden istiyoruz. Ama bu topraklarda her şey olacağına varır.

Haberin Devamı

Tiyatro kökenli bir oyuncu oluşunuz, sinema filmleri için hazırlanırken yaklaşımınızı nasıl etkiliyor?
Dramaturjik çalışmalar farklılık göstermez ama rolün seyirciyle buluşma aşaması için teknik farklılıklar var. Sonuçta sinema rejisörün dünyasıdır ve sen o dünya için bol bol alternatifli malzemeler sunarsın. Oysa tiyatroda her şey sahne üzerinde oyuncunun seyirciyle buluşma anına yöneliktir.

Ülke sinemalarını takip eder misiniz? Favoriniz olan bir ülke sineması var mõ?
Elimden geldiğince takip ederim ama beni en çok Fransız sineması etkiliyor. Haftada 6-8 film seyretmeye çalışıyorum.

Aralık ayında genelde ortalık ‘en iyi’ler listeleriyle dolup taşar. Sizce 2012’nin en iyi 5 filmi hangileriydi? Neden?
Yerlilerden ‘Yeraltı’, ‘Babamın Sesi’, ‘Araf’ ve ‘Küf’. Yabancılardan da ‘Cloud Atlas/Bulut Atlası’ ve ‘The Girl with the Dragon Tattoo/Ejderha Dövmeli Kız’ en beğendiklerimdi.

Haberin Devamı

‘Tepenin Ardı’nın yapımcılarından biri Seyfi Teoman’dı. Neler söylemek istersiniz?
Seyfi Teoman’ı 2008’de çektiğim ‘Bahtı Kara’ filmiyle tanıdım. ‘Tatil Kitabı’nı seyrettiğimdeyse “Birkaç yıl içinde bütün dünya seni konuşacak” demiştim ona. Böyle konuşulmasını hiç istemezdim. Çok hızlı düşünür, hızlı konuşur, hızlı hareket ederdi. Zamanla derdi varmış... Onu çok özlüyorum.

Bu filmi kaçırmayın

“FİLMİN SAHİBİ YÖNETMENDİR, OYUNCU DEĞİL”

‘Tepenin Ardı’, Emin Alper’in ilk uzun metrajlı filmi. Sizin Emin Alper’e, senaryoya ve ortaya iyi bir iş çıkacağına inanmanıza neden olan dinamikler neydi?
Senaryoyu okur okumaz, “Ben bu filmde oynamalıyım” dedim. Hikayenin gelişimi ve karakterlerin inandırıcılığı beni çok etkiledi. Ortaya iyi iş çıkacağını falan düşünmedim. Yönetmendir filmin sahibi, oyuncular değil.

Çekim sürecinden bahsedelim biraz. Neler kattı ‘Tepenin Ardı’ size?
Her usturuplu ve iyi yazılmış karakteri çalışırken neler öğreniyorsam; hayata, hastalıklara, insanlara ve ilişkilere dair, burada da aynısı oldu.

Haberin Devamı


‘Tepenin Ardı’ ‘ötekileştirme’ ve ‘erkeklik’ gibi temalara değinen, politik alt metniyle de dikkat çeken bir film. Politik sinemayla ve sanatın farklı dallarında politikaya değinilmesiyle ilgili düşünceleriniz neler?
Bizim filmimizdeki politik alt metin, kötü filmlerde olduğu gibi göze sokulmuyor. Filmin katmanlı yapısı düşündürüyor o politikayı. Siz sadece hikayesiyle, anlatılan
aileyle ilgileniyorsunuz. Ben politikadan hazzetmediğim için insanlar arası meseleler ya da sizin dediğiniz gibi, ‘erkeklik’ ve ‘ötekileştirme’ meselesi olarak görüyorum filmi.


Sizi zorlayan karakterleri canlandırmayı sevdiğinizi söylüyorsunuz. ‘Tepenin Ardı’nda canlandırdığınız karakter sizi bu anlamda tatmin etti mi?
Çok şey öğrendim ama hâlâ eksik oynadığımı düşünüyorum. Bir sürü sahne başka olabilirdi. Ama tabii bunun sonu yok.

Role hazırlanırken, bu karakteri anlatan şarkılar seçmiş ve bunları dinleyerek hazırlanmışsınız. Hangi şarkılar bunlar? Nasıl yardımcı oluyor bu çalışma yöntemi?
Bu bir çalışma yöntemi değil. Bir sürü yöntemin içinde barındırdığı bir egzersiz sadece. 20-25 şarkılık bir playlist yapmıştım. Şimdi hepsini hatırlamıyorum ama A Silver Mt. Zion, Nick Drake, Elliott Smith, James Newton Howard, Jose Gonzalez gibi müzisyen ve grupların karanlık şarkıları, ayrıca John Morris’in ‘The Elephant Man’ için, Jonny Grrenwood’un ‘There Will Be Blood’ için ve John Barry’nin de ‘Somewhere in Time’ filmi için yaptığı soundtrack’ler vardı. Hatta ben filmin müziğinin de bu karanlık havada olmasını isterdim.

Aldığı Ödüller

* Berlin Film Festivali (Almanya): Caligari Film Ödülü, En İyi İlk Film dalında Özel Mansiyon
* İstanbul Film Festivali: Ulusal Yarışma: En İyi Film, En İyi Senaryo, FIPRESCI Ödülü
* Taipei Film Festivali (Tayvan): Yeni Yetenek Yarışması Jüri Özel Ödülü
* Karlovy Vary Film Festivali (Çek Cumhuriyeti): NETPAC En İyi Asya Filmi Ödülü
* Saraybosna Film Festivali (Bosna Hersek): Jüri Özel Ödülü
* Paliç Film Festivali (Sırbistan): En İyi Film
* Osian Cinefan Film Festivali (Hindistan): En İyi İlk Film
* Batum Film Festivali (Gürcistan): En İyi Yönetmen
* Malatya Uluslararası Film Festivali: En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu (tüm erkek oyuncular), SİYAD En İyi Film
* Asya Pasifik Film Ödülleri: En İyi Film

Röportajların tamamını Time Out dergisinin aralık sayısında bulabilirsiniz.