18.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
ORKUN BULUT
Vizesiz oluşundan da sebep pek fazla duyuyoruz son dönemde... Şehre en fazla ilgiyi de biz Türkler gösteriyoruz. Peki anlatıldığı kadar masalsı mı? Paris’ten çok Miami’ye mi benziyor? Gastronomimiz ne kadar ortak? Beyrut’u, sokaklarında falafel yemeden, klasikleşen ‘şurayı gezin, burayı görün’ etkilerinden sıyrılıp, teşbih edildiği gibi ‘Paris’ algısında deneyimlemeye çalıştım.
Şehir yedi yıl önce geldiğim haline göre hızla değişiyor. Dikey yapılaşma, yeni marinalar, Paris’ten ziyade Dubai-Miami arasında bir his veriyor. Bu Paris, Dubai, Miami karmasını hissedeceğiniz bölgeyse Downtown! Civarda Paris’te görebileceğiniz yoğunlukta lüks markalar, Fransız tarz brasserie’ler, milyon euro’luk spor arabalar, ‘marka reklamlı’ kıyafetli hanımlar, kirli sakallı altın saatli abiler! Beyrut jet-set’ini Raffic Salloum Caddesi’ndeki mekanlarda, akşamüstü gözlemleyebilirsiniz.
Ekmeğin puding hali!
Beyrut’ta, her restoranın menüsünde olan ‘bread pudding’ inanılmaz popüler. Özellikle 25 dakika fırında özel olarak karamel ve cevizle bu tatlıyı hazırlayan Metropole’deki muazzamdı. Bizim tarifi araklayıp, sahiplenen şef arkadaşlar, San Sebastian cheesecake gibi bunu da kısa sürede uygularlar! Downtown’dan sahile çıktığınızda ise güneşin harika battığı, ‘küçük Miami’ Zaituna Bay var. Buradaki marina sosyalliği, meşhur Güvercin Kayalıkları’ndaki gün batımına alternatif olur.
Beyrut’un muazzam gece hayatını anlamak için havaların daha ısınmasını beklemek gerekiyor. Dans etmeyi sevenler için One ve Nude gibi harika kulüpler var. Daha masa eğlencesi için Music Hall, dünyanın belki de en başarılı kabarelerinden biri... Anthony Bourdain’in programından aklımda kalmıştı Micheal Elefteriades’in kurguladığı şovlar. Tina Turner, Freddie Mercury, Claude François ve tabii ki muazzam Arabik sahne gösterileri. Bugüne kadar izlediğim en iyisiydi. Gerçi fiyat olarak MSG’de en önden Justin Timberlake’le neredeyse aynı diyebilirim. Yine de görülmesi gerek.
Jeita Grotto üzeri Babel
Beyrut’ta herkes Em Sherrif’ten bahsediyor ama eşi Lübnanlı olan, D.ream zamanlarından tanıdığım F&B Christian Gradnitzer bana Lisa ve Babel’i mutlaka görmem gerektiğini söyledi. Beyrut’ta ilk görülmesi gereken, coğrafi güzellik Jeita Grotto’ya yakın mesafede.
Geleneksel Beyrut lezzetlerinin en iyi servis edilecek şekilde burada versiyonlandığını gördüm. Pestolu humus, fattouch salatası, kaşarlı köfte maajoua ve yoğurt soslu fatit kebap harikaydı. Burada telvesiz servis edilen Arap kahvesi de muazzamdı. Uzun akşam yemekleri için bir diğer harika adres Lisa’daysa, kuzu ve pirinçle servis edilen kharouf, mekanın spesiyali!
Manakeesh’li brunch
Kahvaltı denilince Beyrut’ta manakeesh geliyor. Özellikle zahterle yapılanı harika. Yerel Beyrutlular kahvaltı yerine, pazar brunch yapmayı çok seviyorlar. Deniz kenarında bulunan Kempinski Beyrut’taki geleneksel brunch, tüm Lübnan gastronomisinin pop-up’ı gibi... Geleneksel yemekler ve manakeesh, özel bir sacta sürekli servis halinde...
Uygulamalarla daha güvenli
Uygulamalarla daha güvenli
Şehrin en iyi turist rehberleriyse Uber şöförleri. Havalimanına indiğinizde, taksicilerin kaba şekilde bağrışmalarını, sizi zorla götürmek için ısrarları zaten mecburi bu uygulamayı daha cazip hale getiriyor. Uber şöförleri ayrıca kendi arasında da rekabette; hepsi beş yıldız almak için sizinle inanılmaz ilgileniyor. Ayrıca rezervasyon konusunda Zomato gibi aplikasyonlar, otel conciarge’larından daha etkin...