Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünya Sağlık Örgütü 6 Ekim 2021’de Kovid-19 sonrası devam eden semptomlara klinik bir isim verdi: “Kovid-19 Sonrası Durum”. Bazı kaynaklarda “Uzamış Kovid” veya “Long Kovid” olarak da adlandırılıyor. Kulağa belalı bir western kahramanı ismi gibi gelen Long Kovid; testinin negatif çıktığı durumlarda bile yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, zihin bulanıklığı, eklem ağrıları, tat ve koku kaybı gibi belli belirsiz şikayetler yaşayan kişileri tanımlıyor. Birkaç haftadan birkaç aya kadar devam edebilecek bu belirtilerin kesin bir sebebi veya çözümü ise ne yazık ki daha bulunmuş değil. Buna rağmen yaşam stili ve beslenmenizi düzenleyerek Uzamış Kovid’i daha hafif şekilde geçirebilirsiniz.

Haberin Devamı

Farklı teoriler

Uzamış Kovid’in nedeni olarak farklı teoriler var. Bunlardan birincisi, virüse direnç olarak verilen fazla ve dengesiz immün sistem cevabı. Enfeksiyonun başlamasıyla beraber bağışıklık sistemi hücrelerinin çokça üretilmesi, enfeksiyon bitişiyle beraber bu hücrelerin gerekli temizliğinin yapılamaması bu durumu doğurabiliyor. İkinci bir teori ise virüsün vücutta ‘uykuda’ bekliyor olma ihtimali. Bu virütik özelliği, Herpes veya Epstein Barr virüsünden biliyoruz. Üçüncü bir teori de virüse karşı oluşmuş antikorların yarattığı inflamasyon ve vücudun yanlış yerlerine olan saldırıları.
Uzamış Kovid hakkındaki bu teorilere bakıldığında ortak bir noktayı fark edebiliyoruz; düşük şiddetli ama devam eden bir inflamasyon durumu. Bunu göz önünde bulundurarak Sevgili Esin’e vücutta inflamasyonu düşürücü beslenme tarzını sormak istedim.
Esin Başkaya, BP Klinik Beslenme Uzmanı. Robert Koleji’nin ardından New York Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Ana Bilimdalı’nı bitiren Başkaya, Genom Bilimi’nde bir de yan dal formasyonu aldı. Genç yaşına rağmen her sohbetimizde yepyeni şeyler öğrendiğim bir profesyonel. İki soruluk bu kısa ama çok önemli sohbetimizi sizlerle de paylaşmak istedim.

- Vücuttaki inflamasyonu arttıran besinler var mıdır?

Elbette var. Çünkü bazı besinler, vücutta antijenik algılanabilir. Tanınmayan veya sindirilememiş proteinler, katkı maddeleri, kimyasallar sindirim sisteminde immün sistem cevabı yaratır ve inflamasyon başlatır. Bu sebeple hem ne yediğimize hem de nasıl yediğimize dikkat etmemiz gerekir. Katkılı paketli gıdalar inflamasyonu artırıcı yiyecekler listesinin başında gelir. Onun hemen arkasından işlenmiş et ürünleri, işlenmiş şeker ve unlu yiyecekleri sayabiliriz. Bunlar dışında Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği sekiz yaygın alerjenden ikisi olan gluten ve süt ürünlerine karşı intolerans da ülkemizde görülmektedir ve bunlar da bağırsakta inflamasyon yaratabilir. Nasıl yediğimiz de inflamasyon tetikleyici olabilir. Hızlı ve az çiğneyerek yemek yemek, yiyeceklerin gerekli parçalamadan geçemeyerek bağırsaklara ulaşması demektir ve bu da amino asitlerine ayrılamamış proteinlere antijenik tepki verilmesine yol açar. Bu sebeple yemeği çok çiğneyerek ve yavaşça yemeliyiz.

Haberin Devamı

- Vücutta inflamasyonu düşüren besinler var mıdır?

Bazı besinler, içeriğindeki antioksidan etki ile inflamasyonu yatıştırıcı etki yapar. Bu yiyeceklerin başında sebzeler ve meyveler gelir. Sebze ve meyvelerin içindeki vitaminler ve resveratrol, kurkumin gibi fitokimyasallar anti inflamatuardır. Sebze ve meyve tüketimini artırmanın yanında yine çok çiğnemek ve kabız olmamak da inflamasyon seviyesini düşürmek için oldukça önemlidir.
Özellikle kabız olmak, karaciğerin ayrıştırıp bağırsağa gönderdiği ve atılması gereken toksinlerin bağırsakta tekrardan emilme riskini doğurur. İdeal bağırsak hareketi günde iki keredir fakat biz modern yaşamda bir kereye çoğu zaman düzenli deriz. Kabızlık tanımı şu an literatürde haftada üçten az bağırsak hareketi olarak geçse de, kişiler tuvalete çıkamadığı günleri bir uyarı olarak görmeliler. Toparlayacak olursak lifli beslenme ve tuvalete her gün düzenli çıkma anti inflamatuar bir beslenme düzeninin parçalarıdır.
Çok beğenilen bir diziden dillerimize yerleşen o klişe gibi, “Lafı evirip çevirip kendi derdime...”, beslenmeye ve öz bakıma getirdiğimi düşünebilirsiniz ama bunu yapmaya devam edeceğim. Lütfen nasıl ve neyle beslendiğimize dikkat edelim. Hayat her şeyin karşılığını yaşatmaya, beslenmemizi ve alışkanlıklarımızı dahil ederek devam ediyor. Az yemek çok dinç bir hayat, yavaş yemek uzun bir zaman ödülü olarak dönüyor. Maskeleri ve önerilerimi lütfen kafanızdan çıkarmayın, en azından bir süre daha…