TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Son yıllarda kaydettiğimiz başarılarla sağlık turizmi alanında ağırladığımız misafir sayısı artarken bu alandaki imaj ve itibarımız da güçlenmektedir” dedi
Sağlığın hayatın her alanında gündemi işgal ettiği bir süreçte, ülkemizin bacasız sanayisi turizmin değerli sözcüleriyle buluşmaya devam edeceğiz. İlk konuğum, temsil niteliği ve niceliği olarak ülkemizin en büyük meslek örgütlerinden birinin Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı, deneyimli turizmci sayın Firuz Bağlıkaya...
Pandemiyle birlikte tekneler, bahçeli evler, karavanlar yükselişte, rezidanslar, siteler, AVM’ler kısacası toplu yaşam alanları adeta inişte... Bu durumun turizm mimarisine, fiziksel yapısına etkileri neler olabilir?
Son yıllarda turizmciler arasında kitle turizmi anlayışı ve büyük ölçekli tesislerin nitelikli turizm konusundaki eksikliklerine ilişkin tartışmalar zaten gündeme gelmişti. Bazı grup oteller, oda ve yatak sayılarını azaltıp, sosyal alanlarını genişletme kararı alarak, hizmet kalitesini artırma yoluna gittiler.
Pandemi nedeniyle yeniden canlanan bu tartışmaların önümüzdeki dönemde daha da artacağını öngörüyoruz. Yeni yatırımlar için, yatırımcıların tercihi daha küçük ve orta ölçekli tesislere yönelik olacaktır. Pandemi öncesinde yatırım talebinde küçük ve orta ölçekli tesislere olan yönelişin pandemi sürecinde ve sonrasında da devam edeceğini ifade edebiliriz. Türkiye genelinde geçtiğimiz yılın 11 aylık döneminde yatırım teşviki alan otellerin önemli bir kısmının üç yıldızlı oluşu da bu eğilimi yansıtan bir veridir. Büyük tesisler de bu durumda tüketicilerin beklentilerine göre renovasyon ve tadilat çalışmalarıyla tesislerini dönüştürmeye çalışacaklar diye umuyoruz.
Pandemiyle gördük; doğa sağlıksız olanı sevmiyor. Sağlıklı kalmaları için hastalarımıza yardım etmek, tedavi etmekten çok daha önemli. Sizin böyle bir ajandanız var mı? Önümüzde turizmi bekleyen sorunlar neler sizce ve ne gibi aksiyonlar hayata geçebilir?
Pandemiyle sağlık bulmak için gidilen tatillerin yerini sağlıklı bir şekilde tatil yapıp, evine dönebilme gerçekliği aldı. Bu değişim, sektördeki ürün sunumlarını da köklü bir şekilde etkilemiş durumda. Oteller kapasitelerini düşürdü, havalimanlarında, tur-transfer araçlarında alınan hijyen ve sosyal mesafe önlemlerine ilişkin bilgiler, tüketicilere yönelik tanıtım ve pazarlama çalışmalarında kullanılmaya başlandı. Pandemiyle tüketici talebi daha küçük ve butik tesislere yöneldi, doğa ve macera turizmine, kamp karavan turlarına, villa kiralamaya olan talep yükseldi. Arkadaş veya akrabalarla küçük grup tatilleri, yat turları ön plana çıktı. Daha az bilinen, daha az kalabalık yerlere kendi özel araçlarıyla seyahatler giderek artıyor. Pandemiyle önemi daha çok anlaşılan bir diğer konu, dijitalleşme oldu. TÜRSAB olarak biz de üyelerimizin dijitalleşme süreçlerine destek vermek amacıyla Türkiye Bilişim Vakfı iş birliğinde ‘Turizm Sektörü Dijitalleşme Yol Haritası’ raporunu hazırladık. Bununla birlikte pandemi sürecinde değişen tüketici tercihlerine dair bilgileri de içeren raporlar hazırlayarak, üyelerimizin bilgisine sunduk.
Sağlık turizmi algısı, saç ekimi, estetik, belki biraz diş ve göz operasyonları düzeyinde kalıyor. Oysa mesela biz onkolojide dünyadaki sayılı ülkelerden biriyiz. Yine pandemiyle de Türk hekim ve sağlıkçıları inanılmaz bir performans sergilediler. Bunlar yeterince tanıtılıyor mu sizce?
Son yıllarda kaydettiğimiz başarılarla sağlık turizmi alanında ağırladığımız misafir sayısı artarken bu alandaki imaj ve itibarımız da güçlenmektedir. Bu durumun en açık göstergesi, refah seviyesi yüksek ülkelerden sağlık turizmi kapsamında ülkemize gelen ziyaretçi artışı.
2013 ile 2019 yılı karşılaştırıldığında sağlık turizmi çerçevesinde Almanya’dan gelen ziyaretçi sayısı yaklaşık üç kat, Fransa’dan beş kat, İngiltere’den ise yaklaşık 11 kat artış göstermiştir. Elbette bu sayıları daha üst seviyelere çekebilme olanağımız bulunuyor. Pandemi döneminde Türkiye’deki sağlık çalışanlarının sergilediği başarılı çalışmalar dünyada örnek gösterildi. Sağlık turizmi alanındaki gelişimi daha ileriye taşımak için dünya genelinde sağlık turizmi etkinliklerine katılmamız mühim. Bununla Joint Comission International’a (JCI) kayıt olan hastane sayısının artırılması büyük önem taşıyor. Gelen hastaların iyileşmiş olarak ülkelerine mutlu dönmeleri de Türkiye’nin marka değerine büyük katkı sağlayacaktır.
‘İhtisaslaşma gerektiren bir alan’
Sağlık turizmi herkesin dilinde ve önemsediği, beklenti içinde olduğu bir konu. Siz Sağlık Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı’nın bu konuda iş birliğini yeterli görüyor musunuz? Hem kendi aralarındaki hem de sizinle olan iş birlikleri için ne düşünüyorsunuz?
Sağlık turizmi ihtisaslaşma gerektiren bir alan. Bu bakımdan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyon halinde bu alandaki çalışmaları yürütmesi büyük önem taşıyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık turizmi alanında faaliyet gösterecek kurumlara yetki belgesi veriyor ve şu ana kadar bin 43 sağlık merkezi ,158 aracı kuruluş ve seyahat acentası yetki belgesi almış durumda. TÜRSAB olarak biz de sağlık turizmi alanındaki ihtisaslaşmayı desteklemek için birliğimiz bünyesinde Sağlık Turizmi İhtisas Başkanlığı çatısı altında faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
TÜRSAB, sağlık turizmi dışındaki turizm alanlarında daha aktif gibi görünüyor. Gündeminize daha çok alınabilmek için neler yapmamız gerekiyor? Bu işi sokaktaki aracıların elinden alabilmek için önerileriniz neler?
Sağlık turizmi, yarattığı yüksek katma değer ve potansiyeli nedeniyle en çok önem verdiğimiz turizm çeşitleri arasında yer alıyor. Sağlık Turizmi İhtisas Başkanlığı’mız ile 2019’da Sağlık Turizmi Çalıştay’ı düzenledik ve bir yol haritası belirledik. Çalıştayın raporunu da kitap haline getirerek üyelerimizle ve kamuoyuyla paylaştık. Sağlık turizmiyle ilgili her yıl düzenlenen Hestourex Fuarı’na ana sponsoru olarak katılıyoruz, pandemi sonrası da katılmaya devam edeceğiz.