Pandeminin etkilerini her alanda yaşıyoruz, en önemlisi de değişen psikolojimiz. Bu durumu fırsata çeviren bir grup da var, ancak sevdiklerinden uzak durmak, dokunamamak, alıştığımız restorana gidememek bile hepimizin psikolojisini bozmuş olsa gerek ki, Amerika’da yapılan analizlerde rakamlara da yansıyan bu durum biraz can sıkıcı.
Amerikan Psikoloji Birliği’nin, pandeminin birinci yılı sonunda yaptığı analizde; Amerikalılar’ın bildirdiği pandemi bağlantılı stres seviyeleri, kilo kaybı, uyku ve alkol kullanımındaki değişiklikler de dahil olmak üzere zihinsel ve fiziksel sağlığı ciddi şekilde kötüye gidiyor. Analizin sonuçlarını özetlersek:
Nüfusun yüzde 61’inde istenmeyen kilo değişikliği.
Nüfusun yüzde 67’sinde uyku bozukluğu oranı. (Yüzde 35 daha fazla uyurken, yüzde 32 daha az uyuyor.)
Nüfusun yüzde 23’ünde stresle başa çıkmak için aşırı alkol tüketimi.
Nüfusun yüzde 47’sinde geciken veya iptal edilen sağlık hizmeti.
Ve yüzde 48 oranında, hissedilen stres artışı...
İngilizce konuşan sekiz ülkeden, 49 bin yetişkinde yapılan bir başka çalışmada ise katılımcıların yüzde 57’sinde Kovid-19 sebebiyle travma veya ruh durumu bozukluğu rapor ediliyor. Kendini başarılı hissedenlerin oranı yüzde 40. En kötü ruh sağlığı bildirimleri, 18-24 yaş arası gençlerden ve maddi sıkıntı yaşayan veya maddi sebeplerle tıbbi bakım alamayan bireylerden geliyor. Yeterince uyuyamamak, sosyalleşememek veya hareketsizlik de zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen faktörler arasında.
Depresyon ve kaygı oranları artıyor
Bir de tam aileden ayrılmak üzereyken pandemi sebebiyle eve daha çok kapanmak zorunda kalan ergenler var. 977 ergenin anne-babasına sorulduğunda yüzde 46’sı çocuklarının pandeminin başından beri olan süreçte mental olarak gerilediğini ifade ediyor. Aynı şekilde depresyon, kaygı ve üzüntü oranları yüzde 18-36 oranında artıyor. Kızlar ve erkekler arasında fark var mı diye bakıldığında ise çok büyük fark gözlenmiyor. Hali hazırda problemi olan çocuklar ise pandemiden tabii ki daha çok etkileniyorlar. Pandemi süresince izolasyon, duygusal streslerini artırıyor.
Anne-babaların yüzde 75’i arkadaşlarla iletişimde problem olduğunu vurguluyor, yüzde 64’ü çocukların mesajlaşma ile, yüzde 56’sı sosyal medya, yüzde 43’ü oyun ve yüzde 35’i çocuklarının telefon ile vakit geçirdiğini belirtiyor.
‘Aşılandım ama karantinada kalmalı mıyım?’
Her toplumun benzer ya da farklı sorunları var. Ancak eğitim ve tedbirli davranma ile oluşacak psikolojik pandemiyi önleme ya da en azından şiddetini azaltmak mümkün olabilir. Pandemi yetişkinlerde yerleşmiş yaşam kültürünü değiştirirken, çocuklarda oluşturuyor! Bu nedenle onlarla ilgili önerilerde bulunmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Çocuklardan hiçbir şey değişmemiş gibi kendiliğinden bir iyileşme bekleyemeyiz, onlara eğilerek, daha fazla vakit ve paylaşım yaşayarak durumu tolere etmemiz gerekiyor. Dijital alışkanlıklarına set kurarak değil, katılarak kontrol etmek ya da iyileştirmek daha doğru olacaktır.
Talimatlarınızı, “Birlikte yapalım mı?” biçiminde revize etmelisiniz. Dünyada “Kitap oku” denildiğinde, okuyan çocuk yok!
Güvenli ortamlarda arkadaşlarıyla minimum da olsa sosyalleşmelerine engel olmayınız. Kendi gençliğiniz ve sıkıntılarından örnekleme yapmayınız. Ve bu dönemde en zoru; onlar için üzülmekten veya merhametten vazgeçerek, gerçekten anlamaya çalışınız. Aksi takdirde kopan iletişimin düzelmesi, pandeminin sona ermesiyle de mümkün olmayacaktır.
Bu tavsiyeleri uzatmak mümkün ama, tüm okurlarım sağlıklı yaşam konusunda olduğu gibi, bunun gereklerini de en az benim kadar iyi biliyor. Uygulamak için başlamanız yeterli.
Bu haftalarda “Tam aşılandım ama karantinada kalmalı mıyım?” çok soruluyor. Tam aşılanmanın Sinovac aşısı için anlamı şu: Her iki dozu da yaptırmanız ve üzerinden an az iki hafta süre geçmesi.
Eğer herhangi bir bulgunuz yoksa Kovid pozitif biri ile karşılaştığınızda karantinada kalmanıza gerek yok. Ancak bulgunuz varsa kesinlikle kişisel karantinaya devam etmelisiniz. Siz aşılansanız da çevreniz, maske, mesafe ve hijyen kuralına uymak zorundalar.
Bilgili, maskeli, sağlıklı ve mutlu kalın.