Bu konuyla ilgili onkoloji kongrelerinde zaman zaman konuşur, tartışırız. Birçok konunun hayatımızın merkezine girmesi için gereken son dokunuş olmadığı için, genelde fikirler kongre koridorlarında kalır. Ama bu hafta o son dokunuş yani ‘medya gündemi’ oluştu ve uygulamayı bir türlü gerçekleştiren ve herkesi panikleten malum soru, ulusal anlamda tartışılır hale geldi; Meme silikonu kansere sebep olur mu?
Lafı evirip çevirmeden, herkesi rahatlatacak cevabı vermekte fayda var: Hayır, kanser yapmaz ama az da olsa cilt lenfoması yapma ihtimali var. Bu da biraz dikkatli davranırsak, hayatı etkileyen bir durum oluşturmaz.
Silikonlar beklenenin ve iddia edilenin aksine kansere sebep olmaz, meme cildinde lenfomaya, ‘Kutanöz T Hücreli Lenfoma’ dediğimiz hastalığa sebep olur. Konuyla ilgili Alman uzmanların çok yakın dönemde, 2018 yılında yaptıkları bir araştırma bizi böylesine rahat konuşturan en önemli çalışma. Bu araştırmada, 50 yaş seviyesinde 35 bin meme silikonlu kadında görülen kanser vakası sadece bir adet olarak raporlanmış. 70 yaş seviyesinde 12 bin meme silikonlu kadında ve ardından 75 yaş seviyesinde 7 bin meme silikonlu kadında rakam değişmemiş; yine sadece bir... İyi haberler biraz daha devam ediyor, ‘Kutanöz T Hücreli Lenfoma’ tedavisinde de çok tehlikeli bir durum yok; silikonun kapsülüyle birlikte çıkartılması, hastalığı bertaraf etmek anlamında yeterli olabiliyor. Sadece geç başvuran vakalarda radyoterapi veya kemoterapi ihtiyacı doğsa da dramatik bir sona son derece az rastlanıyor.
Üç biçimde operasyon
Silikon uygulaması tamamen estetik veya kozmetik nedenlerle olabileceği gibi, meme kanseri cerrahisi sonrası memenin rekonstrüksiyonu (yeniden yapılandırması) amacıyla ya da gebelik sonrası hacmi azalan meme için de uygulanabilir. Operasyon, genelde üç biçimde,
- Kişinin kendi sırtından veya kalçasından alınan yağ dokusuyla,
- İçi sıvı dolu silikonla,
- Jelli silikonla gerçekleştirilir.
Jelli silikonlar yumuşak jel veya şeklini muhafaza eden, kaymayan ‘cohesive’ tipte olabilir. Uygulanan silikonun çeşidi sadece işin teknik kısmından öte, sağlıklı gidişatıyla da alakalı olabiliyor. Yani silikonun tipi, lenfoma gelişmesinde önemli...
Pürüzlü yüzeye sahip, kaymayan silikonlarla hastalar kendilerini daha iyi hissediyor, ayrıca doğal dokuya daha yakın bir his veriyor. Ancak pürüzlü yüzey, sürekli bir tahriş yarattığı için sürekli bir enfeksiyon zemini oluşturup, lenfomaya sebebiyet verebiliyor. Dokuyu daha iyi tuttuğu için bazı cerrahlar tarafından tercih edilse de, tahrişe bağlı kronik inflamasyon (iltihap) zemininde lenfoma olasılığı her zamankinden biraz daha fazla oluyor.
Tüm bu veriler ışığında tavsiyemiz; eğer kişi meme rekonstrüksiyonu veya meme büyültme ameliyatıyla kendini daha iyi hissedecekse ya da bu kişisel konforu artıracaksa, silikon ameliyatında büyük bir sakınca olmadığı yönünde. Ama bunu söylerken, operasyon sonrası deride gelişebilecek bir lenfoma için dikkatli olunması gerektiğini ve kendi kendine yapılacak aylık meme muayenesinin ve belli aralıklarla ultrason ve meme MR’ının ihmal edilmemesi gerektiğini belirtmek durumundayız.
Dikkat çeken araştırma...
Temmuz 2019’da bir firma, pürüzlü yüzeye sahip silikon ürünlerini piyasadan çekmeye karar verdi. Sebebini ise, cildin ‘B hücreli lenfoma’ hastalığına yakalanma olasılığı olarak açıkladı. Amerikan Tıbbi Cihaz ve İlaç Birliği (FDA) bu durum üzerine yaptığı araştırmada tüm dünyada 573 silikon kaynaklı cilt lenfoması vakası bulunduğunu ve maalesef bu hastaların 33’ünün kaybedildiğini açıkladı. Söz konusu 33 kayıptan 13’ününse ürünlerini piyasadan toplatan firmaya ait olduğunu tespit etti.
FDA’nın ilk tedbir açıklaması, bu ürünü kullanan herkesin silikonu çıkartması gerektiği biçimindeydi ama sonrasında sorun yaşamayanlarda çıkartmaya gerek olmadığını, kişilerin düzenli kontrollerinin yapılmasının yeterli olacağını belirtti.
Belirtileri nelerdir?
Kesi etrafında kızarıklık, renk değişikliği,
- Memenin şeklinde değişiklik,
- Akıntı,
- Ağrı,
- Şişlik biçiminde kendisini gösteren belirtilerinden biri veya birkaçı görüldüğünde, mutlaka doktora başvurmalı ve olası bir rahatsızlığa karşı tedbiri erkenden almalıyız. Aksi bir durumda hastalığın erken teşhisine ve radyoterapi ya da kemoterapi süreçlerini yaşamadan sadece silikon ve kapsülden kurtularak, bertaraf edilmesine olanak sağlayamayız. Doğal yaşam formumuzu bozmadığımız durumlarda bile son derece geçerli olan dikkat ve kontrol, bu ve benzeri bedensel değişikliklerde çok daha ivedi ve önemli hale gelmekte. Biz doktorlar, kendinizi daha iyi ve sağlıklı hissedeceğiniz her durumda yanınızda ve tetikteyiz. Yeter ki siz de kendiniz için aynı sorumluluğu ve özeni gösterin. Sağlıkla kalın...