Ülkemizde 1956 yılından beri nisan ayının ilk haftası Kanser Haftası olarak anılıyor. 70’li yıllarda, sebebi bilinen ölümler içerisinde dördüncü sırada yer alan kanser, ölüm sebebi olarak günümüzde kalp hastalıklardan sonra ikinci sıradadır.
Geçmişe kıyasla…
Kanser, yaşla ilgili bir hastalıktır; yaş arttıkça kanser olma ihtimali artar. Geçmişte insanlar, kanser olacak kadar yaşayamıyorlar ve veba, tüberküloz, tifo, kolera gibi bulaşıcı hastalıklardan ölebiliyorlardı. Böylelikle insanlarda kanser zaten oluşamıyordu. Uygarlıkla birlikte insan ömrü uzadı ve bu süreçte kanser olma olasılığı arttı. Ayrıca önceden insanların ölüm sebepleri de net bir biçimde tespit edilemiyordu. Görüntüleme yöntemleri, biyopsi ve benzeri doku inceleme tekniklerindeki gelişmelerle daha fazla tanı koyar hale geldik. Etrafımızda daha çok kanser vakası varmış gibi görünmesinin bir sebebi de artık çevremizde kanser tedavisi alıp iyileşmiş, normal yaşamına devam eden çok sayıda insan olmasıdır.
Kanser görülme sıklığında artış var; Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2018 yılında 18.1 milyon yeni kanser vakası ve hastalığa bağlı 9.6 milyon ölüm rapor edildi. Her beş erkekten ve her altı kadından birinde hayatları boyunca kanser gelişmesi bekleniyor. Bu kayıpların da neredeyse yüzde 60-70’i düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanlardan oluşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ise Türkiye’de her beş ölümden biri kanser sebebiyle gerçekleşiyor. İyi haber, kanser görülme sıklığı artarken kanserden iyileşme oranı da artıyor. Pandemi döneminde tarama ve tedaviler aksasa da insanların kanser konusundaki bilincinin artması, erken tanı ve kanser tedavisinde kaydedilen başarılar ile artık kanser; özellikle erken evrede yakalandığında büyük oranda tedavi edilebilir, kronik bir hastalık haline gelmiştir.
Kanser hakkındaki giderek artan bilgimiz ve gelişen bilim ve teknolojiye rağmen bu hastalığa yeniliyor olmamızın en büyük sebebi, adını duyduğumuzda takındığımız sorgusuz çaresizlik. 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında ülke çapındaki etkinliklerle artık kanserde özellikle iki önemli noktada algının değişmesi gerekiyor; kanser engellenebilir bir hastalıktır. Tümör agnozi çağında olduğumuz düşünülürse büyük oranda da tedavi edilebilir bir hastalıktır. Biz de tekrar tekrar bıkmadan yazmaya ve bu konuları konuşmaya devam edeceğiz, çünkü biliyoruz ki kanser konuştukça zayıflayacak...
Kanser oluşumunun (yüzde 85-90 oranında) sebebi, beslenme ve çevresel faktörlere bağlıdır. Özetle kanser olmak aslında bir kader değil; büyük oranda hayat tarzımızın etkili olduğu bir sonuçtur. Hayat tarzımızda yapacağımız küçük değişikliklerle; spor yaparak, hareketsiz yaşamdan kurtularak, beslenmemize dikkat ederek yani hayata özen göstererek kanserden korunabiliriz. Doğru beslenme ve egzersizin yanında, aşağıdaki önerilere dikkat etmek bizim için yararlı olacaktır.
Güneş ışınları: Deri kanseri en sık görülen kanserlerden biridir ve güneşe maruz kalmak ile direkt ilişkilidir. D vitamini sentezi için 10.00-16.00 saatleri arasında güneşte kalmak gerektiği düşünülse de eskiden Amerikan Dermatoloji Birliği, D vitaminin takviye şeklinde alınmasını ve kesinlikle güneşten uzak durulması gerektiğini belirtiyor. Solaryumdan da kesinlikle uzak durmak gerekmektedir.
Aşılanma: Bazı viral enfeksiyonlara karşı aşılanma, o virüsle ilgili kanserlerin riskini azaltacaktır.
Hepatit B ve C: Karaciğer kanseri sık rastlanan kanserlerden biridir. Hepatit B ve Hepatit C virüsleri karaciğer kanserinin nedenleri arasında ilk başta gelir. Bu nedenle aşı, karaciğer kanseri için koruyucu olacaktır. Sağlık Bakanlığı, yeni doğanlara aşıyı yapmaktadır; ancak önceden aşısı yapılmamış sağlık çalışanları, hemodiyaliz hastaları, sık sık kan ve kan ürünleri verilen hastalar, homoseksüeller ve düzensiz cinsel yaşamı olanlar, hepatit açısından daima risk altındadır ve mutlaka aşı uygulanmalıdır.
HPV: Cinsel yolla bulaşır, kadında rahim ağzı ve her iki cinste baş-boyun bölgesi kanserine yol açar. Doğru zamanda yapıldığında aşının koruyuculuğu yüksektir.
Risksiz cinsel yaşam: Çok sayıda partnerden kaçınmak, kondom kullanmak ilk sayılabilecek tedbirlerdendir.
Düzenli sağlık kontrolü: Check-up olarak bilinen sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ile kanserden korunmak, erken dönemde tanı alıp kolaylıkla tedavi olmak mümkündür. Hiçbir şikâyet olmasa da düzenli olarak yılda bir kez yaptırılacak kontrollerle, erken dönemde belirti vermeyen bir kanser yakalanabilir. Check-up’lar kişiye özel olmalıdır ve sadece tetkiklerden oluşmaz. İyi bir fiziki muayene, öz geçmiş, soy geçmiş ve alışkanlıkların sorgulanması iyi bir check-up’ın olmazsa olmazlarındandır.
Panik yapmayın
Kanser, doğru soruları nispeten daha az sorduğumuz bir bilinmez. Maalesef yanlış ve hedefe götürmeyen soruları fazlasıyla biliyor ve soruyoruz. Gönlümüze göre çıkmayan cevaplarda toplumsal bir çaresizliğe düşüyor ve bu çaresizliğimizi de eylemsizliğe devşiriyoruz. İstiyoruz ki talihli bir fırtınazede gibi ötemizden esip geçsin; ama geçmiyor. Kanseri, yaşamın dışında bir gulyabani gibi görmeyi bırakıp yaşamın içine almalıyız. Onu yaşamın içine alıp sonrasında da pek panik yapmadan yaşamın kendisini; doğru, kıymetli ve sağlıklı tüketmenin yolunu keşfetmeliyiz. Günlerimizin sayılı olması kanser olduğumuzdan değil; insan olduğumuzdan. Ve değerinin, inanın kalan bakiye ile hiç ilgisi yok...