Kanser olmayı engelleyemediğimizde ve artık onunla Kanser olmayı engelleyemediğimizde ve artık onunla yüzleştiğimizde elimizde hâlâ çok güçlü ve önemli bir silahımız olur; erken tanı. Bu yolla hastalık başka doku veya organlara yayılmadan fark edilip, tedavi edilirse kanserden rahatlıkla kurtulmak mümkün olabilir. Üstelik hastalık daha olduğu yere bile yayılmadan, cerrahi ya da radyoterapi gibi lokal şekilde tedavi edilirse, yan etkiler de ortaya çıkmamış ve hayat kalitemizden ödün vermemiş oluruz.Cerrahi ve radyoterapi, etkisini daha çok uygulandığı yerde gösterdiğinden, uzman ellerde gerçekleştirildiğinde hayat kalitesinin etkilenmesini beklemeyiz. Ancak kanserin ilerlediği dönemlerde uygulanacak sistematik tedaviler hem hasta hem de bizim için çok daha yorucu olacak, rahatsızlığın kontrol edilme şansı azalacaktır. Erken dönemde fark etmek ise, asla zor değil... Bakın bugünlerde koronavirüs uzmanları nasıl ‘Test, test, test’ diye kendilerini paralıyorsa, ben de bu satırlardan sizlere haykırıyorum! Kontrol... Vücudumuzu, otomobilimizi dinlediğimiz kadar dinleyip, değişiklikler konusunda hassas olmak. Panik yapmadan, temkinli olarak aşağıdaki belirtilerden biri veya birkaçını dikkate almak. Ve bir doktora başvurmak.
- İştahsızlık, kilo kaybı: Aniden başlayan, açıklanamayan kilo kaybı ve özelikle istemsiz olarak son altı ayda vücut ağırlığının yüzde 10’undan fazla kaybedilmesi önemli bir kanser belirtisi olabilir.
- Vücudun herhangi bir yerindeki beze ve şişlikler: Bezeler, tıp dilinde lenfadenopati denilen lenf dokusudur. Enfeksiyona bağlı olması durumunda geçici olarak büyüyebilir, antibiyotikle ya da çoğu zaman kendiliğinden geçer. Ancak kullanılan ilaçlara rağmen geçmemesi kötü huylu olma olasılığını düşündürmelidir. - Vücudun herhangi bir yerinde ele gelen kitle.
-Ciltteki değişiklikler: Benlerin büyümesi, yeni gelişen sarılık, peteşi veya ekimoz denilen deri altındaki küçük kanama odaklarının gelişmesi.
- Geçmeyen yaralar: Ağız içinde, dilde, dudakta veya vücudun herhangi bir yerinde iyi-leşmeyen yaralar dikkate alınmalıdır.
- Geçmeyen yüksek ateş: Enfeksiyonlar dışında geçmeyen yüksek ateş dikkate alınmalıdır.
- Artan yorgunluk: Uykusuzluk, depresyon gibi sebebini açıklayacak bir durumunuz yoksa ve giderek artıyorsa doktora başvurmanız gerekebilir.
- Göz çevresinde şişlik ve çift görme.
- Yutmada güçlük, ses kısıklığı.
- İdrarda kanama: Taş veya enfeksiyon yoksa kanser açısından değerlendirmek gerekir.
- Dışkılama alışkanlığında farkılık ya da dışkıda kan.
- Parmak ve tırnaklardaki değişiklikler.Geçmeyen ve açıklanamayan her türlü şikayette mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bedensel ve zihinsel farkındalığımızı ve algımızı artırmak, belirtileri daha erkenden saptama konusunda bizlere yardımcı olacaktır.
Her zaman ağrıyla belirti verir mi?
Bütün kanserlerde ağrı olmayabilir. Örneğin; meme kanseri genellikle ele gelen ağrısız kitleyle bulgu verir ve ağrı olmaması kanser teşhisini zorlaştırır. Bazen var olan kitlenin kendisi ağrı yapabildiği gibi, büyüdükçe çevresindeki organları, damarları ve sinirleri sıkıştırmaya başlayarak, bu yapıların ulaştığı bölgelerde de ağrı oluşturabilir. Şiddeti ne olursa olsun ağrı dikkate alınmalıdır. Ancak bir kitle, leke veya dikkat çeken durumda ağrı olmaması bizi kanser şüphesinden ve kontrolden alıkoymamalıdır. Sevgili okurlar, sadece biraz dikkat-özen gösterilmediği ve sonucunda zaman kaybedildiği için, aslında yaşama döndürebileceğiniz bir hastayı kaybetmenin duygusunu bilemezsiniz... Bilmenizi de istemeyiz.
Bilimin ışığında kalın...
Daha fazla ve detaylı bilgiyi ‘50 SORUDA KANSER’ kitabında bulabilirsiniz. www.berrinpehlivan.com