Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

4 Şubat, yaşamdan ümidi kesip kimsenin bize yardım edemeyeceğini düşünme ve mücadeleyi başlar başlamaz kaybetme günü. Siz kısaca kanser de diyebilirsiniz.

Kanser, yüzyılımızın bilim ve teknoloji seviyesinde daha başarılı tedavilerle karşıladığımız bir hastalık. Ama algısı hâlâ her çabanın önünde ve negatif bir durumda. Farkındalığımız ve bilgimiz arttıkça bakış açımız da değişecek ve bu kağıttan kaplana karşı gücümüz de artacak. Beni takip edenler kanser algısını değiştirmek için sarf ettiğim eforu bilirler. 20 yıllık onkoloji tecrübemin öğrettiği; yok etme ve engelleme yöntemlerini bilmemize, her saniye çaba gösteren meslektaşlarıma, teknolojiye, bilime rağmen hâlâ bu hastalığa yeniliyor olmamızın en önemli sebebi, ona yol veren alışkanlıklarımız ve adını duyar duymaz takındığımız sorgusuz çaresizlik.

Haberin Devamı

Doğru bildiğimiz yanlışlar

Kanseri, bütün insani hastalıkların üzerinde, mistik bir dünyadan gelen, uhrevi bir bela olarak görüyoruz. Kanser, doğru soruları nispeten daha az sorduğumuz bir bilinmez, yanlış ve hedefe götürmeyen soruları fazlasıyla biliyor ve soruyoruz. Gönlümüze göre çıkmayan cevaplarda toplumsal bir çaresizliğe düşüyor ve bu çaresizliğimizi de eylemsizliğe devşiriyoruz. Kanseri, yaşamın dışında bir gulyabani gibi görmeyi bırakıp yaşamın içine almalıyız. Onu yaşamın içine alıp sonrasında da pek panik yapmadan yaşamın kendisini; doğru, kıymetli ve sağlıklı tüketmenin yolunu keşfetmeliyiz.
Kanser hakkında ilk doğru bildiğimiz yanlış kalıtsal olmasına olan inancımız! Oysa kanser hastalığı sadece yüzde 10-15 oranlarında kalıtsal, geri kalan yanlış ve dengesiz beslenme, sigara, alkol ve hareketsiz hayatın bize verdiği istenmeyen bir hediye. Diğer risk faktörlerini de sıralayalım; ne kadar iyi bilirsek o iyi korunabiliriz...

- Bazı kronik enfeksiyonlar: Helicobakter pilori, Hepatit B, Hepatit C, Epstein-Barr Virüsü,
- Hava kirliliği,
- Ultraviyole radyasyon,
- İonize radyasyon maruziyeti.

İkinci doğru bilinen yanlış ise kanser eşittir ölüm algısı. Kanser tanısı alan bireylerin, bunun şeker hastalığı, kalp veya yüksek tansiyon gibi bir hastalık olduğunu, tedavisinin mümkün olduğunu ve sadece zorlu bir tedavi süreci gerektirdiğini düşünmeleri gerekiyor. Şeker ya da kalp hastalığı tanısı aldığımızda tedavi sürecinin başladığını ve yaşam tarzımızın değişeceğini düşünmemiz gibi, kanser tanısı aldığımızda da yaşam ve tedavi stratejimize odaklanmamız gerekiyor. Önce ölmeyi düşünmek bütün emekleri boşa çıkarıyor. Tanıyı aldığımızda düşünmemiz gereken şey ölüm ve vedalaşma değil, en iyi tedaviyi nerede alabilirim ve bu süreçte nasıl organize olabilirim olmalıdır. Şunu lütfen aklımızdan çıkarmayalım ve umutlu olalım; günümüzde birçok kanser türünü tedavi edebiliyoruz ya da kronik bir hastalık haline getirip, bu hastalığa yakalanan insanların ömrünü uzatabiliyoruz. Eğer hastalığı erken evrede yakalamışsak bilinen tüm dengeleri daha güçlü değiştirebiliyor ve birçok hastamızı iyileştirebiliyoruz. Bu bir hastalıktır ve bütün hastalıklar gibi bir tedavi süreci gerektirmektedir. Bu sebeple, kanser tanısı konmuş veya şüphesi olan hastalarımıza ilk önerim; söz konusu tedavinin uzun bir süreç olabileceğini bilmeleri ve bu süreçten geçerken kendilerini rahat ve güvende hissedebilecekleri ortamı mücadele ve yaşam alanı olarak seçmeleridir. Hemen ardından işini iyi bilen, teknik ve tıbbi konularda donanımlı, her konuda destek alabilecekleri uzman bir ekibi, yol arkadaşı olarak belirlemeleridir.

Haberin Devamı

İyileşme ihtimali olmayan hiçbir hastalık grubu yoktur; biz yeter ki tedavi için elimizden geleni yapalım, iyileşeceğimize dair inancımızı ve motivasyonumuzu kaybetmeyelim. Hayatın genelinde olduğu gibi; ister başaracağınızı düşünün, ister başaramayacağınızı her iki durumda da haklısınız.