Üniversiteler için öğrenci mezun etmenin ve mezuniyet törenlerinin ayrı, benzersiz bir önemi vardır. Törenlerde özellikle aileler için unutulmaz anlar yaşanır. Ama tüm fakülteler içerisinde en duygusal anları, ritüelinde mesleki yeminlerin öne çıktığı askeri okullar ve tıp fakültelerinin törenleri yaşatır. Çünkü askeri akademilerde olduğu gibi bizim fakültelerimizde de Hipokrat yemini etmek gibi bir ayrıcalığımız ve sorumluluğumuz vardır. Bizleri herkesten ayıran bu özel yemin, aynı zamanda insan yaşamını koruma sorumluluğunu sırtladığımız, ağır hayatımızın başlangıç noktasıdır.
Bu hafta, bu özel yemin biraz üzücü bir şekilde gündeme geldi. Ben de bu yeminin nereden geldiğini ve içeriğini yazmak istedim.
Hipokrat Andı’nın, Antik Çağ’da yaşamış ve Batı tıbbının kurucusu Hipokrat tarafından yazıldığı kabul edilir. Hipokrat, hastalıkların, doğa üstü güçlerin insanlara öfke duyduğu fikrinden ilham alan ama bunun bir bilim haline gelmesini sağlayan, bugünkü tıp biliminin temellerini oluşturan hekimdir. Bu andın kendisi tarafından yazılıp yazılmadığı bilgisi çok net olmamakla birlikte, özgün metin defalarca değişikliğe uğramıştır. Ancak ülkemizde mezuniyet tören-lerinde kullanılan ve Türk Tabipler Birliği tarafından yayınlanan metin, Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’ndeki Hekimlik Andı’dır ve en son 2017 yılında revize edilmiştir. Hekimlik andını güncellemek için oluşturulan çalışma grubunda ise Türkiye, Almanya, İsveç, ABD, Hindistan ve İsrail tabipler birliği bulunmaktaydı.
“Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime” ifadesinin sadeleştirilmesi, kişisel özeliklerin tek tek sayılmasına gerek olmadığı şeklindeki öneri Türk Tabipler Birliği’nin itirazı ile reddedilmiştir. Çünkü bu madde, hekimin hastaları arasında kişisel özelliklerine göre ayrım yapmayacağını belirten, en can alıcı maddedir.
“Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
Hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile tıbbi bilgilerimi, insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine ant içerim.”
İnancın, adaletin, sağlığın ve eğitimin yeminleri bozulmaya başladığı zaman önünü alamazsınız. Dikkatli, sadık ve bağlı kalmalıyız, bu bağlılığa katılmasak bile saygı duymalıyız.
Emin olun saygı, hayatın bir yerinde mutlaka iyi ve olumlu dönen bir erdemdir. Yeminlerine sadık olandan asla zarar gelmez.
Bilgili, maskeli, sağlıklı ve mutlu kalın.