Her yıl yaklaşık 400 bin çocuk ve genç erişkin kanser tanısı alıyor. En sık rastlanılan çocukluk çağı kanserleri; lösemi, beyin tümörleri, lenfoma ve nöroblastoma, Wilms tümörü gibi solid tümörler olarak kaydediliyor. Kanser ile çocuk kelimesini yan yana hiç yakıştıramasak da bu rakamlar Dünya Sağlık Örgütü’nün sayfasından. İçimizi daha çok acıtan ise kür oranı milli geliri yüksek ülkelerde yüzde 80’lere varırken, bu oranın düşük gelirli ülkelerde yüzde 30’u aşamaması. Yine yüksek gelirli ülkelerde bu kanserleri iyileştirecek tedaviye ulaşma oranı yüzde 96, ama bu rakam düşük gelirli ülkelerde sadece yüzde 29.
Çocukları yetişkinlerin küçük formları olarak görmemek gerekir. Kanser söz konusu olduğunda da aynı durum geçerli; çocukluk çağı kanser tipleri, tedaviye yanıt oranları ve tedaviler sonrasında oluşan yan etkiler açısından erişkin tümörlerinden farklılık gösteriyorlar. Erişkinlerde olduğu gibi tarama testleri de yok, çoğu zaman engellenebilir de değiller. Bu sebeple odak noktamız, en iyi tedaviyi verebilmek ve onların büyüme gelişmelerini olumsuz yönde engellememek için konuyu çok yönlü ele almak olmalı.
Çocukluk çağında işler farklı
Erişkin yaştaki kanserlerin yüzde 10-15’i kalıtsalken, yüzde 85-90’ı yanlış yaşam alışkanlıkları ve seçimlerinden kaynaklanıyor. Ancak çocukluk çağında işler biraz daha farklı, genellikle altta yatan sebebin yanlış alışkanlıklar olduğunu söylemek zor. AIDS veya EBV gibi bazı virüsler suçlanabiliyor, ancak bunların sebep olduğu kanser oranı çok yüksek değil. Annenin taşıdığı hepatit B (HBV) veya human papilloma virüsü (HPV) de çocuklarda kansere sebep olabilir, bu sebeple erişkinlerin aşılanması da çocukluk çağı kanserlerinde önemli bir konu. Çocuklarda kanseri önlemek pek mümkün olmadığı için, tüm çabamız, kanser şüphesi olduğunda hızlı ve doğru tanıya ulaşılmasını sağlamak, tümör yükünü azaltmak, daha etkin ve kişiye özel tedavi stratejileri geliştirip, tedavilerin ulaşılabilirliğini artırmak yönünde olmalıdır.
Anne-babanın ruh hali
Erişkinlerle çocukluk çağı kanserleri arasındaki farklılıklar, sadece medikal süreçlerde değil, yaşadıkları psikolojik ve sosyal süreçlerde de kendini gösteriyor. Onların tedavilerinde de sadece iyileştirme odaklı olmamak, oluşabilecek yan etkileri hassasiyetle hesaplamak ve olası yan etkilerle, ebeveynlerine göre göreceli açıdan uzun olan ömürlerinin nasıl etkileneceğini düşünmek gerek. Yetişkin kanserlerinde karşınıza çıkmayan birçok sorun, çocuk kanserlerinde listenize eklenebiliyor; anne-babanın ruh hali, hastalığı ve tedavi sürecini nasıl yönetecekleri, çoğunlukla ihmal edilen sağlıklı kardeşlerin psikolojisi ve olası travmaları vb... Yetişkin kanserleri bireyin kendisi ve çevresindeki dar bir grubu etkilerken; çocuk kanserleri tüm aile, kardeşler ve arkadaşlarla birlikte toplumun geleceğini şekillendirebiliyor. Çocuk ve kanser kelimeleri yan yana geldiğinde hepimizin kalbinin sıkıştığının farkındayım; böyle durumlarda erişkin kanserlerine oranla çok daha az görüldüğü, tedavi oranının teknolojiye bağlı olarak çok arttığı, bütünsel bakış açısının ve çocuk kanserlerinin ayrı ele alınmasının bizlere önemli mesafeler kat ettirdiğini belirterek hepimizi biraz rahatlatabilirim.
Ne bilmemiz gerekiyor?
Belirtileri: Ateş, halsizlik, terleme, kilo kaybı, eklemlerde hassasiyet ve ağrı gibi herhangi bir hastalıkta gördüğümüze benzer belirtilerle kendisini gösterebiliyor. Bu belirtilerin geçmemesi veya giderek ağırlaşması durumunda kanserden şüphelenmek gerekebilir.
Tanı: Çocuklarda da yetişkinlerde olduğu gibi şeffaf bir hasta iletişimi önemli. Bu yüzden kanser tanısı alındığında (yaşına göre) yapılabilecek en doğru şey, ona açıklıkla durumu anlatmak. Alacağı tedavileri ve beklentileri paylaşmak, yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da bir güven tesis etmek, bunu tedavi ekibine yönlendirmek faydalı olacaktır. Sosyal ve psikolojik olarak hem çocuğun hem de ebeveynin desteklenmesi gerektiğini asla unutmayın. Doktor, hemşire, psikolog veya gönüllülerden yardım almak son derece önemli.
Evde bu hastalıktan ve değişen rutinlerden etkilenecek sağlıklı kardeşlerin olması, bu tür destekleri daha da zorunlu kılar. Dünyada aralık ayının bu konuya daha da dikkat çekmek için ayrıldığını ve her kanser türü için belirttiğim gibi, kanseri gündemimize alarak daha rahat yenebileceğimizi hatırlatmak isterim. Altın renkli kurdelanızı sosyal medya paylaşımlarınızdan, yakanızdan eksik etmeyin…