Meme Kanseri Farkındalık Ayı devam ederken, konuyla ilgili bilinç düzeyini artırmak için yüzlerce etkinlik de devam ediyor. Meme kanseri önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık ve tabii ki en önemli konu hastalığı engellemek. Farkındalık ayı kapsamında yeni ve dikkat çekici bir proje bu konuya dikkat çekiyor. Günlük yaşamımızda da çok önemli bir konu; “Glüten hassasiyeti olmayanlar da glütensiz mi beslenmeli?” Sevgili arkadaşım Doç. Dr. Eda Küçüktülü, bu konuya dikkat çekecek bir proje hazırlamış. Gelin hep birlikte detaylarına bakalım...
Meme kanserinde beslenme neden çok önemlidir?
Şekerli ve işlenmiş gıdalarla alınan fazla kalori ve hareketsiz yaşam tarzı vücut yağ miktarında artışa sebep olur. Ortaya çıkan serbest yağ asitleri insülin salınımını ve direncini artırır. İnsülin de, tümör büyümesine etki edebilecek büyüme hormonlarının devamlı salınımına yol açar. Ayrıca yağ dokusunda östrojen üretimini de artırır. Artan östrojen de meme kanseri nedenlerinden biri olduğu gibi tedavi olan hastalarımızda da kanserin yenilenme oranını çoğaltır. Bu nedenle kilo kontrolü özellikle meme kanseri riskini azaltmada oldukça önemli bir faktördür. Dengeli beslenmenin de önemi düşünüldüğünde, almamız gereken karbonhidratı besin değeri yüksek olan tam tahıllı gıdalardan karşılamalıyız. Tam tahıl gibi kompleks karbonhidratlar, ani insülin salınımının da önüne geçtiği için insülinin zararlı etkilerinden de bizleri korur.
Tahıl denilince glüten, glüten denilince kanser akla geliyor… Doğru mu?
Tahıllar belirli oranlarda glüten içermektedir. Glütenin otoimmün hastalıkları tetiklediği ya da artırdığına dair yayınlar bulunmaktadır. Ama bu durum glüten hassasiyeti olan insanlar için geçerlidir. Glütenin kanser yaptığına dair elimizde veri bulunmamaktadır. Tam tersi glütensiz diyetlere yönelmek için tahıllardan uzaklaşılınca, kolorektal kanserlerde artış olduğu gibi, kalsiyum, magnezyum ve çinko alımı azaldığı için kemik erimesi oranları artmaktadır. Diyabet oranının da arttığı düşünüldüğünde, meme kanserinde istemediğimiz metabolik olaylarla karşılaşmamız aşikardır. Tüm bu bilgiler değerlendirildiğinde glütenden kaçalım derken kompleks karbonhidratların pek çok faydasından yararlanamayacağımızı görüyoruz.
Glüten kanser yapmasa da zararlı bileşenler barındırıyor, az glüten alarak rahatça kompleks tahıllardan tüketme imkanımız var mı?
Aslında ülkemizin toprakları mucizelerle dolu, atalık buğdaylarımızda her gün yeni bir değer keşfediyoruz. Bunlardan biri de genetiği ile oynanmamış yani hibrit olmayan, karakılçık buğdayı. Ülkemizde en çok Hatay’da Amik Ovası’nda yetişen bu buğday, İzmir’de de yetiştiriliyor. Karakılçık buğdayı ile yapılan çalışmalar gösteriyor ki, özellikle bulgura dönüştürülürken içinde bulunan glütenin zararlı bileşenlerinin yüzde 90’ını kaybediyor. Yani, bulgura dönüşürken glüten azalma oranı en yüksek atalık buğdayımız. Aynı zamanda, tükettiğimizde glütene çok az maruz kalarak tahıllardan sağlayacağımız folik asit, C vitamini, B12 vitamini, kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir gibi vücuda oldukça faydalı mineral ve vitaminleri kolayca alabildiğimiz atalık buğdayımızdandır. Çalışmalar arttıkça topraklarımızdan bizleri sağlıklı besleyecek daha da çok tahıl türünün çıkacağına inanıyoruz.
‘Projede Serdar Ortaç da olmak istedi’
Bu ekim ayında, ‘Meme Kanseri Farkındalık Programları’ içerisinde önemli olan bu konuya değindiniz. Pek çok kişiye aynı anda ulaşması gereken, faydalı bu taze bilgileri nasıl gündeme getireceksiniz?
Halkımızın kanseri önlemek için nasıl besleneceği konusunda kafası karışık...Kafalarını karıştıran en önemli konulardan birisi de glüten. Bizler, sağlık profesyonelleri olarak glüten konusunda çok soru alınca bu araştırmaları yaptık ve bunu topluma, onları sıkmadan, dikkatlerini çekmek adına, sevdikleri sanatçılar ve başka popüler kimlikler aracılığıyla sunduk. Örnek olarak “Doğada olanı doğadan olanla alalım” sloganıyla, ülkemizin Tübitak çalışması sonucu ilk Kovid-19 dedektör köpeği olan Zippo... Sayın Serdar Ortaç da sağlığı nedeniyle beslenmesine dikkat etmesi gerektiği için ve glüten konusu ile kafa karışıklığı yaşadığı için özellikle hazırladığımız mini video’da olmak istedi. Karakılçık buğdayının orijinal halini Zippo’dan alıp 2D animasyonlar ile halkımıza sunacağı bir senaryo hazırlandı.
Tüm görseller doğru mesajı oluşturacak ve akılda kalacak şekilde oluşturuldu. Mini klip ilk olarak bu hafta İstanbul’un tüm ekranlarında, vapurlar ve metrolar dahil olmak üzere yayınlanmaya başlanacak. Son olarak, herkesi pembe bir kurdele ile dahil edeceğiz ve bu süreç sürpriz sosyal medya hesaplarında yayınlanmaya devam edecek.