Erkeklerde görülen kanser vakaları denildiğinde aklımıza hemen prostat kanseri geliyor. Oysa erkeklerin dünyasında sık olmasa da görülen, onlara özgü başka kanserler de var. Üstelik bu türler daha agresif ve hayat kalitesi açısından da şanssız şekilde seyredebiliyorlar. Dilerseniz bunları da gündeme getirerek farkındalığımızı artıralım çünkü kanser konuşulmayı ve gündemde olmayı hiç sevmiyor!
Testis kanserleri
Kanserleri köken aldıkları organlara göre adlandırdığımızı biliyorsunuz. Testisten köken alanlara da testiküler kanser veya testis kanseri diyoruz. Testisler, erkekte hormonların ve spermin üretildiği bölgedir. Bu tür, testisin birinde veya nadiren her iki tarafta şişlik, ağrı ile kendini gösterebilir. Testis kanserinden şüphelenildiğinde, ultrason ve kan testleri ile başlayan bir dizi tetkikten sonra biyopsi yapılarak tanı konur. Başka yerlere sıçrama ihtimalinden dolayı mutlaka vücudun tümünün değerlendirilmesi gerekir. Tümörün yayılımı kadar bilinmesi gereken diğer bir nokta ise tümörün histolojik derecesidir. Bu bize hastalığın ne kadar hızlı büyüyüp yayılacağı hakkında bilgi verir. Tümörün evresi, derecesi belirlendikten sonra hastanın yaşı, başka hastalığının olup olmaması ve tedavi sonrasındaki beklentilerine bağlı olarak nasıl tedavi edilmesi gerektiğine karar verilir.
Tedavide cerrahi, kemoterapi ve radyoterapiden biri veya birkaçı kullanılır. Tabii her tedavide olduğu gibi bunların da muhtemel yan etkileri vardır ve tedavi çeşitlerinin artmasıyla bu yan etkiler artacaktır. Son yıllarda yüksek riskli hastalarda, yüksek doz kemoterapi, kemik iliği transplantasyonu ve yeni ilaçlar denenerek daha başarılı tedaviler yapılsa da erken evrede teşhisin yarattığı avantajlardan bahsetmeden geçemeyeceğim. Tümörün yerleşim yeri testis olunca konu daha da hassaslaşıyor. Standart tedavilerin olası yan etkileri, özellikle de cinsel fonksiyon ve üreme fonksiyonu üzerine olan yan etkileri mevzu bahis olunca alternatif tedavi öneren de çok olacaktır; bunların başında da fitoterapiler yani bitkisel tedaviler geliyor. Ancak ısrarla bilimsel tıptan vazgeçmemek gerektiğini vurgulamakta fayda var. Başka uygulamalar kanser olmamak ya da kanser tedavisi sonrası bir daha hastalanmamak kaygısıyla gündeme gelse de dikkatli yaklaşmakta fayda var. Unutmayın, alternatif tıp, yararı bilimsel olarak kanıtlanmamış birçok yöntemi de içermektedir.
Fenil kanserler (Penis kanserleri)
Testisten sonra en sık görülen kanser, erkeğin cinsel organında gelişen penis kanseri. Penis, sinirler, kaslar ve kan damarları dahil çok sayıda doku içerir ancak sıklıkla ciltten kaynaklanan tümörlere rastlanır. Belirtiler, renk değişikliği ve şişlik ile başlar. 10 gün içerisinde geçmeyen bir değişiklik gözlemlediğinizde mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekmektedir. Geçmeyen, sürekli tekrarlayan enfeksiyonlara mutlaka bir çözüm bulmak gerekir ve kronik inflamasyon zemininde kanser gelişimi de kaçınılmazdır.
Tanı koymak için biyopsi şart olsa da yayılımını ve başka bölgelerle etkileşimini anlamak için görüntüleme yöntemlerini mutlaka uygularız. Tümörün derecesi ve yaygınlığı bize hangi tedaviyi uygulayacağımızla ilgili ipuçlarını verecektir. Çok küçük yüzeysel lezyonlarda lazer, kriyoterapi veya lokal kemoterapi uygulamaları yapılabilir ama hastalık biraz daha ilerlediğinde cerrahi en sık uygulanan tedavi şeklidir. Ne kadar küçük bir tümörle başvurursanız, o kadar sınırlı bir cerrahi uygulanır ve an az zararla atlatmanız sağlanır. Radyoterapi de güvenli bir alternatif olabilir ama hastalık başka yerlere sıçradıysa bu durumda kemoterapi kaçınılmaz olacaktır. Hep olduğu gibi erken tanıyı anmakta fayda var; çünkü erken fark edildiğinde hayat kalitesini etkilemeyecek küçük müdahalelerle tedavi etmek mümkün.
Lütfen vücudunuzdaki değişiklikleri gözlemleyip ciddiye alın, yakınlarınızla ve uzmanlarla paylaşmayı ihmal etmeyin, tekrar eden rahatsızlıklarınıza ‘nasıl olsa geçiyor’ gözüyle bakmayın. Unutmayın, sağlık kadar keyif veren bir alışkanlık yok.