Uyguladığımız kanser tedavilerinin etkisini nasıl artırırız konusunda yıllardır çalışıyorum. Bu çalışma modelini bugünlerde aşı için uygulamaya ve aşının etkisini artırmaya odaklandığımda ilginç verilerle karşılaştım. Bugün sizlerle bunları paylaşmak istiyorum. D vitamini, düzenli egzersiz ve probiyotik yönünden zengin beslenme bu araştırmanın öne çıkan aktörleri. Dolayısıyla salgını en az zararla atlatmanın yolu olarak elimizde olan aşı opsiyonunu belki de biraz daha güçlendirebiliriz.
Çalışmalar ne gösteriyor?
Fiziksel aktivitenin genel olarak bağışıklığı iyileştirdiğini biliyoruz. Ancak çalışmalar gösteriyor ki, aşı yapılmadan birkaç saat öncesinde spor yaptıysanız aşıya karşı daha fazla antikor oluşturuyorsunuz. ‘Human Vaccines and Immunotherapeutics’ dergisinde yeni yayınlanan bir yazıda egzersizle kan dolaşımında bağışıklık sistemine ait hücrelerin arttığı rapor ediliyor. Dayanak çalışmaları bir hayvan deneyi; grip aşısından yarım saat sonra koşan farelerin, aşının yan etkilerine karşı daha dirençli olduğu görülüyor. Ancak insanlardaki iki klinik çalışmada bu sonucu doğrular nitelikte. Sporcularda aşıya yanıt genel olarak daha fazla ancak aşının yapıldığı saatlerde spor yaparsanız yanıt çok daha güçlü elde ediliyor. Tüm bu çalışmalara rağmen hepimizin aşılara vereceği reaksiyonun farklı olabileceğini, ağır egzersizden kaçınıp, bol su içmek gerektiğini hatırlatmak gerekir.
D Vitamini
Yine grip aşısıyla ilgili yapılan çalışmalarda, Vitamin D düzeyinin yüksekliği ile aşıya antikor cevabı arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu biliyoruz.
D vitamini, pandemi döneminde de takviyesinin işe yaradığını bildiğimiz tek vitamindi. Çok sayıda çalışma Kovid-19 enfeksiyonun sıklığı, şiddeti ve ölüm riski ile serum 25 (OH) D düzeyi arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Kovid-19 aşısı ile olan ilişkisini ortaya koyan herhangi bir data yok ancak grip aşılarından edindiğimiz tecrübe ile Vitamin D eksikliği olduğu bilinen hastalarda ve Kovid-19 için yüksek risk taşıyanlarda aşı öncesi-sonrası Vitamin D takviyesi almanın herhangi bir sakıncası yok.
Mikrobiata
Son yıllarda hemen her hastalık sorunun altından bir mikrobiata problemi çıkıyor. Enfeksiyonlar dahil solunum sistemi hastalıkları ile mikrobiata ilişkisi de ortaya konulmuştu. D vitamininde olduğu gibi mikrobiatayı güçlendirmenin faydasını gösteren bir çalışma henüz gelmedi ancak grip aşısından bildiğimiz prebiyotik/probiyotik takviyeleri aşının etkisini artırabiliyor. Kovid-19 için de aynı şeyi önermek yanlış olmayacaktır.
Delta ve Delta Plus varyantları hakkında ne biliyoruz?
Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi’nin açıklamalarına göre Delta varyantı daha kolay bulaşıyor. Spike proteininde meydana gelen mutasyon bunu sağlıyor. İlk olarak Aralık 2020’de Hindistan’da tanımlandı.
Delta varyantı, İngiltere’de ilk tanımlanan Alfa varyantından yüzde 50 daha bulaşıcı. Alfa varyantı da 2019 yılında Çin’de tanımlanan ilk varyantdan yüzde 50 daha bulaşıcı.
Tahminlere göre Delta varyantını taşıyan bir kişi, virüsü en az 3-4 kişiye bulaştırma potansiyeline sahip. Ama daha kötü olan aşıların ve bazı ilaçların Delta varyantına karşı daha az etkili olduğu gerçeği. Delta Plus varyantı ise akciğer hücrelerine daha saldırgan ve aşı daha da az çalışıyor. Bu varyantlardan biri bulaştığında, hasta aynı semptomları gösteriyor ancak yine de raporlara göre koku kaybı ve öksürük bu türde biraz daha az.
Aşı, Delta ve Delta Plus varyantlarına karşı daha az etkili ama The Lancet’te yayınlanan bir çalışmaya göre, aşılananlar için bu varyantlar daha az ölümcül seyrediyor. İlk analizlerde Pfizer veya Moderna aşıları virüse yüzde 88 etkili, hastanede kalmayı da yüzde 96 oranında azaltıyor. Güney Kaliforniya’da tespit edilen Epsilon varyantı, Güney Amerika’da Lambda varyantı mevcut; bulaşıcılığı tüm varyantlarda giderek artıyor, aşının hastalığı önleme oranı azalıyor ama ağır hastalık geçirme oranı hiç aşılanmamışlara göre halen çok daha düşük. Burada önemli ve dikkat çekici olan, aşılanmamayı haklı gösterecek bir durumun halen olmadığı. Aşı karşıtlığıyla ilgili açıklama yapan meslektaşlarımızı ya da üçüncü şahısları yeniden sağduyuya davet etmek istiyorum. Bayramda yine dikkatli, özenli, kendinizi ve sevdiklerinizi düşünerek davranacağınızı ümit ediyorum. Bilgili, maskeli, sağlıklı ‘çok bayramlar’ görün.