Cadde'Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim'

'Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim'

18.10.2016 - 11:07 | Son Güncellenme:

Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi, güçlü sesi ve kendine has tarzı ile özellikle genç kuşağın gönlünde taht kuran Aydilge’yi ağırladı. Mini konseri ve imza günü etkinliğinin ardından basın mensupları ile bir araya gelen Türk pop ve rock müziğinin başarılı ismi, “Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim. Yazmak ve şarkı söylemek benim için nefes almak gibi bir şey” dedi.

Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim

Besteleri ve farklı sesiyle büyük bir hayran kitlesine sahip olan Aydilge, müziğe olan tutkusunun çok küçük yaşlarda başladığını belirterek, “Küçükken evde durmadan şarkı söylüyordum, sürekli taklit yapıyordum. O kadar çok şarkı söylüyordum ki annem ve babam ‘kafamızı şişirmesin’ diyerek çözüm yolu aramaya başladı. O dönemde TRT Radyosu bir sınav açtı, onu kazandım. Böylece annem ve babam rahatladı. Çünkü günde 6 saat eğitim alıyorduk. 12 yaşına kadar koroda kaldım. O dönem TRT Çocuk Koroları vardı, devamlı televizyonda şarkı söylerdik” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

TÜRK MUSİKİSİNDEN ROCK VE POP MÜZİĞE

TRT’de çok sıkı ve disiplinli bir eğitim aldığını ifade eden genç sanatçı, sözlerine şöyle devam etti:
“Solfejinden tut sahne duruşuna kadar çok fazla eğitim aldık. O kadar sıkıydı ki bende bir özgürlük arayışı da gelişti. Koroda olduğunuz zaman o disiplin sizi belirli standartlara ve kalıplara sokuyor. Belli şekilde şarkı söylemeniz lazım. Bir sürü şey yasaktı. Arabesk dinlemek yasaktı. Klasik ve Türk musikisi dışında birçok şeyi dinlemek yasaktı. Korodan sonra bana öyle bir özgürlük geldi ki rock dinlemeye başladım. Kendi bestelerimi yapmaya başladım. O tabi inanılmaz. Sonrasında tekrar konservatuar gibi bir sistemin içerisine girmek istemedim. Edebiyata aşık olduğum için de Amerikan Edebiyatı ve Kültürü Bölümü’nü tercih ettim.”

Haberin Devamı

Amerikan edebiyatı ve kültüründe iletişimin çok önemli bir yeri olduğu için yüksek lisansını da iletişim üzerine yaptığını kaydeden Aydilge, “Onlar bütün kültürlerini medya üzerinden yürütüyorlar. 10 sene önceki savaştan bahsederken bile ‘atalarımız’ diye bahsediyorlar. Dolayısıyla o sırada biz çok medya dersi görüyorduk. Oradaki hocalarım dediler ki; ‘edebiyat üzerine yapma yüksek lisansını, bu konuda çok yeteneklisin, iletişim üzerine yap.’ Benim tek isteğim İstanbul’a gelip müzik yapmaktı. Dolayısıyla yüksek lisans edebiyat olsa da olurdu, fark etmezdi. Önemli olan müzik yaparken hem de akademik kariyeri devam ettirmekti” ifadelerini kullandı.

ABD’DE BURSLU KARİYER FIRSATINI MÜZİK İÇİN YAKTI

“TRT’den çıktıktan sonra sudan çıkmış balık gibiydim” diyen sanatçı, şunları söyledi:
"Baktım ki ne kadar güzel şeyler var. O kalıbı kırdım. Kendi bestelerimi yaparken herkes ‘akustik gitar al’ diyordu, ben gittim elektrogitar aldım. Elektrogitarla başladım. Üniversite birincisi oldum, Amerika’dan burs kazandım. Herkes orada devam etmemi bekliyordu, ‘hayır, ben müzik yapacağım’ dedim. Bursu yaktım. Böyle deli bir tarafım da var. Hiç de pişman değilim. Amerika’da ne yapacaktım? Edebiyat profesörü olacaktım. Olacağım şey o. O yüzden o burs veriliyor zaten. Paralel evrende belki bir Aydilge vardır edebiyat profesörü olan ama mutsuzdur."

Haberin Devamı

19 YAŞINDA 19 KİTAP

Müziğin yanı sıra edebiyata da tutkulu olan Aydilge, henüz 19 yaşındayken kendisini kitap yazmaya iten nedeni, “Kendini ifade etmek için bir çıkış yolu bulma arayışı” olarak nitelendirdi.

İnsanların ya tüketerek ya da üreterek tatmin olduğunu, kendisinin ise hep üreterek hayattan zevk almaya çalıştığını ifade eden Aydilge, “Bazen yazı yazarak, bazen şarkı üreterek, bazen oyuncular gibi başka insanların hayatını ortaya koyarak tatmin oluyorsun. Ben hep üretmeyi tercih ettim. 19 yaşındayken de aynı kafadaydım. Ben bu dünyaya şarkı söylemeye, yazı yazmaya geldim. Buna çok inanıyorum. Kendi var oluşumu öyle değerlendiriyorum. Ben bunu yapmak zorundayım, yani nefes almak gibi bir şey. Yapmamam söz konusu bile değil. Çok doğal gelişiyor. Nasıl nefes alıyorsam, sabah kalkıp yazı yazmak da öyle bir şey” ifadelerini kullandı.

1998’de öykülerden oluşan ilk kitabı “Kalemimin Ucundaki Düşler”in ardından; 2002’de “Bulimia Sokağı”, 2004’te “Altın Aşk Vuruşu”, 2011’de de “Aşk Notası” isimli romanları yayımlanan Aydilge, “İlk kitabım, küçük kısa öykülerden oluşan bir kitaptı. O yaşta başarıyı anlayamıyorsun. İstanbul’da imza günü yapılmıştı o zaman. Çok şaşırmıştım, kelli felli adamlar geliyor. ‘Allah Allah, ben ne yaptım’ diyorsunuz” dedi.

Haberin Devamı

Yoğun turne programı nedeniyle yazmaya vakit bulamadığını belirten Aydilge, “Turnelere çıkıyoruz, bundan da şikayetçi değilim. Çok dolaştık Türkiye’yi. Çok mutlu oluyorum. Onlar kesinlikle birikiyor bende. Bir gün çıkacak ama onun için bir konsantrasyon gerekli. Turnede falan benim roman yazmam mümkün değil. Belki kısa öyküler yazarım. Kısa kısa şeyler yazıyorum zaten. Onları twitter, instagramda falan paylaşıyorum. Edebiyatçı yönümü seven insanlar oradan takip ediyorlar. Ama tabi ki tatmin etmiyor” diye konuştu.

"ELİMİ ATTIĞIM DİZİ PATLIYOR"

Müzik kariyerinde başarı basamaklarını hızla tırmanan Aydilge, dizi müziklerinin de kariyerine büyük etkisinin olduğunu ifade etti.

Haberin Devamı

TRT’de “Her Halinle Sev Beni” isimli dizinin müziklerini yaptığını, ancak pek duyulmadığını dile getiren Aydilge, bu alanda asıl çıkışını “Kiraz Mevsimi” ile yaptığını söyledi. “Winks Kızları” isimli çizgi filmin müziklerini yaptıktan sonra “Güneşi Beklerken” ve “Yalan Dünya”ya konuk olduğunu vurgulayan Aydilge, şunları söyledi:
“Ama ‘Kiraz Mevsimi’ jenerik olduğu için tabi çok farklı oldu. Sonrasında ise ‘Kiralık Aşk’. Tabi ki her dizinin şarkısı böyle tutmuyor. O yüzden çok mutlu hissediyorum kendimi. Uğurlu diyorlar bana, ‘elini attığın dizi patlıyor’ diyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Yani bir mağazaya girerim, orası birden müşteri dolar. Öyle bir uğurlu tarafım da var benim.”

“Güzel konuşan, gönülden seven” anlamına gelen ismini de çok sevdiğini söyleyen Aydilge, “Aydilge gerçek adım. Sesim gibi, ruhum gibi ismim de özel” şeklinde konuştu. Örnek aldığı tek ismin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu belirten ünlü sanatçı, Hint klasiği, Beatles ve Türk musikisi dinlediğini ifade etti.

Son olarak, Kahramanmaraş’ın insanlarını çok sevdiğini ifade eden Aydilge, “Benim için şehirler önemli değil, ben insanlara bakıyorum. Oradaki insanların sıcaklığı önemli benim için. Çok uzun turneler yaptık. Gerçekten böyle 90 günde 85 konser verdiğimiz oldu, çok acayipti. Orada da şehirlerden ziyade insanları hatırlıyorum” diye konuştu.

Yazarlar