18 maçta 13 galibiyet, 4 beraberlik ve 1 mağlubiyet. Atılan gol sayısı 30, yenen gol sayısı 13. Puan 43.
18 maç sonucunda, Fenerbahçe topa sahip olma yüzdesi, ceza alanına atılan pas, ceza alanında topla buluşma ve toplam şut istatistiklerinde ligin en iyisi. Bu istatistiklere rağmen, ligde Beşiktaş ve Galatasaray' dan az gol atmış.
Sahadaki futbol, göze hoş gelmiyor ancak sonuç almaya yetiyor. Fenerbahçe, tam 43 puan toplamayı başardı ve ligde, Avrupa' da, kupada devam ediyor.
Biz yorumcular için de ortaya zor bir tablo çıkıyor. Pereira' yı ve futbolu eleştirsek, karşımıza 43 puan çıkıyor. Sussak gönül razı değil. Çünkü böyle bir kadro ile Fenerbahçe böyle oynamamalı. Sanki kadro kendi kalitesine uygun olmayan, 2 vites düşük bir futbol oynuyor.
Pek çok yorumcunun düşüncesi Fenerbahçe' nin bu kadro ile bu kadar oynayabileceği. Bu yorumcular Pereira' nın kazanmak için en doğru sistemi bulduğunu düşünüyor.
Ben farklı düşünüyorum.
Bugün sahada kazanan takımı, kazanan hocayı eleştirmek zor olandır. Ben zor olanı yapacağım.
3-0' lık bir skordan sonra, bunları yazmak kolay değil elbette, ancak bu tabloyu alkışlayıp, daha büyük sorunların üstünü örtmeyeceğim.
Fenerbahçe, rakipleri Galatasaray ve Beşiktaş' tan daha derin ve zengin bir kadroya sahip. Buna rağmen onlardan çok daha güvensiz bir sistem ile sahada.
Pereira' nın sistemi çok net:
- Jozef, Ozan, Mehmet Topal gibi üç ön libero özellikli futbolcu ile orta sahayı parselle ve rakibe topla oyun imkanı verme, hatta bir tanesini tandemin hemen önüne çakılı oynat,
- Rakibi karşılama mesafeni kısa tut
- Kanat oyuncularının topla oynamasına izin ver
- Beklerinin hücum özelliklerini kullanarak hızlı çıkışlar ve sürpriz pozisyonlar bulmaya çalış
- Hızlı ve kontra atak yapan rakipleri, daha pozisyon başlamadan faulle durdur
18 maçta, yenen 13 gol ve toplanan 43 puanın hikayesi bu.
Şimdi, diyeceksiniz ki, kazanan her zaman haklı değil midir? Bence değildir.
Fenerbahçe' nin tarihsel kimyasına, dokusuna uymayan bir futbol bu. O sebeple Ersun Yanal' ın çok daha güçsüz ve yetersiz bir kadro ile oynattığı futbol kadar zevk vermiyor. O sebeple herkes aslında içten içe Ersun Yanal dönemindeki futbolu arıyor.
Futbol gol atmak kadar yememektir kabul. Ancak, benim için futbol biraz da keyiftir. Hele de böyle büyük bütçeler ile sahada birşeyler görmek isterim. Herşey kazanmak değildir. En azından benim için değil.
Sahada ikinci sınıf bir İtalyan takımına benzeyen bu Fenerbahçe' yi görünce bundan keyif almıyorum.
Hele bir şampiyon olalım, gelecek sene alınacak yeni yıldızlar ile iyi ve güzel futbol oynarız diyenler var. Kiminle oynayacaksınız bu futbolu? Pereira ile mi?
Pereira bu sene şampiyon yapar mı bilmiyorum ancak Fenerbahçe için doğru seçim değildir. Fenerbahçe geleneğinde böyle bir futbol yok. Taraftar asla Zico, Yanal veya Veselinoviç gibi bağrına basmayacak Pereira' yı, çünkü taraftarın içten içe görmek istediği tablo bu değil.
Fenerbahçe' nin bekleri bu kadar hücumcu olmasa, bu kadar özverili ileri geri gidip gelmese, birde rakipler Fenerbahçe' nin sahadaki yıldızlarının isimlerinden çekinmese Fenerbahçe bu kadar puan alamazdı. Bence Pereira Caner, Hasan Ali, Gökhan Gönül ve Şener' e gözü gibi bakmalı. Bunlarda Allah göstermesin sakatlık ya da formsuzluk olur ise Pereira' nın sistemi çöker.
Penaltı konusuna gelince, hakemlerimizin her geçen gün saygınlığını kaybedecek hatalar yaptıklarını görüyoruz. Gördüğünü çalamamak ya da görememek hatalara yol açıyor. Bunun arkasında fiziksel, psikolojik ve sosyolojik faktörler var. Ciddi sorunlar var. Yapılanma gerektiği ortada. Birilerinin bu kardeşlerimize destek vermesi, kapasitelerini artırmaya yönelik programları devreye alması gerekiyor. Aksi halde, bu tür hataları daha çok görürüz.