20.04.2025 - 00:00 | Son Güncellenme:
BEGÜM YALÇIN
BEGÜM YALÇIN- Arkeoloji, doğruların ve standartların değişebileceği bir bilim dalı. Son yıllarda Taş Tepeler’de yapılan araştırmalar, bazı bilinen doğruları değiştirmeye başladı. Bu büyüleyici yapıları yakından görmek, geçmişin ve araştırma tarihinin hikâyelerini dinlemek ise adeta bizi Neolitik Dönem’e götürdü. Soğuk havanın yüzümüze vurduğu kırsal topraklarda yürürken, tarihin içinde bir yolculuğa çıktığımızı hissettik.
Gezdiğimiz yerlerde, özellikle Bazda Mağaralarının bulunduğu köyde, zaman adeta donmuş gibiydi. Günümüzde hâlâ oldukça eski, hatta Neolitik Dönem’e benzer tekniklerin kullanıldığı evlerde yaşayan ailelerle tanışmak, bana önemli farkındalıklar kazandırdı.
Göbeklitepe ziyareti
Göbeklitepe’yi gezmek oldukça kolay ve keyifliydi. Ziyaretçilerin deneyimini daha verimli ve konforlu hâle getirmek için, başka müze ve ören yerlerinde görmediğim bazı uygulamalar vardı. Ören yerine girmeden önce, “ziyaretçi bilgilendirme” kapsamında bilgilendirici yazılar, görseller ve videoların bulunduğu bir alana girdik. Animasyonlarla zenginleştirilmiş videoları izledikten sonra shuttle araçları ile ören yerine ulaştık. Bu uygulamanın hem kış hem de yaz aylarında ziyaretçiler için oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Aynı konseptte bir “ziyaretçi bilgilendirme alanı”nın şu anda Karahantepe’de inşa edilmekte olduğunu öğrendik.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’ni gezerken, bir Klasik Arkeoloji öğrencisi olarak bu dönem hakkında çok fazla bilgiye sahip değilim. Ancak sesli rehber sayesinde birçok detayı öğrenme fırsatı buldum. Ayrıca müzede, Göbeklitepe’de bulunan yapıların bire bir ölçekli canlandırmalarının yer alması beni çok etkiledi. Çünkü ören yerinde yapılara tepeden baktığımız için, gerçek ölçülerinin ne kadar büyüleyici olduğunu tam olarak fark edemediğimi anladım.
Bu seyahat sayesinde Şanlıurfa’nın kültürel mirasını keşfetmenin yanı sıra, modern yaşantısını da deneyimleme fırsatı buldum. Şehir, tarihin birçok dönemine tanıklık etmiş ve çok zengin bir mirasa sahip. Ayrıca, Şanlıurfa halkının kültürel mirası koruma ve arkeolojik değerlerine sahip çıkma bilincinin yüksek olduğunu düşünüyorum.
Doğu Anadolu’ya yolunuz düşerse, arkeolojiye ilgi duyan herkesin ilk durağının kesinlikle Şanlıurfa olması gerektiğine inanıyorum. Burada gezerken tarihin her dönemini hissedebilmek mümkün. Üstelik yerel halk da oldukça misafirperver.
Son olarak, ufkumuzu genişleten ve bizlere yeni bakış açıları kazandıran bu seyahatin gerçekleşmesini sağlayan SICPA Türkiye’ye teşekkür ediyorum