18.10.2024 - 02:44 | Son Güncellenme:
Kazı Başkanı Doç. Dr. Güldoğan, Neolitik Çağ’a ait ölü gömme ritüellerinin nasıl yapıldığına dair bilgilerin sınırlı olduğunu belirterek, niş içerisinde yan yatar pozisyonda bir kafatası bulduklarını anlattı. Güldoğan, özellikle ölü gömme ritüelleri adına daha önce benzeri görülmeyen ve yeni bir aşamayı gösteren bu buluntunun önemli olduğunu vurguladı.
‘Boşluğu dolduracak’
Güldoğan, şunları anlattı: “Uzmanımızın yaptığı ilk değerlendirmelerde, bu kafatasının özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya içerisinde, hatta Yukarı Mezopotamya’da ölü gömme gelenekleriyle ilgili bu sürecin anlaşılması açısından büyük bir boşluğu dolduracağı düşünülmekte. Zira benzer yerleşimlerden Karahan ve Sayburç yerleşimlerinde geçtiğimiz yıllarda birtakım iskelet parçaları ve kafatası üzerinde kesik izlerinin olduğunu biliyorduk fakat bu işlemlere ulaşana kadar, kafatasına ne şekilde bir uygulama yapıldığı konusunda büyük soru işaretleri vardı. Bulduğumuz kafatası bu sürecin anlaşılması açısından büyük bir boşluğu dolduracak diye düşünmekteyiz.”
Genelde burada hep ikincil gömüt bulunduğunu söyleyen Güldoğan “Bu da şu demek: Ölü bir yerde çürümeye bırakıldıktan sonra bu işlemin ardından kemikler ayrılıyor ve yerleşim yerine geri getiriliyor. Çeşitli uygulamalar, kesikler ya da yanık gibi işlemler yerleşim yerinde gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar biz bu kesik veya yanıklı örneklere rastlamıştık fakat bulduğumuz kafatası bu işlemler başlamadan önce kafatasının özel bir alanda sergileniyor olduğunu göstermesi açısından da önemli” bilgilerini paylaştı.
İkinci gömü uygulamasından önceki aşamayı gösteriyor
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal da Karahantepe, Göbeklitepe ve Sayburç gibi yerlerde seçilmiş kemiklerin belirli alanlara gömülmesine ilişkin verilerin daha önce ortaya konulduğuna dikkati çekerek, Orta Fırat bölgesinde ikincil gömüt uygulaması yapıldığının bilindiğini ifade etti. Erdal, ölen kişinin çeşitli ritüeller gerçekleştirilip nihai gömüt alanına götürülene kadar bedeninin bir kısmının belli bir yerde saklandığını, buldukları kafatasının bu geleneğin önemli bir kanıtı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Erdal, Göbeklitepe, Karahantepe gibi yerlerde bulunan kafatasları üzerindeki delik veya kesiklerin, kafataslarının çeşitli nedenlerle bedenden ayrıldıktan sonra sergilendiğine ilişkin ipuçları sağladığını belirterek, şunları kaydetti: “Bunları ikinci gömü uygulamaları çerçevesinde yaptıklarını biliyorduk ama bedenin ikinci gömü uygulamasına kadar nasıl saklandığı, sergilendiğine ilişkin bir bilgi yoktu. Sefertepe, bu nişten ele geçen kafatasıyla bu tür özel yapılarda bu kafataslarının saklandığını, sergilendiğini ve çeşitli ritüellerin uygulandığını göstermesi açısından önemli veriler sağlamış oldu.”