20.06.2022 - 17:06 | Son Güncellenme:
Ozan Palabıyık | ozanplbyk@gmail.com
Hepsi aynı yolun yolcusuydu... I. Theodosius, Fatih Sultan Mehmed, Tolstoy’un büyük dedesi Pyotr Andreyeviç Tolstoy, Evliya Çelebi, önemli diplomatlar, ordular, gizemler... Hepsi aynı yoldan geçti, hepsi buranın havasını soludu ve hepsi aynı yola ayak basarak tarihin sayfalarında kendilerine yer buldu. Zamana karşı koyan kulelere, yaşanmışlıklara, isimlerin kazındığı duvarlara ve merak uyandıran olaylara giden o yolun başlangıcı Ayasofya’yı işaret ediyor. Daha doğrusu Ayasofya’nın karşısında yer alan Milion Taşı’nı... Buradan başlayan Mese Caddesi’ni, şehrin büyük ve kadim hükümdarlık yolunu takip ettiğinizde eski İstanbul’un sonuna ulaşırsınız. Yol sizi geçmişi efsanelerle dolu Yedikule Hisarı’na; Roma İmparatoru I. /(II.?) Theodosius tarafından yaptırılan zafer takına, hisarın en eski kapısı Altın Kapı’ya getirir.
Hisar gezileri
Bu yapı zaman içinde askeri bir garnizon oldu, hazineleri sakladı, mahalle olarak kullanıldı, lise oldu ama ihtişamını asla kaybetmedi; Marmara Denizi’ne selam veren burçlarıyla günümüze kadar ulaştı. Hisarda bir süredir Fatih Belediyesi tarafından kapsamlı bir restorasyon çalışması yürütülüyor. Tabii bu çalışmalar hisarı gezmeye engel değil. Belediyenin web sitesinden hisar gezileri için kayıt yaptırabilirsiniz.
Genç Osman’ın ölümü
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sonra Altın Kapı ve çevresindeki dört kuleye ek olarak üç kule daha yaptırmış ve bugünkü hisar böylece Yedikule ismini almış. Altın Kapı’dan başladığımız gezide görülmesi gereken ilk kule hiç şüphesiz 1622’de Genç Osman’ın Yeniçeriler tarafından öldürüldüğü Genç Osman Kulesi. Burada tarihin ve acıların sesini duyabilirsiniz... Kuleden çıktığınızda bir zaman yolculuğuna hazır olun. İlk olarak ayak basacağınız Roma yolundan sadece birkaç adım sonra Osmanlı Dönemi yoluna geçiş yapabilir; binlerce yıllık bir seyahati deneyimleyebilirsiniz. Bu yollardan geçerken İstanbul’un en eski mescitlerinden Fatih Mescidi’ne selam vermeyi de unutmayın.
Kitabeler kulesi
Tarihte yolculuğumuza devam ederken önümüze Kitabeler Kulesi çıkıyor. Kule, girişindeki kitabeler nedeniyle bu ismi almış. Kapısından içeri girdiğinizde bir kuyu göreceksiniz. Efsanelere konu olan “Yılanlı Kuyu”... Sadece hislerinizi kullanarak burada neler yaşandığını anlamak çok da zor değil. Ünlü Rus yazar Tolstoy’un büyük dedesi, Rusya’nın Osmanlı nezdindeki ilk daimi büyükelçisi Pyotr Andreyeviç Tolstoy da 18. yüzyılda bu kulede Osmanlı-Rus Savaşı sırasında “misafir” olarak epey zaman geçirmiş. Adım atmadık yer bırakmayan Evliya Çelebi de buradan geçmiş. Hisarda gözlerinize farklı kuleler de takılacak: III. Ahmet Kulesi, Hazine Kulesi, Top Kulesi, Cephanelik Kulesi ve Bayrak Kulesi. Onlar da hisarın heybetine heybet katmaya devam ediyor. Burçlarından Marmara Denizi’nin ve tarihi Yedikule Mahallesi’nin tüm güzelliğiyle görülebildiği hisardan ayrılma vakti geliyor artık. Buradan ayrılmadan önce son bir kez arkanıza dönüp hisarın yüzlerce yıldır saklayıp koruduğu hatıralara bakmayı ve tarihe selam vermeyi de unutmayın. Çünkü asırlardır burayı her ziyaretimizde onlar da bizleri selamlarıyla uğurluyor ve selamlarıyla tekrar karşılıyor.