Arkeolojiİkonoklazmın sessiz şahidi

İkonoklazmın sessiz şahidi

20.04.2025 - 00:01 | Son Güncellenme:

Hristiyanlık tarihinin İkonoklazm Dönemi’ne birinci elden şahitlik eden İznik Koimesis Tes Theotokos Kilisesi, II. İznik Konsili’nin kararlarının izlerini taşıyor.

İkonoklazmın sessiz şahidi

Dr. Tülay Yeşiltaş Ulusoy- İznik (Nicaea) Erken Hristiyanlık ve Bizans Dönemi’nin önemli kentlerinden biriydi. Erken Osmanlı Dönemi başkentlerinden biri olarak da bilinen İznik’e evrilmeye başladığı 1331 yılına kadar Bizans’ın dini, kültürel ve sanatsal varlığıyla donatılmış somut eserlerinin bugünkü izlerini şehri çevreleyen surlarda, kilise kalıntılarında, nekropol/mezarlık alanlarında ve bu alanlardan taşınıp korunarak sergilendiği İznik Müzesi’nde görebiliyoruz. Bizans’ın somut kültürel mirasını ihtiva etmesi bir yana, doğu ve batı Hristiyanlığı için antik Nicaea ve modern İznik’in önemini bir adım ileri taşıyan olgu Hristiyanlık tarihi açısından değişim ve dönüşüme sebep olmuş iki ayrı ekümenik konsile ev sahipliği yapmış olmasıdır.

Haberin Devamı

I.Ekümenik Konsil’in başat konusu Hz. İsa’nın göksel ve insanî doğasıyla alakalı kilise içerisinde cereyan eden fikirsel çatışmaların tartışılıp, çözüme kavuşturulmasıydı. Yanı sıra Hristiyanlığın merkezi inanç ve doktrininin formalize edilmesiydi.

787 yılında gerçekleşen II. İznik Konsili (Yedinci Ekümenik Konsil) ise dini tasvirleri merkez alarak başta İsa olmak üzere kutsal figürlerin resmedilmesi üzerindeki yasağın kaldırılması ve ikona karşıtı İkonoklastlar ile ikona taraftarı olan İkonodüller arasındaki kanlı çatışmaları sonlandırmak amacıyla toplanmıştı. Yedinci Ekümenik Konsil ile ikonoklazmın ilk evresi sonlanmış, taşınabilir ikonalar ve kiliselerdeki anıtsal tasvirler konusundaki yasak ortadan kaldırılmıştı.

Haberin Devamı

İkonoklazmın sessiz şahidi

Bu yazı, bugün yalnızca kalıntılarını görebildiğimiz fakat öncesi ve sonrasıyla İkonoklazm Dönemi’ne birinci elden şahitlik eden ve ayrıca Konsil kararlarının izlerini kanıtlarıyla ortaya koyabildiğimiz İznik Koimesis Tes Theotokos Kilisesi’nin hikâyesine odaklanıyor.

Manastırın ana kilisesi

“Bakire Meryem’in Uykusu” anlamındaki Dormition veya Koimesis, Meryem’in ölüm alegorisi olan ve Bizans resim sanatında sıklıkla tasvir edilen Kutsal On İki Yortu’dan biridir. İznik Koimesis Kilisesi olarak bilinen yapının, yazıtlara dayanarak rahip ve piskopos Hyakinthos adına ithaf edilmiş manastırın, ana kilisesi olarak inşa edildiğini biliyoruz. Kilise 1922 yılı Türk-Yunan savaşı sırasında gördüğü tahribat nedeniyle günümüze yalnızca temel seviyesinde ulaşabilmiş.

Koimesis Kilisesi’nin varlığına dair ilk bilgilere 14. yüzyıla kadar geriye giden seyyah ve araştırmacıların yazılarında rastlıyoruz. Hyakinthos Manastırı’nın meyve ağaçları ve tatlı su kuyusu bulunan bahçesine Meryem adına yapılan kilisede, Rumlar ve Ermenilerin birlikte ibadet ettikleri gibi çok özel bilgiler, seyyahlardan günümüze ulaşan notlar arasında yer almaktadır. Araştırmalara göre, iki farklı inşa dönemine işaret eden duvar örgüsüne sahip olan kilisenin, birden çok değişime maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Önemli değişimler 1065 depremi sonrasında gerçekleşmiştir.

Haberin Devamı

İkonoklazmın sessiz şahidi

Meryem ve Çocuk İsa mozaiği

Eşsiz bezeme eserler

Çeşitli biçim ve boyutlarda kesilmiş renkli mermer parçalarının yan yana dizilişiyle oluşan opus sectile denen yer döşemesi, kilisesinin önemli dekoratif ögeleri arasında yer alır. Günümüze kısmen ulaşan ve korunmak üzere üstü örtülen opus sectile’nin bir dönem ibadet edilen alanın tamamını çevrelediği düşünülüyor.

Yapıyı statik ve estetik açıdan tamamlayan plastik eserlerin pek çoğu İznik Müzesi’nde yer almaktadır. 6. ve 11. yüzyıllar arasında geniş bir tarih aralığında değerlendirilen eserler arasında sütun, sütun başlıkları ve kaideleri, korkuluk levhaları ve mezar kemeri gibi mimari öğeler bulunmaktadır. Bu taş eserler arasında görece daha önemli kabul edilebilecek parçalar, manastırın kurucusu ve başrahibi Hyakinthos’un sembolünü taşıyan sütun başlığı ve Hyakinthos’a ait tüm unvanların (rahip, keşiş ve piskopos) üzerinde yer aldığı mermer levhadır.

Yapının dekorasyonu hakkında paha biçilmeyecek kadar önemli bir diğer süsleme öğesi, bugün ancak 20. yüzyılın başında çekilen fotoğrafları üzerinden değerlendirebildiğimiz mozaiklerdir. Kilisenin kayıp mozaikleri, Bizans’taki önemli ideolojik çatışmalardan biri olan ikonoklazmın çalkantılı dönemi hakkında değerli bilgiler sunmaktadır. Kiliselerin en kutsal bölümü sayılan, apsis denen alan, İslam mimarisinde mihrap ile eş değerdedir. Kilisenin apsis kubbesindeki “Meryem ve Çocuk İsa” mozaiğinin 1912 yılında çekilen fotoğrafının büyütülüp detaylıca incelenmesi sonucu üç farklı döneme ait izler keşfedilmiştir. Mozaiğinin altın renkli zemini, merkezdeki Meryem tasvirinin hemen üstündeki cennet temsili kemer, üçlü ışık demeti, Manus Dei (Tanrının eli) ve Meryem’in ayakları altındaki platform birinci dönem mozaikleri arasında yer almaktadır.

Haberin Devamı

Birinci döneme ait olduğu düşünülen başka bir mozaik de kilise önde gelenleri için ayrılmış, “bema” denen platform kemerinin alt kısmında yer almaktadır. Bu alanda “otorite”, “güç”, “hâkimiyet” ve “erdem”i sembolize eden dört melek figürü yer alır. Melek figürlerinin alt kısmındaki yazıtta “gökler onunla kıvansın ve tüm melekler önünde huşu ile eğilsin” yazıyor.

Haberin Devamı

Koimesis Kilisesi mozaiklerinin ikinci dönemi ikonoklazm ve etkileri ile ilişkilidir. 740-775 yılları arasında ana kilisenin ilk inşa evresine ait apsis kubbesindeki figürlü mozaiklerin bir bölümü sökülmüş, diğerinin de üzeri sıvanarak kapatılmış. Apsis kubbesi birinci dönemine ait mozaikte kim olduğu kesin olarak bilinmeyen fakat İsa olmasının kuvvetle muhtemel olan merkezi figürün yerine, İkonoklazm Dönemi’nin tipik bezemesi olan anıtsal haç motifi eklenmiş.

Diğer taraftan ikona (kutsal figür tasviri) özelliği taşımayan mozaikler ve yazıtlar müdahale edilmeden bırakılmış. Örneğin, apsis yarım kubbesi ve bema kemerinin ibadet alanına bakan yüzündeki Eski Ahit’e atıfta bulunan pasajlar, ilk dönem mozaiklerinden kalan yazıtlardır. Bema kemerinde yer alan bir diğer mozaik ise Hetomasia’dır. “Boş Taht” ya da “Tahtın Hazırlanması” olarak bilinen ve Hristiyan resim sanatında oldukça popüler olan bu sahne İsa’nın ikinci kez gelişini ve son yargı gününü sembolize eder. Günümüze sadece dijital hali ile ulaşan örnek, Koimesis Kilisesi’nin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Yapıdaki üçüncü döneme ait mozaiklerin Yedinci Ekümenik Konsil (787) sonrası veya 843 yılında ikonoklazmın sona ermesiyle resmedilmiş oldukları düşünülüyor. Apsis kubbesi ve bemanın bir bölümündeki betimlerin belki de en kıymetlisi, İkonoklazm Dönemi’nde apsis kubbesine eklenen anıtsal haçın kaldırılarak yerine betimlenmiş olan Meryem ve Çocuk İsa mozaiğidir. Meryem ve İsa’nın ait oldukları yere geri dönüşü, ikon saygınlığının ikonoklazm üzerindeki zaferini simgelemesi bakımından önemlidir.

Sonuç olarak antik Nicaea ve modern İznik, Birinci ve Yedinci Ekümenik Konsil’in ev sahipliğinde, dini ve ideolojik tartışmaların karara bağlandığı yer olması sebebiyle Hristiyanlık tarihi açısından taşıdığı önemini günümüzde de korumaya devam ediyor. Çatışmaların sessiz tanıkları olarak nitelendirdiğimiz İznik Hagia Sophia ve Koimesis kiliseleri, İkonoklazm Dönemi’nin hem yıkıcı etkilerini hem de sonrasındaki yeniden yapılanma sürecini yansıtan önemli tarihi yapılardır. Bu nedenle, Bizans sanat tarihi, İkonoklazm Dönemi araştırmaları ve kültür mirası çalışmaları için büyük bir öneme sahiptir.

Dördüncü dönem mozaikleri

Koimesis Kilisesi’nin dördüncü dönemine ait mozaikler 1065 yılı depremi sonrasına tarihlenir. Hetaireiarch Nikephoros, depremden sonra kiliseyi restore ettirmiş, ana giriş kapısının üzerine Meryem mozaiğini eklettirmiştir. Nikephoros tarafından ekletilen bir diğer mozaik ana girişte yer alır. Merkezdeki daire içerisine işlenen sekiz kollu haç ve etrafındaki dört madalyon içerisinde betimlenen İsa, Vaftizci Yahya, Yusuf ve Anna’dır. Bu figürlerin arasında ise dört İncil yazarına ait tasvirler yerleştirilmiştir.

Ana girişten güney yan koridora açılan kapının üzerinde ise İmparator Konstantin’in Nikephoros’a Manastır’ı bağışladığını belirten kitabeli mozaik bir pano yer alır. Panoda, Meryem ve çocuk İsa, İmparator X. Konstantin ve Nikephoros yer alır. 1800’lerde yapıyı gören araştırmacılar tarafından kitabesinin kopyalandığı fakat orijinal mozaik panonun tanınmayacak halde olduğu ifade edilmektedir.