ArkeolojiDoğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

24.08.2023 - 02:42 | Son Güncellenme:

Elazığ’a Urartuların armağanı olan Harput Kalesi’ndeki kazılarda, binlerce yıla yayılan farklı uygarlıkların izleri sürülüyor. Tarihte iktidar mücadelelerine sahne olan kale, şimdi kültür turizminin gözde mekânlarından olmaya aday.

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Burak Demirbaş | burakdemrbs@gmail.com- Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, tarihsel mirasıyla tüm dünyanın odağında olmayı sürdürüyor. Bu zengin mirasın örneklerinden biri de Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısının sürdürüldüğü Harput Kalesi... Kaledeki kazılarla beş bin yıllık bir tarih gün yüzüne çıkıyor. Harput Kalesi, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunan Elazığ’ın Harput ilçesindeki en önemli tarihi yapılardan biri. Kale, 2800 yıllık tarihi boyunca Harput’taki farklı medeniyetlere şahitlik etmiş. M.Ö. 8. yüzyılda Urartular tarafından yapılan kale, M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Perslerin hâkimiyeti altına girmiş. M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 11. yüzyıl arasında Part, Roma, Bizans ve Abbasiler arasında büyük mücadelelere sahne olan kent, 11. yüzyılın sonuna kadar Bizans hâkimiyeti altında kalmış. Beylikler Dönemi’nde 1085 yılında Çubukoğullarına ev sahipliği yapan bölge, ardından Artukoğulları ve 1234 yılında da Selçukluların yönetimine geçmiş. Kale, Artuklu Beyi Belek Gazi’nin ve Selçuklu Beyi Alâeddin Keykubad’ın hükümet merkezi olurken, 1465 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan tarafından ele geçirilerek Akkoyunluların da idaresinde yer almış. 1515 yılında ise Cumhuriyet’e kadar son kez el değiştirerek Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmış.

Haberin Devamı

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Kalede çok sayıda takı da bulundu.

Kaleye giriş

Harput Kalesi’ne uzaktan baktığınızda, sanki sarp kayalar üzerine yapılmış bir kartal yuvası görüyorsunuz. Kalede arkeolojik kazılar, ETİ Bakır’ın desteğiyle hız kesmeden sürüyor. Kalenin girişine yaklaştığımızda bizi karşılayan Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç oluyor. Öğle vakti yaklaşırken, güneş kendisini daha fazla hissettirmeden geziye başlamak için can atıyoruz. Kalenin tek giriş noktası olan kuzey tarafındayız. İç giriş kapısından geçerken buranın Roma Dönemi’nde yapıldığını öğreniyoruz. Kalenin dört gizli geçidi olduğunu öğrenmek ise bizleri heyecanlandırıyor. Kapıdan giriş yaptıktan sonra ilk olarak kale içindeki demirci atölyelerini ziyaret ediyoruz. Atölyelerde çeşitli metal malzemelerin üretildiği fırınlar bulunuyor. Burada yapılan kazılarda çok sayıda at nalı, ok ucu, fare kapanı gibi objelerin yanı sıra metal türlerinin tamamının bulunduğunu öğreniyoruz. Aytaç Hoca, atölyenin altında bir de sarnıç olduğunu dile getiriyor. Heyecanla sarnıcı görmeye geçiyoruz. Sıcağın da kendisini yavaş yavaş hissettirmeye başladığı bu anlarda sarnıcın serinliği, bizleri bir süre rahatlatıyor. Birkaç basamak indikten sonra sarnıcın dibinde hâlâ su olduğunu fark ediyoruz.

Haberin Devamı

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç

 Zindan sarnıç

Bir sonraki durağımız kaleyi asıl meşhur eden sarnıç oluyor. 25 metre derinliğinde, 112 basamakla inilen bu sarnıcın dibinde su biriktirmek için üç havuz mevcut. Aslında burası bir sarnıç olduğu kadar önemli komutanları ve tarihi figürleri ağırlamış bir zindan. Sarnıcın ünü, 1122-1123 tarihleri arasında Artuklu Beyi Belek Gazi’nin, Haçlı Kralı II. Boudouin ve Urfa Senyörü I. Joselin’i esir alarak burada hapsetmesinden geliyor. Bu esirler kalede bulunan gizli geçitlerden birini kullanarak kaçmaya kalkıyor ancak tekrar yakalanıyorlar. Sarnıç, Osmanlı Padişahı IV. Murad devrinde, Bağdat Seferi sırasında Safevi komutanlarının tutulduğu yer olarak da biliniyor. Kalenin her noktasında ayrı bir medeniyetin izleri bizleri bekliyor. Sarnıçtan çıktıktan sonra bir mescitte buluyoruz kendimizi. Burası, 1085 yılında Çubukoğulları tarafından inşa ettirilmiş. Bir diğer görülmeye değer alan ise Urartu Dönemi’ne ait üç adet kutsal alan. Doğal kayaçların üzerinde yer alan kurban tören alanında mızrakların konduğu yerler oldukça belirgin. Kale kazılarında çıkan buluntular arasında birçok takı ve 1450’li yıllara ait Çin porselenleri de var. Buluntular, kalede mumhane ve camhane olduğunu da düşündürüyor.

Haberin Devamı

Harput evleri

Kale içerisindeki bir eve giriş yaparken, kazılarda bulunmuş el değirmenleri, havanlar ve eritilmiş madenin döküldüğü bir kalıp taşı bizleri karşılıyor. Ev, Elazığ’a özgü “kürsübaşı” geleneğinin izlerini taşıyor. Bu gelenek, ismini, eski Harput evlerinde kış mevsiminde kullanılan, soba görevi gören özel düzenlenmiş “kürsü” etrafında ısınmak, sohbet etmek, eğlenmek amacıyla bir araya gelinmesinden alıyor. Bu evde de odanın ortasında bir tür tandır bulunuyor. Son olarak tepeye çıkmak için “ha gayret” diyoruz ve Harput’un eşsiz manzarasına kalenin içerisindeki tepeden bir göz atıyoruz. Buradan kalenin yamacında bulunan Meryem Ana Kilisesi de görünüyor. Kiliseden gizli bir geçidin kaleye geldiği biliniyor. Kilisede görevli papazın, Urfa Senyörü’nü tedavi etmesi nedeniyle buraya verilen, bölgenin ünlenmesinde pay sahibi birçok ödül ve nişan da mevcut

Haberin Devamı

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Kalenin efsaneleri

Harput Kalesi, “süt kalesi” olarak da biliniyor. Kalenin beyaz kalker taşından yapıldığı için bu isimle anıldığı düşünülse de Prof. Dr. İsmail Aytaç, Mimar Sinan’ın yapılarının analizinde harca karıştırılmış süt ve kuru soğan olduğu yönünde tespitler yapıldığını hatırlatarak “Bu şekilde harcın dayanma gücü 8-10 katına çıkıyor. Kalenin bazı kilit noktalarının harcında, süt kullanılmış olabileceğini söylemek yanlış olmaz” ifadelerini kullanıyor.

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Değirmen taşları ve döküm kalıpları

Kaleyle ilgili bir başka efsane de ünlü komutanların tutulduğu zindan ve sarnıçla ilgili. Gelinlik çağında vefat eden genç bir kızın ruhunun sarnıçta yaşadığına inanılıyor.

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası

Kazılarda bulunan kemik eserler

Pisa’yı kıskandıran minare

İtalya’da bulunan Pisa Kulesi, 5.5 derecelik eğriliği ile meşhurdur. Ancak ondan daha eğik başka bir yapı daha var: Harput Kalesi’ne komşu Ulu Cami. İran Selçuklularının geliştirdiği mimari tipinin Anadolu’daki ilk örneği olan caminin yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte vergi kitabesinden 1156-1157 tarihleri arasında Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yaptırıldığı kabul ediliyor. Minarenin eğri olma hikâyesi ise şöyle: 1850’li yıllarda yaşanan bir depremde minarenin şerefenin üzerinde kalan kısmı yıkılıyor. Depremden sonra yeniden tamir edilirken 3.5 ila 6.5 derecelik bir eğrilik meydana geliyor. Bugün hâlâ depremlere karşı sağlam durmasının sebebi de minaredeki bu esneklik payı.

Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı: Harput’un kartal yuvası