ArkeolojiÇizgiyle zenginleşen mitoloji

Çizgiyle zenginleşen mitoloji

19.09.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:

Türk Mitolojisi Atlası’nın yaratıcısı Bartu Bölükbaşı, bu alandaki çalışmalardan çok umutlu. Amacının şoven hislere oynamak olmadığını vurgulayan Bölükbaşı, Türk mitolojisi ve tarihini sosyal yönleriyle bugüne yansıtmaya çalıştığını belirtiyor.

Çizgiyle zenginleşen mitoloji

Görkem Evci | gorkem.evci@milliyet.com.tr- Bartu Bölükbaşı’nın yazıp çizdiği Türk Mitolojisi Atlası, bir yandan Türk mitolojisine ilişkin kapsamlı akademik bilgiler içerirken bir yandan da çizimlerle bu alana yepyeni ve çok zengin bir katkı sunuyor. Kitap kısa sürede iki baskı yaptı, üçüncü baskısı da yolda. Bölükbaşı ile Türk mitolojisini ve büyük bir ilgiyle karşılanan kitabını konuştuk...

Haberin Devamı

+İki ilgi çekici alanı bir araya getiren bir iş var önümüzde: Çizim ve mitoloji. Çizim eğitimini aldığınız işiniz. Mitoloji merakı nereden geliyor?

-Mitoloji merakım büyük oranda içine doğduğum aile kültürü ile ilişkili. Bu merakın doğuşunu sağlayan başlıca sebep altı dil bilen bir nöroloji profesörü olduğu kadar sosyal bilimler ve dinler tarihi alanlarında birçok doktora düzeyinde araştırmacının ağzını açık bırakacak düzeyde birikim sahibi olan babamdı. Farmakolog olan annem ise üstünde çalıştığı halisünatif bitkiler ve mantarlar aracılığıyla bana ilham vererek mitoloji merakımın insan merkezli bir noktada sıkışıp kalmasını engelledi, böylece doğanın egzotik yönleriyle ilgilenmememi sağladı. Babam tipik bir Kemalist olduğu için Türk tarihi ve kültürünün yanı sıra üstünde yaşadığımız Anadolu coğrafyasının kadim kültürleri olan Hititler, Luviler, Arzawa krallıkları ve Karialılar gibi toplumları da kendi kökleri olarak görüyor ve onların kültürel miraslarını da tereddütsüz sahipleniyordu. Çocukluğum Aydın ve Denizli’de geçtiği için de okuduğum mitolojik öyküleri etrafı kaplayan antik kentlerin kalıntılarına bakarak zihnimde canlandırmak en büyük zevkimdi diyebilirim.

Haberin Devamı

Çizgiyle zenginleşen mitoloji

“Utanç verici” eksiklik

+Türk mitolojisinin kaynakları, özellikle yeniden üretimi çok sınırlı. Sizin beslendiğiniz kaynaklar neler?

-Akademik kaynaklar bakımından ülkemizde Türk mitolojisi Kemalist devrimin ardından müthiş bir sıçrama yaparak Emel Esin ve Abdülkadir İnan gibi araştırmacılar sayesinde kendi kendini inşa etmeyi başarmış fakat 1950 yılındaki kritik dönemeçlerin ardından devlet eliyle unutulmaya terk edilmiştir. Bu dönemde Bahaeddin Ögel gibi araştırmacılar olsa da akademi bir daha asla Atatürk Dönemi’ndeki teşvik ve yönlendirmeyi görmemiştir. Türk mitolojisi, Eski Türkçe ve eski Türk arkeolojisi konusunda uluslararası düzeyde kaliteli eserler üreten Hayrettin İhsan Erkoç, Sergen Çirkin, Hatice Şirin gibi araştırmacılarımız sayesinde bu problem yavaş yavaş aşılmaya başlanmıştır. Türk mitolojisinin ana kaynaklarına gelindiğinde ortadaki malzemenin onda sekizi Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği bünyesindeki araştırmacılar tarafından kayda geçirilmiştir. Türk mitolojisinin maddi kültürü ise Sergen Çirkin ve Semih Güneri’nin kanıtlarıyla ortaya koyduğu gibi Sibirya-Altay sahasında 12 bin yıl önceye kadar gitmektedir. Saymalıtaş kaya resimlerinden Göktürk yazıtlarına, Irk Bitig kitabından Dede Korkut Masalları’na dek uzanır. Günümüze gelirsek görsel kaynak olarak neredeyse hiçbir şey bulunmadığını belirtmek gerek. Yanı başımızdaki Slav halklarının başta Rus halkı olmak üzere mitolojilerini 100 yılda neredeyse yoktan var ederek bu öyküler üstüne göz kamaştıran yağlı boya resimler yapıp müzikler bestelediğini ve piyesler yazdığını akılda tutarsak bu utanç verici bir durum.

Haberin Devamı

+Kısaca Türk mitolojisini, panteonu tanıtır mısınız?

-Kahramanlar, tanrılar ve mitolojik sahneler Sibirya taygasının manzaralarını, bitki ve hayvan çeşitliliğini taşırlar. Evren üçe bölünmüştür: Gök tanrılarının ve onların orduları ile hizmetkârlarının mekânı olan üst dünya; insanlar, devler, iyeler, yersu tanrılarının çoğunu barındıran orta dünya ve sonradan içindeki tüm karanlık tanrılar ve yaratıklarla dolu yer altı dünyasına dönüşecek öte dünya. Ağaçlarla özel bir ilişkisi vardır Türklerin. Özgün türeyiş anlatıları tanrıların yeryüzündeki bedenleri olan kayın ağaçlarındandır ve sonradan Umay adını alacak ana tanrıça, yazılı ve sözlü kültürde silinmeyecek izler bırakmıştır. Eski Türk dini başından beri çok tanrılı bir panteona sahiptir. İlerleyen yüzyıllarda Ülgen adıyla karşımıza çıkacak olan Kök Tengri, eril fırtına tanrısıdır ve devleti yöneten egemen sınıf olan bahadırlar Kök Tengri kültünün sürdürücüsüdür. Tanrıça Umay onun eşidir. Devleti yöneten kağanlar ve hatunlar onların uzantıları veya mitolojik terimlerle konuşmak gerekirse “avatarları” gibi görülürüler. Panteonun merkezindeki bu iki tanrının yanı sıra Öd Tengri, Bod Tengri, Kara Tengri, Yer Tengri gibi tanrılar bulunur. Başlıca ritüeller çoğunlukla Türkçede kam, kaman, bögü, oyun adlarıyla bilinen şamanlar tarafından gerçekleştirilir. Bunlardan bazıları yer altı ruhlarını kovmak için yapılan ateşle arındırmak, ateş iyeleriyle temas kurarak kehanette bulunmalarını sağlamak, ölmüş ata ruhlarını yüceltip kurbanlar sunmaktır. Bunun yanı sıra tanrıları yatıştırmak veya yüceltmek, onurlu bir ölüm sayesinde yer altı dünyasında yeniden doğmaktan kaçınmak ve ekonomik güçleri yenilemek gibi amaçlarla gerçekleştirilen insan kurbanı törenleri de mevcuttur.

Haberin Devamı

Çizgiyle zenginleşen mitoloji

Haberin Devamı

“Şoven hislere oynamıyorum”

+Mitoloji, tarih, arkeoloji devletler tarafından ulusal bir kimlik yaratmanın aracı olarak kullanılabiliyor. Özellikle geçtiğimiz yüzyılda daha yaygın bir tavırdı bu. Sizin çalışmanız da belki milliyetçi bir perspektifle alımlanmış olabilir. Sizin motivasyonunuz neydi?

-Böyle algılanmadığını garanti edebilirim çünkü ilk günden beri amacımın hamasi bir üslupla şoven hislere oynayarak şöhret kazanmak olmadığını, Türk mitolojisinin bilince çıkarılmasının halkımızın tamamının kazanımı olduğunu çok fazla vurguladım. Öncelikle ben sağ siyasi gelenekten gelmiyorum, sosyalistim. Eski Türklerin görece eşitlikçi askeri demokratik dönemine (bu tabir Marx ve Engels’e ait) gönderme yaparak devlet karşısında toplumu önceliyorum. Kurultay ve toy meclislerinde olduğu gibi yönetenlerin bugün de demokratik yollarla halka hesap vermeleri gerektiğini ifade ediyorum. Çok tanrıcı dönemin inanç özgürlüğünü vurguluyorum. Kısacası eski Türk dönemini göstererek bugün de toplumun, özel olarak da her renkten çalışan sınıfın gerek devlete gerek sermayeye karşı özgürlüğünü, refah ve hak arayışını teşvik ediyorum.

+Bundan sonra nereye evrilecek çalışmalarınız? Türk mitolojisi konusunda yapılacak çalışmalardan umutlu musunuz? Bir film, bir oyun gelir mi sizce?

-Daha umutlu bir dönem yaşamadım. Türk rönesansı kendi devinimiyle giderek daha da hızlanıp çeşitlenecek ve zirveye henüz yaklaşmadık bile. Sektör bu süreci hızlandırmak istiyorsa kesinlikle oyun endüstrisini teşvik etmeli. Şahsen Türk mitolojisi temalı fantastik serim olan Gesar’ın FRP oyununa odaklanmış durumdayım. Bunun yanı sıra “Eski Türk portreleri” adı altında tarihte öne çıkan kadın ve erkek Türk fenomenlerinin şık portrelerini çizerek ülkemizdeki içler acısı anıt heykellerin yarattığı estetik tahribatını onarmaya çalışıyorum. Projenin yarısından fazlası bitti. Dizi ve film sektöründeki durum milyonlarca liralık yatırıma rağmen şimdilik iç açıcı değil, siyasi sebeplerle çok fazla manipülasyon ve çarpıtma görüyorum. Bu tavır son bulursa eminim müthiş işler çıkartacak genç yeteneklerin önü açılacaktır.