20.11.2023 - 03:50 | Son Güncellenme:
Ayten Hazır
Ayten Hazır | ten_ten85@hotmail.com - Aphrodisias Antik Kenti’ni Ara Güler’in keşfettiği söylense de aslında Aphrodisias, Güler dünyaya gelmeden çok daha önce, 18. yüzyıldan beri biliniyordu. Hatta 1904– 1905 yıllarında kazı bile yapılmış, ortaya çıkarılan bazı eserler çoktan yurt dışına satılmıştı. Ancak Ara Güler’in, basının ve bilim dünyasının ilgisini çekerek antik kentin popüler hale gelmesini sağladığını söyleyebiliriz. Peki, Ara Güler’in Aphrodisias ile tanışması nasıl gerçekleşti? 1958 yılı sonbaharında, Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde, Akçay üzerine inşa edilen Kemer Barajı tamamlanmıştır. Barajın açılışını Başbakan Adnan Menderes yapacaktır. Hayat Mecmuası da bu açılışın haberini yapmak için Ara Güler’den barajın renkli fotoğraflarını çekmesini ister. Renkli fotoğrafların kaliteli çıkması için fotoğrafların basımdan üç gün önce mecmuaya teslim edilmesi gerekmektedir. Ara Güler açılıştan önce İstanbul’dan uçakla İzmir’e, oradan da otobüsle Aydın’a gelir. Aydın Valisi’ne çıkıp kendisine bir araç ve şoför verilmesini rica eder. Ardında da kendisine tahsis edilen araç ve şoförle yola çıkarlar. Baraja vardıklarında güneşin fotoğraf çekimine uygun olmadığını fark eder ve güneşin batmasını beklerken çok geç kalırlar. Bunun üzerine şoför söylenmeye başlar; “Çok geç kaldık, benim eşimle randevum vardı. Bilseydim başka birini gönderirdim.” Ara Güler fotoğrafları çektikten sonra yola çıkarlar. Şoför kestirme bir yol bildiğini, oradan giderlerse daha erken varacaklarını söyler. Ancak bir süre gitmelerine rağmen bir türlü bildikleri bir yola çıkamazlar ve epey dönüp dolaştıktan sonra kaybolduklarını anlarlar. Bu sırada biraz ileride bir köy olduğunu fark ederler ve gece burada konaklayıp sabah yola çıkmaya karar veriler.
İlk şaşkınlık
Köye vardıklarında ilk ışık gördükleri yere, köyün kahvesine girerler. Köye vardıklarında saat 11’i göstermektedir; kahve kapanmak, gaz lambasının alevi sönmek üzeredir. Onlar gelince gaz lambasının alevini biraz daha açarlar. Ara Güler’in gözleri karanlığa alışınca hayretler içinde etrafına bakmaya başlar. Kahvenin tavanına Roma sütunu direk yapılmış, masa olarak kullanılan sütun başlarının üzerinde kâğıt oynanmaktadır. Ara Güler, köylülere, bu taşları nereden bulduklarını sorunca köylülerden “Ohoo! Bundan bizde çok var” yanıtını alır ve köylülerin nerede yaşadıklarının farkında olmadıklarını anlar. Güler, sabah erkenden kalkarak köyü dolaşmaya çıkar. Renkli filmleri barajda kullandığı, elinde sadece siyah beyaz film kaldığı için ne gördüyse siyah beyaz fotoğrafını çeker. İstanbul’a döndüğünde barajın fotoğraflarını verir ve orta sayfada renkli fotoğraf olmak üzere haber yayımlanır. Sonra arkadaşlarına Geyre adında bir köyde acayip şeyler gördüğünü söyler ama kimse umursamaz, hatta “Ne yapsın okuyucu taş yığınlarını” diyerek dalga geçilir.
Ara Güler de fotoğrafları İngiliz dergisi Architectural Review’ya gönderir. Dergi, röportaj ve fotoğraflara 10 sayfa ayırır. Architectural Review’yu, Amerika’dan Horizon dergisi izler. “Röportajınızı çok beğendik, biz renkli yayınlamak istiyoruz. 10 sayfa yer ayırıyoruz. Ama bize renkli fotoğraf ve bu bölge hakkında yazılı bilgi verin” derler. Bunun üzerine Ara Güler iki arkadaşını da yanına alarak yine Aydın’a, valinin yanına gelir ve kendisine bir araba ve aynı şoförün verilmesini ister.
Üç günlük mesai
Köye geldiklerinde, Güler şoföre üç gün sonra kendilerini almasını söyler. Bu sefer daha donanımlı bir şekilde fotoğrafların çeker ve Horizon dergisine gönderir. Yer hakkında bilgi verecek birini ararken de Müzeler Genel Müdürlüğünden Amerika’da Princeton Üniversitesi’nde görev yapan Kenan Erim adında çok başarılı bir hoca olduğunu öğrenir. Dergiye Kenan Erim’in adresini verir. Erim yazıyı yazdıktan sonra Geyre’ye gelip incelemeler yapar. Akşam Nazilli’de otel odasında dinlenirken günlüğüne “Hayatımda yeni bir dönem başlıyor” diye not düşer. Yaklaşık 30 yıl süren o dönem, 1990 yılında sona erer. 61 yaşında hayata gözlerini yuman Erim, Türkiye’de bir ilk olarak özel bir izinle Aphrodisias’a gömülür. Işıklar içinde uyusun...