20.03.2023 - 04:29 | Son Güncellenme:
Dr. Bilge Yılmaz Kolancı
Dr. Bilge Yılmaz Kolancı | bilgeeyilmaz@gmail.com/ Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü- Binlerce yıldır sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’nun ne kadar özel bir geçmişe sahip olduğunu kanıtlayan yerleşimlerden birisi de Attouda Antik Kenti’dir. Denizli’nin Sarayköy ilçesine bağlı Hisar köyü (mahallesi) sınırlarında yer alan bu küçük ve sevimli tepe yerleşimi, doğası ve tarihi güzellikleriyle karşımıza çıkan bir zaman tünelidir. Attouda’da 2021 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izinleriyle, Pamukkale Üniversitesi adına tarafımızca gerçekleştirilen bilimsel yüzey araştırmaları, yerleşimin 2700 yıldır kesintisiz bir yaşama sahne olduğunu, Anadolu insanının bu tarihi ve kültürel birlikteliği nasıl oluşturduğunu somut olarak gözler önüne sermektedir. Günümüzdeki araştırmalarla kuruluşunun M.Ö. 7-6. yüzyıla uzandığı tespit edilen yerleşim, ziyaretçilerini Hellenistik, Roma İmparatorluk, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait kültür katmanlarıyla karşılayan önemli bir kültür hazinesidir. 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan bu yerleşim, antik kentin üzerinde kurulan ve geleneksel kırsal mimari mirasını yansıtan Hisar köyüne ait 143 adet tescilli yapısıyla birlikte aynı zamanda Kentsel Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir. Farklı dönemlere ait kalıntılara sahip bu özel doku, yemyeşil bir doğanın kucağında, eski ihtişamına kavuşacağı günleri beklemektedir. Antik kentin üzerine kurulan ve yakın bir zamana kadar yaklaşık 1500 kişilik bir nüfusa ev sahipliği yapan Hisar köyü, günümüzde yalnızca 35-40 kişinin yaşadığı neredeyse terk edilmiş bir yerleşimdir.
Zengin bir sınır kenti
Salbakos (Babadağ) Dağı’nın üzerinde kurulan Attouda, Antik Dönem’de Karia ve Phrygia bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan bir sınır kentidir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde Karia kentleri arasında bulunan yerleşim, Diokletian Dönemi ve sonrasında yapılan düzenlemelerle Phrygia Bölgesi kentlerine dâhil edilmiştir. Hellenistik dönemde kendi adına sikke basmaya başlayan kent yine bu döneme tarihlenen epigrafik verilerle Pergamon Krallığı’na bağış yapabilecek yüksek gelire sahip vatandaşların yaşadığı zengin bir yerleşim statüsüne ulaşmıştır. Ancak kentin gelir seviyesinin en yüksek noktaya ulaştığı asıl zaman dilimi Roma İmparatorluk Dönemi’dir. Söz konusu dönemde ulaşılan zenginlik ve refah,mimari ve heykeltıraşlık buluntuların yanı sıra yazıtlar, sikkeler ve diğer küçük buluntular aracılığıyla da izlenebiliyor. Bu zenginliğin önemli bir sebebi, Attoudalı ünlü Carminii sülalesidir. Anadolu’da çeşitli resmi ve dini görevlerle yüksek mertebeye getirilen bu soylu ailenin üyeleri, özellikle Aphrodisias kentinde aldıkları önemli görevler ve hayırseverlikleri ile tanınmaktadır. Aphrodisias Antik Kenti’nde, Aphrodite Tapınağı’nın baş veznedarı ve başrahibirahibesi olarak görev alan aile üyeleri, aynı zamanda Attouda’daki Meter Adrastos (Kybele) kültünde de başrahip ve rahibe olarak görev almıştır.
Roma İmparatorluk Dönemi’nde her iki kent arasında kurulan yakın ilişkiler, Attouda’nın gelişimine katkıda bulunmuş ve küçük bir tepe yerleşimi olmasına rağmen kentin zengin ve kaliteli işçiliğe sahip mimari yapılar ve heykeltıraşlık eserleriyle donatılmasına yol açmıştır. Henüz bilimsel nitelikli kazıların başlamadığı yerleşimde karşımıza çıkan mevcut mimari blok ve eserler, yerleşimin zenginliğinin önemli bir kanıtıdır. Hisar köyüne ait konutların duvarlarında veya yerleşim içerisinde farklı noktalarda karşımıza çıkan kalıntılar, binlerce yıldır yaşanan tarihî birlikteliği gözler önüne seriyor. Attouda kentine ait birçok tarihi eserin, köy halkı tarafından farklı işlevler kazandırılarak kullanılmaya devam ettiği bu yerleşim bütünüyle bir açık hava müzesi görünümündedir.
Köyün tarihi
Attouda Antik Kenti’nin olduğu kadar, Hisar köyünün geçmişi de oldukça önemli bir tarihi barındırıyor. Antik kentin üzerinde bulunan Hisar’ın kuruluşu Anadolu Selçukluları Dönemi’ne uzanıyor. Köyün girişinde bulunan türbedeki Mecnun Dede isimli tarihî şahsın, bölgenin ele geçirilmesinde büyük rol oynayan Selçuklu birliklerinin kumandanı olduğu düşünülüyor. Bölgenin 1429 yılından itibaren Osmanlı topraklarına katıldığı ve Hisar’ın, Kütahya sancağına bağlandığı biliniyor. Bu tarihlerden günümüze kadar bir Türk yerleşimi olarak karşımıza çıkan Hisar’da 19. yüzyıla tarihlenen Hisar Köyü Camii önemli dini nitelikli tescilli yapılardan birisi olarak günümüze ulaşmıştır. Camide halen kullanılan ve Antik Dönem’e ait çeşitli yapı bloklarından oluşturulan musalla taşları, caminin bahçesinde ve duvarlarında kullanılan devşirme bloklar, yapıya özgün tarihi bir doku kazandırıyor. Bu yapının dışında, modern mezarlıkta Osmanlı Dönemi’ne tarihlenen çok sayıda mezar taşı ve yerleşim içerisinde çeşme gibi yapıların varlığını gösteren kitabeler de tespit edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde köy meydanında tarihî nitelik taşıyan değirmen, sinema, köy kahveleri, öğretmen evleri gibi önemli yapılar karşımıza çıkıyor. Bunların yanı sıra eski fotoğraflardan tespit edilen ancak günümüze ulaşmayan Erken Cumhuriyet Dönemi ilk mekteplerinden bir köy okulunun varlığı da biliniyor. Yakın bir zamana kadar ekonomik geçim kaynağı büyük ölçüde dokumacılığa dayanan köyde bugün üretim yapan iki hane bulunuyor. Köy içerisinde yapılan gezilerde, sokak aralarında “eşek” denilen mekanizma üzerine serilmiş kurumaya bırakılan renkli iplikler yerleşime farklı bir canlılık ve ambiyans kazandırıyor. Attouda Antik Kenti ve üzerinde yaşamını devam ettiren Hisar köyü, binlerce yıldır kazandığı tarihi dokusuyla birlikte kadim Anadolu topraklarının önemini somut olarak ortaya koyan özel yerleşimlerden birisidir. Antik kentte ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilecek kazı çalışmalarına ek olarak Hisar köyüne ait tescilli yapıların restorasyon çalışmalarının da hayata geçirilmesi, yerleşimdeki tarihî dokunun gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması ve korunması adına büyük bir önem taşıyor.