Yüzyılın projesi için parasızlığı, sıtmayı bile yendiler! 33 yıl savaşa kurban gitti
Panama Kanalı 1800'lerin sonunda, yeni yüzyıla geçerken en büyük projelerden biriydi. Ancak başından beri talihsizlikler ve mücadelelerle dolu bir inşa serüveni olan dev proje sonunda kaderinden kaçamadı. Tüm görkemiyle açılışı için hazırlık yapılan kanal, I. Dünya Savaşı’nın başladığı gün duyuruldu. Tabii ki 4 yıl sürecek olan savaşın yanında 33 yılın esamesi okunmayacaktı.
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Hayatta bazen her şey planlandığı gibi gitmez. Bazen gidilmesi gereken yolun önce inşa edilmesi gerekir. Aslında zafere ulaşmak için engelleri aşmak bitiş çizgisine ulaşmaktan daha önemli olabilir. 33 sene emek de verilse, toplamda geçen 12 binden fazla günden biri yanlış seçerseniz zafer, kazanılmamış bir savaş olur. 1914’te artık iyice alevlenmiş ‘siyasi’ cephede, asker postalları altında ezilen topraklar kanla sulanmak üzereydi. Savaşı başlatan kurşun atılmadan önceki 33 sene tek bir kanalın yapımı için, virüsleri, imkânsızlıkları, parasızlığı bile yenen yorgun ve kadim şehir Panama, tarihin en önemli projesini savaşa kurban verdi. Bugün tüm dünyada denizcilik için en önemli noktalardan biri olan Panama Kanalı açılışından 37 gün önce Avusturya Prensi Franz Ferdinand’a atılan kurşuna yenildi. İnşası için önce demiryolu yapılan ve sıtma, sarıhumma gibi amansız hastalıkların yenilmesi gereken Kanal’ın kaderi talihsizliklerle doluydu. En önemlisi ise açılışının savaşın başladığı günle aynı güne denk gelmesi oldu.
PANAMA KANALI DENİZCİLİĞİN KALBİ OLACAK
Panama’nın stratejik konumu çok kritik ve Amerika için son derece önemliydi. Henüz genç bir devlet olan Amerika, kendisine göre daha köklü Fransızlara sözünü pek de geçiremiyordu. Dünyanın dört bir yanında sömürgesindeki devletlerde sözü geçen Fransa’nın gözü ise Panama’daydı. Tüm dünya 2 okyanusu birbirine bağlayabilecek bu noktanın öneminin farkındaydı. 19. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde ise artık harekete geçilmeliydi. Fransızlar tarafından jeo stratejik çıkar ve yeni sömürgeler elde etmek amacıyla Süveyş Kanalı’nın da proje sahibi olan Ferdinand De Lesseps, Panama Kanalını bir şirket halinde yürütmek için faaliyete geçti. Zor ve dev bir proje olacak Panama Kanalı, yüzyılın projesiydi. 1879’da 22 uzmanla yapılan toplantıda inşa süreci ve sonrası detaylı şekilde değerlendirilmiş ve artık projeye başlamak için ilk kazmayı vurma vakti gelmişti. Ancak yapılan yanlış hesaplar işlerin pek de istendiği gibi gitmemesine neden oldu. Yanlış hesapların, dünyanın en önemli projelerinden biri katledeceği ise her geçen gün binlerce işçi hayatını kaybedince anlaşıldı.
Bugün 9 ila 10 saate bir geminin geçebildiği kanal, yılda 15 ila 20 bin gemiyi misafir ediyor. Ancak inşa edildiği yıllarda yaşanan zorluklar, zaten çok değerli olan kanalı daha da önemli hale getiriyor. Panama Kanalı, Kuzey Amerika’nın en güneyindeki Panama Cumhuriyeti devletinin sınırlarında yer alıyor. Panama’yı Panama yapan en önemli yapı olma özelliğini taşıyan kanal sayesinde gemiler, Güney Amerika’nın en güneyindeki Horn Boğazı'nı dolaşmadan Pasifik Okyanusu'ndan Atlas Okyanusu'na 13 kilometrelik yol tasarrufu yaparak geçiyor. Panama Kanalı’nı dünya üzerindeki diğer kanallarden ayıran özellik ise tam ortasında deniz seviyesinden 28 metre yükseklikteki Gotun Gölü’nün bulunuyor olması. Gotun Gölü doğal yollarla oluşmuş bir su kütlesi değil. Gotun Barajı yapımı sırasında taşan sularla oluşan gölünde sınırları içine alan kanalda hiç balık bulunmuyor. Nasıl olur da dev su kütlesinin içinde hiç balık olmaz diye soranlar ise cevabı gölün deniz seviyesinden yüksekte olduğunu öğrendiklerinde alıyor. Gölün iki yüzeyinin de okyanuslardan daha yüksekte bulunması, kanalın asansör gibi kademeli bir şekilde yükselerek tasarlanmasını mecbur kılmıştı. Kanaldaki yükselen havuzlar sayesinde gemiler, Gotun Gölü’ne ulaşıyor ve gölü geçtikten sonra tekrar havuzlar sayesinde kademe kademe aşağı indirilerek kanalın tamamını deniz seviyesinde geçmiş oluyor. 1800’lerin sonunda başlamış bir proje olması, Panama Kanalı’nı daha da inanılmaz ve hayranlık uyandırıcı bir yapı haline getiriyor.
KURŞUNDAN SONRA JAPONYA’DAN ÜLTİMATOM
Panama Kanalı'nın inşası sırasında binlerce kişi hayatını kaybetmişti. Ancak 33 yılda kaybedilen 27 bin kişinin yanında, 4 yıl sürecek olan I. Dünya Savaşı’nda 10 milyon kişi can vermişti. Üstelik kanalın tamamlanması savaşın başlamasıyla aynı güne denk gelmişti. Bir savaş bitmiş bir savaş başlamıştı. Bu kez yaşanacaklar acı dolu olacak ve 33 yılda tamamlanan kanalın ışıltısını da söndürecekti. Kanalın açılmasından 37 gün önce zaten kapıda olan dünya savaşının fitilini Avusturya Prensi Ferdinand’ın bir Sırp tarafından vurulması ateşledi. Artık işler iyice kızışmıştı. Savaşın ayak sesleri, asker postallarının patırtısını gölgede bırakacak kadar güçlüydü. Takvimler 15 Ağustos’u gösterdiğinde ise dokunanı yakacak alevler, Japonya ve Almanya arasında ültimatomla parladı. Artık 4 yıl boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olacak, ülke sınırlarını değiştirecek savaş başlamıştı. 1914’ün ağustosunun tam da ortası, Japonlar için dönüm noktası olmuştu. Onlar bu günü ‘Japonya’ var oldukça hatırlayacak ve anacaktı. Ancak bu dönüm noktası yalnızca Japonlar için bir şeyleri değiştirmedi.
15 Ağustos 1914'te Japonya Hükümeti’nin Almanya'ya bir ültimatom göndererek tüm Alman gemilerinin Japonya ve Çin sularından çekilmesini, Çin'in Şantung Yarımadası'nda bulunan ve Almanya'nın en büyük denizaşırı deniz üssü Tsingtao'nun kontrolünün 23 Ağustos öğlene kadar Japonya'ya teslim edilmesini talep etmesi İngilizlerle yapılan bir iş birliğiydi. I. Dünya Savaşı’nın 2 önemli tarafı İngiltere ve Almanya resmen karşı karşıyaydı. İngiltere'nin Almanya'ya karşı I. Dünya Savaşı'na girmesinden bir gün sonra Britanya dışişleri bakanı Sir Edward Grey, Japon donanmasından, silahlı olan Alman ticaret gemilerini avlamak için deniz yardımı talep etti. Japonya da, savaşı Uzak Doğu'daki kendi çıkarlarını takip etmek için büyük bir fırsat olarak görerek memnuniyetle kabul etmişti. Bir Japon devlet adamı olan Inoue Karou o gün için, "Japonya'nın kaderinin gelişimi için ilahi bir yardımdı" demişti. Japonlar, 15 Ağustos'ta Almanya'ya ültimatom vererek, Britanya ile 1902 ittifak anlaşmalarını onurlandırmayı amaçlamıştı. Tabii Büyük Okyanus’un bir tarafında yaşanan savaş, diğer ucundaki kanalın açılışına gölge düşürmüştü. Hatta kanal unutuldu. Oysa savaş elbet bir gün bitecek ve bu kez ülkeler arasındaki gemilerin oradan geçebilmesi için milyonlarca dolar ödenecekti. Kanaldan 1 kez geçmenin ücreti ise 13 milyon 884 bin 480 lira.
BAŞTAN SONA TALİHSİZLİKLERLE DOLU
Atlas ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlayan bir su yolu oluşturma fikri için 1800’lerde harekete geçilmiş olsa da ilk fikirler 1500'lü yıllarda ortaya atılmıştı. Kâşif Vasco Nuñez de Balboa, iki okyanusu dar bir kara şeridinin ayırdığını fark edince, İspanya Kralı I. Charles bölge valisinden Chagres Nehri boyunca bir rota araştırması yapmasını istemişti. Dağlık, tropikal arazide böyle bir rota çizilmesi o zamanlar için imkânsız olarak değerlendirilmişti. Ancak fikir Avrupa'dan Doğu Asya'ya kısa bir yol olacağından son derece cazipti. Diğer tek rota, fırtınalı, öngörülemez sularla, Macellan Boğazı'ndan geçerek Güney Amerika'nın etrafından dolaşmaktı ya da su yoluna demiryolu ile katkıda bulunularak, Panama Demiryolu'nu kullanıp yükü ve insanları bir okyanustan diğerine taşımaktı. Hiçbiri Panama Kanalı kadar etkileyici olmadığından kanal hep hayal edilmiş ve sonunda yapılmasına karar verilmişti. Ancak bu karar aşaması yaklaşık 300 yıl sürmüştü.
Projeye başlandığında ise sivrisineklerin bölgeye özgü ölümcül hastalıkları taşıdığına inanan baş sağlık görevlisi Dr. William Gorgas kanalı inşa eden ekibe yardımcı oldu. Dr. Gorgas, taşıyıcıları yok etme görevindeydi, ekibiyle evleri titizlikle dezenfekte etti ve su birikintilerini temizledi. Bölgede son bildirilen sarıhumma vakası Kasım 1905'teydi ve sıtma vakaları sonraki on yılda hızla düşmüştü. Panama Kanalı, Amerika Birleşik Devletleri'ne yaklaşık 375 milyon dolara mal oldu. Bu rakama Panama'ya ödenen 10 milyon dolar ve Fransızların projeyi terk ettiklerinde ödedikleri 40 milyon dolar dâhildi. O zamanlar, ABD tarihindeki en pahalı inşaat projesi olan Panama Kanalı’nın inşasında, yaklaşık 3,4 milyon metreküp beton kullanılmış ve Amerikan inşaat aşamasında yaklaşık 240 milyon metreküp kaya ve toprak kazılmıştı.
YOLU 13 BİN KİLOMETRE KISALTTI, 27 BİNDEN FAZLA KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ
Talihsizliklerle dolu inşa serüveniyle Panama Kanalı, nihayet açılmıştı. Ancak kanalın inşası sırasında verilen kayıplar, üzerinden bir dünya savaşı geçse de unutulmadı. Kanalın inşası için yapılan kazı çalışmalarında çıkan atıkların nakledileceği araçların bile yetersiz kaldığı yıllarda işçiler bir de toprak kaymaları ve salgınlarla mücadele etmişti. Sıtma, sarıhumma gibi hastalıklar ve iş kazaları nedeniyle 20 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Üstelik kanalı inşa etmek için ayrılan bütçenin tamamı kullanıldığı halde henüz kanalın yüzde 30’u tamamlanabildi. Projenin akıbeti düşünülemiyor ve parasızlık, inşaatın 1989 yılında durdurulmasını kaçınılmaz kılıyordu. 15 yıl boyunca kaderine terk edilen kanal şantiyesi, Fransızlardan sonra 1904’te ABD’ye devredildi. Ancak talihsizlikler bitmedi. ABD Başkanı Roosevelt Kasım 1906'da bölgeyi ziyaret ettiğinde inşaat yolunda gidiyordu. Ancak projenin mühendisi John Frank Stevens birkaç ay sonra aniden istifa edince projede bir aksama daha yaşandı. 1914’e gelindiğinde ise ortada tamamlanmış dev bir proje ve gemiler için büyük bir kolaylık olacak yeni bir rota vardı. Geride kalanlarsa…
Kanalın tamamlanması çok zor olmuştu. 1989’a kadar hayatını kaybeden 20 bin kişinin üzerine 7 bin kişi daha kanal uğruna can verdi. Toplamda 27 binden fazla kişi kanalın yapım aşamasında hayatını kaybetti. Kanal 287 milyon dolarlık maliyetiyle hala ‘dünyanın maliyeti en yüksek kanalı’ unvanını koruyor. Ancak maliyetinin bu kadar yüksek olmasına ve yapım aşamasında binlerce insanın canından olmasına rağmen Panama Kanalı, Panama halkının refah seviyesinin ciddi oranda artmasını sağlayan en önemli unsur oldu. Panama Kanalı Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında 77 kilometre uzunluğunda. Günümüzde kanalda 10 kişi çalışıyor ve kanal her gün her saat transit hizmetini vermeye devam ediyor.