Yaşına göre hangi oyunları seçmeliyiz?
Seçeceğiniz oyun ve oyuncaklar çocuğunuzun yaş ve gelişim derecesi ile uyumlu olmalı.
Uzman Klinik Psikolog Burcu Gençer Türk
Bebekler ve çocuklar oyun oynayarak öğrenirler. Oyun yoluyla kendi vücutlarını ve etraflarındaki dünyayı keşfeder, becerilerini geliştirirler. Annebabaların çocuklarını, gelişmelerine yardımcı oyunlarla desteklemeleri oldukça önemli. Seçeceğiniz oyun ve oyuncaklar çocuğunuzun yaş ve gelişim derecesi ile uyumlu olmalı. Daha küçük çocuklara yönelik oyunlar ilgi çekici olmayabilirken yaşından daha ileri beceriler gerektiren oyun ve oyuncaklar kendine güvenini zedeleyebilir. Hangi oyunların ne zaman uygun olduğuna karar verebilmek için çocuğunuzun bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini ve çocuğunuzun o dönemdeki ihtiyaçlarını bilmek iyi bir başlangıç noktası.
Doğumu takip eden ilk aylarda bebek vaktinin çoğunu uyuyarak ve beslenerek geçirir. En büyük isteği ihtiyaçlarının karşılanacağına dair bir güvencedir. İhtiyaçlarını karşıladıktan sonra, ona bu güveni sağlamak için yapılacak en uygun şey bol bol dokunmak ve sesinizi duymasına olanak tanımaktır.
Bebekler dünyaya duyusal yetenekleri ile gelmiş olsalar da, bu yetenekleri doğru şekilde kullanmayı öğrenmeleri zaman alır. Bu sebeple özellikle ilk bir yıl boyunca bebekleri mümkün olduğunca fazla duyusal uyarıcıyla tanıştırmak lazım. Farklı sesler, değişik renk ve şekiller hem ilgilerini çekecek hem de dünyayı keşfe başlamalarını sağlayacak. Gövde kontrolünün de kazanılmaya başlamasıyla birlikte ikinci 6 aylık dönemde, bebeğiniz oturmaya emeklemeye ve çevresindekileri tutmaya başlar. Oyunun temelleri bu dönemden itibaren atılır. Çıngıraklar, yumuşak hayvanlar, toplar, bloklar gibi renkli ve sesli oyuncaklar alabilir veya evde etrafınızdaki neredeyse her objeden bir oyun icat edebilirsiniz. Örneğin tencere, kova, şişe gibi farklı sesler çıkaracak objelere değişik hızlarda vurarak çocuğunuzun değişik sesleri ve hatta sebep sonuç ilişkilerini keşfetmesine yardımcı olabilirsiniz. Dokunma, hissetme duyusunun gelişmesi için çeşitli dokudaki kumaşlara onunla birlikte dokunabilirsiniz. Tutma, kavrama gibi motor becerilerin gelişimi için en iyi oyun değişik şekillerdeki objeleri kurcalamasına izin vermek olur. Bunlar çeşitli boyutlardaki bloklar, küpler, kutular olabileceği gibi, ona zarar vermeyecek ev eşyaları da olabilir. Yırtabileceği gazeteler, birbine vuracağı plastik tabaklar keyif alarak oynayacağı oyuncaklardan. Tüm bu oyun ve oyuncak seçenekleri bir yana, bebeklerin en sevdikleri oyuncak insanlardır aslında. Beraber dans etmek, yerlerde yuvarlanmak, babalarının kucağında hoplatılmak, annelerinin kollarında odadan odaya gezip etrafı seyretmek en keyif aldıkları oyunlardır. Bu tür aktiviteler fiziksel ve duyusal becerileri geliştirdiği gibi, olumlu ebeveyn bebek ilişkisine de katkısı büyüktür.
İkinci sene boyunca bebeğinizin hareket kabiliyeti oldukça artar, çevresini keşfetmek için size olan ihtiyacı eskiye gore azalır. Hayatlarının bu ikinci senesinde yaşadıkları büyük değişimlerden bazıları yürüyerek özgürleşme ve hareket kabiliyetlerindeki gelişimler. Bu gelişimlere destek olacak zıplama, yuvarlanma, top atma veya eşyaları itme gibi fiziksel oyunlar tercih edilebilir. El göz koordinasyonunu arttırmak ve ince motor becerileri arttırmak amacıyla hamur, kil gibi şekil verebilecekleri maddelerle oynayabilir, boyaları kullanarak severek resim yaparlar. Onları boya ve killerle yalnız bırakmamak akıllıca olur çünkü oynadıkları şeyleri ağızlarına sokma ve tadına bakma eğilimleri tamamen yok olmamıştır. Bu yaştan itibaren birlikte kitap okumak dil gelişimi için oldukça yararlı. Kitap okurken kitaptaki hayvan seslerini taklit etmenizi veya bazı cümleleri yüksek sesle okumanızı merakla takip ederler. Kitap ve hikayeleri kuklalarla da zenginleştirebilirsiniz. Böylece ilgileri daha uzun sure kalıcı olur.
İkinci yılın tamamlanmasıyla dil becerisinde farkedilir gelişmeler olur. Artık çocuğunuz tek tük kelimeler kullanıyor veya iki kelimelik cümleler kuruyordur. Kelime dağarcığı her geçen gün gelişirken, zaman zaman seçtiği yanlış sözcüklerle sizi güldürebilir. Sembolik düşünme becerisini kazanmasıyla çocuğunuzun oyunlarında roller ve temalar belirmeye başlar. Bu yaşta henüz diğer çocuklarla sosyalleşme ileri düzeyde olmadığından rol oyunlarını beraber oynamanız hem keyifli hem de öğretici olur. Onun anne, sizin çocuk olduğunuz oyunlarda size yemek yedirmeye çalışmaktan ne kadar hoşlandığını göreceksiniz. Bu gibi sembolik oyunlar sosyal rolleri deneyimleyerek öğrenmeleri için bulunmaz fırsatlar sunar. Yine bu dönemde sembolik düşüncenin gelişimiyle, farklı objeleri farklı işlevler için kullanabileceklerini keşfederler. Bir kutunun içine oturup araba kullandıklarını hayal edebilir, kollarını açıp odada koşarak uçak olabilirler. Bu gelişim döneminde onunla birlikte bir dal parçasına kumaş giydirip bir at yapabilir, böylece hayal gücünün gelişimine de katkıda bulunursunuz. Renkli kağıtları kesip yapıştırmaktan, kumaş parçalarından elbise yapmaktan hoşlanırlar. Eskimiş kıyafetlerinizi kesip biçmesi, yeni giysiler yaratması için ona verebilirsiniz.
Üç yaşından başlayarak, okul öncesi dönem boyunca sosyal becerilerde artış gözlenir. Ebeveynlerle oynadıkları sembolik oyunların bu beceri gelişiminde katkısı büyük elbette. Çocuklar artık yaşıtlarıyla oyun oynamaya başlarlar. Daha önce kendi başlarına veya anne babalarıyla oynadıkları temaları arkadaşlarıyla oyunlarına taşıyabilirler. Üç yaş döneminde oyuncakları paylaşmakla ilgili sorunlar yaşanması normaldir. Bu yaş grubu çocukların birlikte oyun oynaması desteklenmeli fakat mümkün olduğunca yakından takip edilmeli. Oyunlarda sembolik roller ağırlıkta olabileceği gibi, fiziksel becerilere dayalı oyunlar da tercih edilebilir. Üç tekerlekli bisiklete binmek, oyun parkında oynamak bu dönemde severek yaptıkları aktiviteler arasında.
Oyun oynamak sağlıklı fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişim için vazgeçilmez bir unsur. Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun oyun oynamak ve dünyanı keşfetmek için en büyük motivasyonu merak olacak. Merak ettiği için oynar, oynadıkça öğrenir ve gelişir. Zaman zaman bitmek bilmeyen ‘Bu ne?’ soruları sizler için yorucu olsa da, merak etmenin önemini kavrayın ve oyun ihtiyacını dizginlemeyin.