Yaptığımız şey Pink Floyd müziğini kutlamak
Australian Pink Floyd, 2. Zorlu PSM Caz Festivali kapsamında İstanbul'a geliyor. 8 ve 9 Mayıs tarihlerinde Zorlu PSM'de konser verecek olan grubun gitaristi David Fowler ile performansları öncesi bir röportaj gerçekleştirdik.
İhsan Dindar - milliyet.com.tr
Müzik tarihinin en önemli müzik gruplarından birinin eserlerini seslendiriyorsunuz? Böyle bir şey yapma fikri ortaya nasıl çıktı?
Hikayemiz Avustralya’da başladı. Hepimizin başka hayatları vardı. Bunun için bir araya geldik. Büyük festival ve salonlarda çalmaya başladık böylece.
David Gimour geçtiğimiz dönemlerde sizi desteklediğini açıklamıştı. Peki ya Pink Floydianların tepkisi ne yönde?
Onlarla defalarca bir araya geldik. Ve bence bizi sevdiler. Çok eğlendiler. Konserlere gelip en sevdikleri Pink Floyd şarkılarını dinleme fırsatı yakaladılar. Gösteriyi seyrettiler ve en nihayetinde de eğlendiler. Bugüne kadar Pink Floyd hayranlarından herhangi bir olumsuz geri dönüş almadık, duymadık. Günümüz hayatının önemli bir parçası olan internette de bu yönde bir şeye rastlamadık.
Peki, zor beğenen Pink Floydian kitle nezdinde bu başarıyı nasıl yakaladınız? Başarınızı tam olarak neye borçlusunuz?
Bence en önemli şey bu noktada Pink Floyd’un müziğini hissedebilmekte. Örneğin Dark Side of the Moon’un albüm kaydını veya Pink Floyd tarafından icra edilen canlı kaydını dinlediğinizde sound farkını hissedersiniz. Biz de bu duyguyu hissettirmek istedik. Konserlerimizi ışık gösterileriyle bütünleştirdik. Burada Pink Floyd’un popülaritesinin de rolü büyük. Evet, hepimiz iyi işler yapıyorduk ancak bu ilgide kuşkusuz bestelerini çaldığımız bu grubun şanının da payı büyük. İnsanlar Pink Floyd’un ürettiklerini görmeye aç. Biz de bu açlığı gideriyoruz.
Bu noktada şunu sormak istiyorum, sizin için önemli olan şey Pink Floyd bestelerine sadık kalmak mı yoksa onlara yeni bir yorum kazandırmak mı?
Ben bir dinleyici olsaydım yeni bir yorumdan ziyade Pink Floyd müziğini dinlemeyi tercih ederdim. Burada tabii mesele kimin, olaya nasıl baktığıyla alakalı. Dark Side of the Moon’un reggae şeklinde yorumlayan ve bunu sevenler de var. Ama bence gerçekte şöyle bir durum var; İnsanlar bizim konserimize Pink Floyd’u dinlemek için bilet alıp geliyor. Pink Floyd’u dinlemek istiyorlar.
Bundan sonra da sizi hep Pink Floyd performanslarınızla mı göreceğiz? Yoksa işin için başka cover ya da kendi besteleriniz de dahil olacak mı?
İnsanlar bize Pink Floyd dinlemek için geliyor. Başka bir şey için değil. Grup üyelerinin bu proje dışında kendi orijinal çalışmaları var. Ama bu çalışmaların, bu grubun yaptığıyla bir bağı, bir ilişkisi yok. Dolayısıyla başka işlerle karıştırmak istemiyoruz. Dileyenler isimlerimizi googlelatıp başka işlerimizi de araştırabilir. Ancak bizim şu anda yaptığımız şey Pink Floyd müziğini kutlamak.
Şu anda bir Avrupa turnesindesiniz? Nasıl gidiyor?
Evet, halihazırda Polonya’dayız. Buraya Almanya’dan geçtik. Şu ana kadar her konser çok güzeldi. Hem konser sırasında hem de sonrasında sosyal medyada oldukça güzel yorumlar alıyoruz. Her konserimizde bir albüm kaydıymış gibi çalıyoruz. Yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
“Her şey grubundan insanları heyecanlandırabilmek çok önemli”
Konserleriniz esnada gözlemleme fırsatınız oluyor mu? Hangi yaş aralığındaki izleyiciler yoğunlukta?
İzleyiciler arasında elbette 50 yaşın üzeridekiler dikkat çekiyor. Ama bir o kadar da gençler de var. Avrupa turnemiz sırasında bunu gördük. Konserler sırasında 12-13 yaşında, gitar çalan ve Pink Floyd dinlemek isteyen çocuklarla tanıştım. Onlarla sosyal medyada irtibata geçip, Pink Floyd şarkılarını nasıl çalmaları gerektiği yönünde ipuçları verdim. Her yaş grubundan insanları heyecanlandırabilmek çok önemli.
Şimdi size özel bir soru sormak istiyorum. Bu her Pink Floydian’ın üzerine düşündüğü bir konudur. Roger Waters ve David Gilmour hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her ikisinin çok farklı gösterileri var. Her ikisini de izleme şerefine nail oldum. İkisi de muazzam. Roger Waters, stadyum konserlerinde muhteşem gösterilere imza atıyor. Öte yandan David Gilmour da daha grup gibi davranıyor. Görsel şovları da oldukça iyi. Kendi kişiliğinden ziyade müziğini yansıtıyor. İkisinin de farklı yaklaşımı söz konusu. Pink Floyd kataloglarına baktığınızda ikisinin farkını görmeniz mümkün. Sonuç olarak Roger Waters’ın da solo albümlerini arabamda defalarca dinledim, David Gilmour’un On Island albümünü de çok sevdim.
İstanbul’da iki gece üst üste sahne alacaksınız. İzleyicilere bir mesajınız var mı?
Eğer Pink Floyd’u seviyorlarsa bizi gelip izlesinler. Onlara dair her şeyi burada bulabilecekler. Konserde ışık gösterine kadar her şey olacak.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr