Yapılan araştırmalara ve suç kayıtlarına göre çocuk istismarcıları kimler olabilir?
Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan ve toplumda infial yaratan çocuğun cinsel istismarı suçu sosyal etkileri yönünden de gerek mağdur gerekse de ailesi için son derece yıpratıcı bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar bölümünde yer alan çocuğun cinsel istismarı suçunun etkilerinin gerek mağdur, gerek ailesi, gerekse de toplum açısından bu denli ağır olmasının sebebi pek tabii ki suçun konusunun çocuk olmasıdır.
Yapılan araştırmalara göre, çocuk istismarcılarında ortak olarak değerlendirilebilecek ve şüphelenip çocuğumuzu korumamıza sebebiyet verecek herhangi bir fiziksel özellik, meslek, eğitim, tarz ya da karakter türü yoktur, bu sebeple kim istismarcı kim değil anlayabilmek ne yazık ki daha zordur. Bu suç tipini diğer suç tiplerinden ayıran bir diğer özellik de bu husustur. Bazı suç tiplerinde o suçu işleyen bir suçlu profili söz konusu olabilmektedir lakin bahsi geçen bu suç tipinde belirlenebilir bir suçlu profili yoktur. Bu noktada anne, babalara, aile büyüklerine ve özellikle çocukların eğitimi ve öğretimi ile ilgilenen rehberlik öğretmeni dahil tüm öğretmenlere ve hatta çocuk doktorlarına, komşu teyzelere, çocukla iletişimde olan her bireye çok iş düşmektedir.
Çocuklar her zaman her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, yakından izlenmeli, takip edilmeli ve her türlü davranış değişikliği değerlendirilmelidir. Hatta çocukları istismar konusunda bilgilendirmek de çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, cinsel istismar gücünü sırdan ve sessizlikten almaktadır. Bu nedenle ebeveynler her koşulda çocuklarını dinlemeli ve anlamalı, çocuğun sözlerini, anlattıklarını yok saymamalıdır, benim başıma gelmez dememelidir.
Çocuk istismarcılarının bazen çocukla yakın olabilecekleri mesleklere yöneldiği de dikkat çeken bir diğer durumdur ve bunun bir sonucu olarak da birçok vakada çocuğu istismar eden kişi çocuğun tanıdığı çıkmaktadır. Yine çarpıcı bir diğer araştırma sonucuna göre, cinsel istismara uğrayan çocukların yüzde 30’u bir aile bireyi (en yakını) tarafından istismar edilmişken, istismara uğrayan çocukların yüzde 60’ı aile bireyi olmayan tanıdıkları yetişkinler tarafından istismara maruz bırakılmışlardır. Bu korkunç tablo açıklıyor ki, cinsel istismara uğrayan çocukların yalnızca yüzde 10’u hiç tanımadıkları kişiler tarafından istismar edilmişlerdir.
Çocuğun en yakınları, büyükanneler, büyükbabalar, amcalar, dayılar, kuzenler, komşular, üvey anne ve üvey babalar ya da diğer çocuklar da aynı şekilde istismarcı olabilmektedir. Yine dikkat çeken bir diğer husus da, çocuk istismarcılarının bazılarının geçmişte yaşadığı bir fiziksel ya da cinsel istismar öyküsü olmasıdır. Unutulmamalıdır ki, istismar konusunda bilinçlenmek, çocuğu eğitmek suretiyle istismarı önlemek gelecek nesiller yönünden de koruyucudur.
Av. Lerzenur Asan Elik